Marquis de Sade‘ın “Romanlar Üzerine Düşünceler” adlı kitabı, Murat Erşen çevirisiyle Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Marquis de Sade, genç yazarlara roman yazmak üzerine öğütler verdiği, bu, içeriği tartışmalı, dili sivri mi sivri denemesinde tam bir “otorite” (!) kesiliyor.
Marquis de Sade, 1799’da yayımlanan Aşkın Suçları adlı eserinin önüne, kendisine saldıran ahlak kumkumalarına ve devrin sansürcü zihniyetine karşı adeta bir kalkan görevi görecek şekilde eklediği bu metinde, şu üç soruya cevap bulmaya çalışıyor:
1) Bir eser neden roman adını taşır?
2) Kaynağını hangi halkta aramalıyız, en ünlüleri hangileridir?
3) Yazma sanatında mükemmelliğe erişmek için hangi kuralları izlemek gerekir?
Sade, bu metninde, ilk iki soru etrafında, o zamana kadar yazılmış emsallerine değinerek roman türünün kendince şeceresini çıkarır.
Her ne kadar genel bir roman tanımlaması çıkaramasak bile, bu romanlar etrafında ördüğü düşünce zinciri ve işaret ettiği kimi noktalara gerçekten ufuk açıcı bir metne imza atar Sade.
Romanın evrimini “kadınlara gösterilen nezaketin” zamanla değişime uğraması üzerinden okuması ilk akla gelen örnek olacaktır.
Sade, Romanlar Üzerine Düşünceler‘de bir yandan yazar adaylarına öğütler verirken bir yandan da romanların toplumu, en çok da kadınları yozlaştırdığına inanan ahlakçı zihniyete açık açık sopa gösteriyor.
“Neye yararlar, öyle mi? İkiyüzlü, ahlaksız insanlar sizi, bu saçma sapan soruyu ancak siz sorarsınız zaten. Romanlar sizi olduğunuz gibi resmetmeye yarar; sonuçlarından korktuğunuz için sanatçının fırçasından kaçmak isteyen kibirli insanlar.”
Arka kapak
Marquis de Sade, “kahramanca ve trajik” olarak adlandırdığı on bir öyküden oluşan Aşkın Suçları adlı eserini 1799’da yayımlar. Ve hemen ardından kendisine parmak sallayan ahlakçılara cevaben bu metni yazar. Romanın kendince bir şeceresini çıkarırken genç yazarlara yararlı öğütler verir. Aydınlanma’nın bir adı Kant ise diğer adı da şüphesiz Sade’dır.
edebiyathaber.net (2 Ağustos 2018)