Eğitim Koçu Cüneyd Baştanoğlu, öğrencilere matematik korkusunu yenip matematik dersini sevmelerini sağlayacak 5 öneride bulundu. Baştanoğlu öğrencilere, “’Bu konu ileride benim ne işime yarayacak ki!’” cümlesinden uzak durmalarını tavsiye ederken, matematik sorularının da hayat deneyimlerine uyarlanması gerektiğini söyledi.
Birçok öğrenci için matematik öğrenilmesi güç ve üstesinden gelinmesi zor problemlerin yer aldığı soyut bir ders olarak bilinir. Eğitim Koçu Cüneyd Baştanoğlu’na göre ise matematikten korkmaya gerek yok. Okul çağlarında matematik öğretmenlerinin öğrencilerden en çok duyduğu cümlelerden birinin “Matematikten nefret ediyorum.” olduğunu anlatan Baştanoğlu, “İleri yaşlara gelindiğinde bu cümle yerini “Okuldayken Matematik en sevmediğim dersti” cümlesine bırakmaktadır. Küçük yaşlarda büyükleri tarafından veya okulda öğretmenleri tarafından sorulmaya başlanan “1 kilogram demir mi daha ağırdır yoksa 1 kilogram pamuk mu?” ya da “5’i 5 kuruştan 5 yumurta kaç kuruş eder?” minvalindeki sorulara verilen yanlış yanıtlara gülen ya da kızan büyükler bu davranışlarıyla matematiği sevmemeyi öğretirler” dedi.
BU CÜMLEDEN UZAK DURUN
Öğrencilere, “Bu konu ileride benim ne işime yarayacak ki!” cümlesinden uzak durmaları önerisinde bulunan Baştanoğlu, “Bu sadece çalışmanızı engelleyen, size çalışmamak adına zaman kazandıran bir cümledir. Hayatta her öğrendiğimiz şeyi her an her yerde kullanmıyoruz. Sınav gerçeğinin olduğu bir sistemde, bazı konuları hedefe giden yoldaki küçük birer engel olarak görmeli, o engeli aşmaya çalışmalıyız” diye konuştu.
MATEMATİĞE KARŞI POZİTİF OLUN
Öğrencilerin matematik korkularını kendileriyle ‘pozitif monologlar’ geliştirerek azaltabileceklerini vurgulayan Baştanoğlu, “Böylece sadece matematik korkunuzu değil; herhangi bir konudaki kaygılarınızı da motivasyonunuzu yükselterek yenebilirsiniz. Matematik çalışmaya direnirseniz matematik başarılarınızın beklentinizi karşılamayacağını; beklentileriniz karşılanmadıkça korkularınızın beslenebileceğini unutmamalısınız. Adım adım, kararlı bir şekilde kendinizi motive etmeli, gerçekçi beklentiler içine girmeli ve hedeflerinize ulaşmak için matematik konuları ile ateşkes ilan etmelisiniz” dedi.
ÇÖZÜME GİDEN YOL
Matematiğin sabır isteyen bir ders olduğunu kaydeden Baştanoğlu, şunları söyledi: “Öğrencilerin merkezi sınavlardaki matematik-geometri netlerinin her geçen sene geriye doğru gitmesinin en önemli sebeplerinden biri de budur. Her bilgiye saniyeler içinde ulaşabildiğimiz bu hız çağında soruların çözümünün de aynı şekilde olması beklenmektedir. Merkezi sınavlar öğrencileri tamamen sonuç odaklı düşünmeye sevk etmektedir. Ancak çözüm yolu geliştirmek aslında sonuçtan çok daha önemlidir. Ayrıca unutulmamalıdır ki yüzyıllardır çözülemeyen problemler ve pek çok matematikçinin uzun yıllarını almış olan ispatlar bulunmaktadır. Matematik çalışılırken zaman kavramının dışına çıkılmalıdır. “Soruyu doğru okumak, çözmenin yarısıdır.” cümlesinin açılımı matematik için aynı zamanda terimlere hakimiyetten geçmektedir. Bir geometri sorusunda bilgi kısmında verilen gösterimleri doğru anlamak ve şeklin üzerine doğru yansıtmak, bir matematik sorusunun içinde geçen matematiksel kavramı doğru anlamak çözüme giden yolda en önemli aşamadır.”
MATEMATİKTE TEMEL KONULAR
“Matematik bir binayı inşa etmeye benzer” diyen Baştanoğlu, “Sağlam bir binanın en önemli yeri nasıl ki temeli ise matematik için de aynı şey geçerlidir. Temel konularda yaptığınız hatalar sizde ister istemez “en basit konuyu bile yapamıyorum” düşüncesi uyandırmaktadır. Bu konuların üzerine gitmek yeni bir başlangıç için çok ideal olacaktır. Bir konuyu tam olarak anlamadan geçmek ileriki konularda size o eksikliği yaşatabilir. Nobel ödüllü fizikçi Richard Feynman’ın kendi anlamadığı konuları öğrenebilmesi için uyguladığı “Bilmediğim Şeyler Defteri” bu konuda size de yardımcı olacaktır. Anlamadığınız konuları, konulardaki belli bölümleri ya da anlamadığınız soruları not almak ve ara ara üzerlerinden tekrar geçmek o an göremediğiniz şeyleri fark etmek için çok işinize yarayacaktır” diye konuştu.
SORULAR HAYAT DENEYİMLERİNE UYARLANMALI
Matematik dersini kolay öğrenilir kılmanın yollarını da anlatan Baştanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Matematik derslerinde öğretilen birçok konu günlük hayata uyarlanarak Matematiksel soyutluk azaltılabilir. Örneğin; “1/2 nin 2/3’ü kaçtır?” sorusunu cevaplaması istenen bir öğrenciden bu iki sayıyı çarpması, işlemdeki 2 leri sadeleştirmesi ve 1/3 kesrini elde etmesi beklenmektedir. Oysa “diyet yapan birinin diyetisyeninin ona yemesi için izin verdiği yarısı peynir dolu olan bir tabağın 3 te 2 sini yemesi istenmektedir” ifadesi ile aynı soru öğrenciler açısından daha anlaşılabilir hale getirilebilir. Soruların bu şekilde günlük hayata uyarlanması ile öğrenmeye engel teşkil eden matematik kaygısının aşılması kolaylaşacaktır.”
edebiyathaber.net (27 Kasım 2018)