Eleştiri kuramları konusunda öteden beri dikkatimi çeken konu, repertuvar içinden seçilen her yöntemin eleştiri edimine belirli olanaklar sunarken aynı zamanda bu seçimden dolayı -pek çoğunu dışarıda bıraktığı için- beraberinde kimi kısıtlılıklar da getiriyor olduğudur.
Tam da bu bağlamda Ahmet İlhan’ın Melih Cevdet Anday Şiirinin Felsefi Gizemi* kitabında getirdiği özgünlük ve pratik çözüm, konu edilen hermetik şiiri açımlayabilmek için birbirinden farklı yöntemleri ve dolayısıyla bakış açılarını sentezleyerek bir arada kullanmaktır.
Zira somut ve açık bir şiirle ilkin Garip Hareketi içinde görülen Anday, İkinci Yeni’ye katılmamış olmakla birlikte öteki iyi şairler gibi bu modernist devrim sırasında ve sonrasında şiirini gözden geçirmek gereğini duymuştur. 1960’lı yıllardan itibaren de yaptığı edebiyatı büyük oranda değiştirmiş, çağdaşı pek çok şair gibi kapalı, soyut ve granit bir şiiri okur önüne koymuştur.
Melih Cevdet’in, şiirinin bu yeni evresinde felsefi kaynaklardan, mitolojiden, antik tarihten geniş olarak beslendiğini ve giderek kendine özgü bir düşünsel şiiri kurduğunu gözlemleriz. “1960’lardan itibaren Anday’da tonu artarak devam eden mitolojik içerik ve bununla koşut sayılabilecek antik tarih, içerik-biçim sınırında kullanılır. Bu tarihsel-mitik malzeme kimileyin izlekleşmekte, bundan daha çok da başka izleklerin sunumunda bir form olarak kullanılmaktadır. Biçim bağlamında saptanan kimi kurmaca toposların kullanımı ise incelenen şiire kadim ve ilksel metinlerin biçemini kazandırmaktadır.”**
Böylesi girift ve kaotik şiirsel bütünce karşısında Ahmet İlhan, yöntembilim konusunda eklektik bir tutumu benimsemiş; felsefi kavramlardan ve literatürden, özel olarak varoluşçuluktan, fenomenolojiden, hermetizmden ve modern dilbilimden yararlanarak inceleme nesnesini yorumun odağına yerleştirmiştir.
Tüm bu eleştirel adımlar için kendisine eksiksiz bir kuramsal çerçeve hazırlayabilmek adına eski Yunan’dan beri tartışılagelen felsefi şiir önermesiyle işe başlamış ve bunun izini Batılı kaynaklardan sonra kendi edebiyatımızın mistikleri üzerinden geçerek Hilmi Yavuz’a, Yücel Kayıran’a kadar getirmiştir. Tam bu noktada haklı olarak Anday’ın böylesi bir şiir hakkındaki düşünümü üstünde de durmuştur.
Kitabın girişinde irdelenen şiirsel metinde anlam sorunuyla bir sonraki bölüme yerleştirilen şiir eleştirisi konusu, İlhan’ın incelemeye geçmeden önceki kavramsal zemini sağlamlaştırma çabası olarak sayılmalıdır. Özellikle ikincisinde, yazarın kendi özel eleştiri tavrı için argüman geliştirdiği kolayca anlaşılır.
Bu güçlü kavramsal ve kuramsal betimlemeden sonra kitabın gövde kısmında inceleme, yorumlama ve çözümleme etkinliğine girişilir. Bu akış içinde kimi bölümlerde şiir, dil, anlam, felsefe ve dilbilim bağlamlarında ele alınan şairin poetikası ortaya konulmaya çalışılır. Poetik görüş doğal olarak Anday’ın söylediklerinden ve yazdıklarından derlenmiştir.
Geriye kalan bölümlerdeyse –Raziye romanı dışarıda tutulursa- doğrudan Melih Cevdet’in şiirine ve şiir pratiğine yöneltilen dikkat, inceleme nesnesindeki anlam sorunsalını, bu şiirin felsefi çerçevesini, varoluşçulukla ve dilbilimle ilişkisini örnekleriyle serimler.
Kült şair ve yazarlar üstüne yapılan her çalışmanın bir kurum oluşturduğunu düşünen biri olarak Ahmet İlhan tarafından yazılan Melih Cevdet Anday Şiirinin Felsefi Gizemi adlı kitabın da Melih Cevdet Anday kurumuna ekleneceğine, çalışmanın bu konudaki bir eksikliği giderirken aynı zamanda yöntembilim bağlamında literatüre bir örneklem sunacağına inanıyorum.
* Ahmet İlhan, Melih Cevdet Anday Şiirinin Felsefi Gizemi, Günce Yayınları, Ankara, Nisan 2023.
** Oktay Yivli, “Teknenin Ölümü Üstünden Melih Cevdet Anday Şiirini Düşünmek”, Melih Cevdet Anday: Rahatı Kaçan Ağaç, Haz. Halim Şafak, Milas Belediyesi Kültür Yayınları, İzmir, Temmuz 2021, s. 405.
edebiyathaber.net (25 Nisan 2023)