Söyleşi: Aslı Kemal Gürbey
Mehmet Doğan, Malatya doğumlu bir psikolog. Polisiye, yer altı edebiyatı meraklısı. Doğan’ın ALAVERE isimli polisiye romanı geçen hafta Kalan Yayınları etiketiyle okurla buluştu. ALAVERE, yazarın ilk basılı eseri. Polisiye sevenlerin kelimenin tam anlamıyla nefes nefese okuyacağı bir eser. Aralık ayına girdiğimiz ilk günlerde Mehmet Doğan ile keyifli bir söyleşi yaptık.
Merhaba Mehmet Bey, ilk basılı eseriniz olan ALAVERE için öncelikle sizi tebrik ederim. Okurunun bol olmasını samimiyetle istiyorum. Güzel bir çalışma olmuş. Okurlar için kendinizi tanıtır mısınız?
Öncelikle güzel dilekleriniz için teşekkür ederim. 3 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuyum. Babam memur. Annem ev hanımı. Hayatımın büyük çoğunluğu, farklı yerlere göç ederek geçti. Bu da bana her türden hayatların ve insanların var olduğunu tanıklık etmemi sağladı. Kendi yazma yeteneğimin küçüklükten beri farkındaydım. İnsanların kendilerini keşfedip, iyi yönlerine odaklanmalarını, kendini gerçekleştirme olarak tanımlayabilirim. Psikoloğum aynı zamanda. İnsan ilişkileri ve zihin yapısı hakkında edindiğim bilgiler var. Bu da kendimi yönetme ve geliştirme aşamasında benim için ön koşul olmuştur. Kitabımı alıp, okuyan kişilere öncelikle buradan teşekkür etmek isterim. Olumlu, olumsuz her türlü eleştiriye açığım. İnsanların yorumlarını merak ediyorum.
Polisiye edebiyat merakınız nereden geliyor?
Ahmet Ümit, Agatha Christie gibi önemli yazarların kitaplarını okuduğumda, bende merak oluştuğunu fark etmiştim. Aynı zamanda izlediğim dizi ve filmlerin de etkileri oldukça yüksektir.
Polisiye roman yazmak bana göre hiç de göründüğü gibi kolay değil. Hatta düpedüz çok çetin bir yola girmek. Ben ALAVERE romanını beğendim. Çok emek verdiğinizi tahmin edebiliyorum. ALAVERE’yi yazma sürecinizi, belki özellikle yüzleştiğiniz güçlükleri anlatır mısınız?
Çok zorlu bir süreç. Kendim de oldukça üşengeç bir insan olduğum için, süreç giderek uzamaya başladı. Açıkçası kitabın sonunu daha yazmadan kararlaştırmıştım. Fakat yazdıkça yeni senaryoların yaşanması benim için de şaşırtıcıydı. Zor fakat zevkli bir süreç.
Spoisever okurlara romanın konusunu kısaca özetler misiniz?
Ana kahramanımız olan polis Hakan Atabay bir seri katil olayıyla karşı karşıyadır. Karşımızdaki katil kadınlara şiddet uygulayan kişileri cezalandırmaktadır. Polis olan ana karakter ise onu yakalayıp içeri tıkmak ile özgür dolaşması arasındaki dengesizlikle boğuşmaktadır. Kendi içsel çatışmaları, geçmişinde yaşadığı travmalar ve şu an ki yaşam mücadelesi de ana kahramanın başından geçenleri, film tadında okurlara sunmaktadır.
Romanın başkahramanı komiser Hakan Atabay etkileyici bir polis. Bilinçli, sorgulayan, hayatı derinden yaşayan, filozof gibi anlam arayan bilgin biri. Hakan Atabay’a hayran kaldım. Hakan Atabay; mesleğin hayata karışmasından, polis memurlarının yaşamındaki zorluklardan bahsediyor. Basın da zaman zaman bunları gündeme getiriyor. Neler söylemek istersiniz?
Her mesleğin kendisine göre bir zorluğu vardır. Polislik bir adım daha diğer mesleklere göre zor ve meşakkatlidir. Çalışma şartlarındaki iyileştirme onların da zihnini arındıracaktır diye düşünüyorum.
Mümin Kılıç, Serhat Aydın, Tahsin Arpa cinayetlerinin peşine düşen komiser Hakan, hepsinin ortak özelliğinin aile içi şiddet olduğunu fark ediyor. Finalde de yine aile içi şiddet karşımıza çıkıyor. Günümüzde toplumun en önemli sorunlarından biri kuşku yok ki aile içi şiddet. Mesajınız topluma mı?
Mesajım öncelikle topluma. Mesajı içselleştirirseniz bireysel olarak herkesin kendisini sorgulaması yönünde bir mesajdır. Zira şiddet sadece fiziksel değildir.
Komiser Hakan Atabay çok yerinde bir soru ile sorar: “İnsan insanı neden öldürür? Nasıl öldürebilir?” Felsefeciler, Psikologlar yıllarca bu soruyu sordular? Edebiyatçılar da öyle. Bu sorunun yanıtı var mı?
Bu sorunun cevabını okurlara bırakıyorum.
Romanınızı başarılı bulduğumu söylemeliyim. Adeta nefes almadan okudum. Romanınız psikolojik tahliller ve bilinçaltı okumaları bakımından benden tam puan aldı. Ayrıca kendinize özgü bir düşünme stiliniz olduğunu da söylemek isterim. Cümleleriniz zihninizdekinin resmini alenen veriyor. Kitabı okurken birçok yerin altını çizdim. Çok yoğun, derin anlamlı cümleler var ki bunlara bayıldım. Kimisini iki hatta üç kere tekrar okudum. Genç yaşınızda çıtayı buradan açmanıza hayran kaldım. Mehmed Doğan bunu nasıl başardı?
Değerli yorumlarınız için teşekkür ederim. Okuduğum kitaplardan kaynaklandığını düşünüyorum. Bir işte iyi olmak için o iş ile ilgili her detayı çok iyi bilmek önemli. Ben de çok iyi bir okurum. Ve okuduğum her kitabın bende bir iz bıraktığını söyleyebilirim. Kendi kitabım da bu izlerin kalıntısıdır.
Geldik en sevdiğim soruya. Okur ALAVERE’yi okuduktan sonra sizden yeni bir eser bekleyecektir. Mesela ben bekliyorum. Yeni çalışmalarınız var mı/olacak mı? Okurlarınıza bir süre verebilir misiniz?
Şu an için bir şey söyleyemem. Öncelikli olarak bu kitabın tamamen sindirilmesini istiyorum.
Bu eseri okuduğum için mutluyum. Okurlarınızın da eserinizi okuduktan sonra size hayranlık duyacaklarından en ufak kuşkum yok. Türk edebiyatına bu kitabı kazandırdığınız için kendi adıma size teşekkür ediyorum. Söyleşiyi sonlandırırken kitabınızla ilgili özellikle söylemek istediklerinizin olup olmadığını da merak ediyorum.
İnsanların okuyup, keyifli vakit geçirip, çevrelerine de önermelerini isteyebilirim.
Kitabınız hayırlı olsun, tebrik ederim.
Teşekkür ederim.
edebiyathaber.net (7 Aralık 2023)