Meliha Akay’dan yeni roman: “Yeryüzü Göçebeleri”

Haziran 26, 2018

Meliha Akay’dan yeni roman: “Yeryüzü Göçebeleri”

Meliha Akay‘ın yeni romanı “Yeryüzü Göçebeleri”  Mona Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Usta edebiyatçı Meliha Akay’dan 21. yüzyıl insanının açmazlarını, arayışlarını ve yalnızlığını bir aşk öyküsü çevresinde işleyen yepyeni bir roman: Yeryüzü Göçebeleri. Akay, İspanya’da yaşayan ve kendini bir şaman olarak gören, uçarı ve gizemli ressam Timuçin ile İstanbul’da yaşayan, yalnızlığına düşkün, kırılgan Miray’ın aşk öyküsünde, eski usul “romantik” aşkın var olup olmayacağını sorguluyor. Madrid’in güneşli özgür sokaklarından, Alemdağ’ın yasadışı varoş yaşamına, yoksulluğun acılarından, yeni Türkiye’nin kibirli zenginlerine varana dek okuru sarsıcı bir yolculuğa çıkaran roman, bazı ruhların yeryüzü göçebeliğinin asla bitmeyeceğini de vurguluyor. Yeryüzü Göçebeleri; başarılı anlatımı, hızlı kurgusu ve yalın diliyle, “hiçbir yere ait olamamak” hakkında yazılmış en sarsıcı romanlardan biri olmaya aday. 

Hepimiz bir umut ışığının yansımalarında körebe oynar gibiydik. Işığın aslını bulmak için çırpındık durduk

Ressam Timuçin Ayaz’ı batıya süren tutkunun adı; ışık, gölge,Velazquez ve Sorolla’ydı. Ancak yeryüzü göçebesi yazardı gümüş künyesinde… Puerta de Hierro’da yaşasa da, yaptığı tablolarda Altay Dağlarının renklerini, ışığını ve esintisini kullanır, Hakasya Gök Direkleri’ni İspanya’nın ortasına kondururdu. Miray Urga ise “çatlamaya hazır bir tohum gibi acılar ve isyanlar içinde çatırdayıp duran” bir ilçe olan Alemdağ’a yeni taşınmış, göçmenleri, zılgıtları, yoksulluğu ile bu yeni dünyaya alışmaya çalışan bir kadın… Timuçin ve Miray’ın bir tablo aracılığı ile kesişen yaşamları çoğu yeryüzü göçebesi gibi zor bir sınavdan geçecek; umudun ışığını birlikte kovalamaya başlayacaklardı!

Dönüp bakıyorum da, bir yıllık sürece… Hepimiz ya zorunlu göçebelerdik ya da gönüllü göçebeler… Ya siyasi sürgünler ya da yazgı savurdu attı, yollarımız bir yerde kesişiverdi işte. Hepimiz bir umut ışığının yansımalarında körebe oynar gibiydik. Işığın aslını bulmak için çırpındık durduk. Işık dedim de… Hani batmakta olan güneş arkandayken uzun bir yolda araçla gidersin. Aracın gölgesi kendisinden büyük olarak düşer önüne. Sonra sol aynada güçlü bir ışık belirir. Gözlerin kamaşır. Önünü göremez olursun eğer açıyı değiştirmezsen. O yansıma öylesine göz alıcıdır ki, bir kez daha bakamazsın bile. Senin yaşamıma düşen ışığın, yansıman da böyle bir şeydi işte. 

MELİHA AKAY 

Mustafakemalpaşa Tepecik doğumludur. Liseyi aynı ilçede bitirdi. Turizm ve Otelcilik eğitimi aldı. Uzun yıllar Kadıköy’de bir otelde işletme sorumlusu olarak çalıştı. Yazın çalışmaları kitaplaşmadan önce Varlık, Yaşasın Edebiyat, Mum, İnsancıl gibi dergilerde yayımlandı. Halen tiyatro dergilerinde oyun analizi yazıları, edebiyat dergilerinde ve gazetelerin kitap eklerinde de araştırma ve inceleme kitapları ile ilgili yorum yazıları yazmakta ve söyleşiler yapmaktadır. Bir dönem Kocaeli’de çıkan Aydili Kültür ve Sanat Dergisi bünyesinde “öykü nedir?” konulu dersler verdi.

Yazarın Daha Önce Yayımlanmış Kitapları:

2002, Yağmura Tutulanlar

2004, Gülüşün Gelincik Tarlası

2006, Ya Kaybolursan

2008, Ateşin Külü Suyun Mili

2011, Badem Şekeri

2013, Çileklik/Bir Osmanlı Paşasının Mirası

2014, Gül Bahçesinde Melekler Yoktu

2016, Polonezköy Kelebekleri

edebiyathaber.net (26 Haziran 2018)

Yorum yapın