Gübre işi yaptığımız dönem, bir sebepten canı çok sıkkın olan Mikdat amcama, “Amca gel, Şarköy tarım fuarında stand açacağız, seni de götüreyim, kafan dağılsın,” dedim. Gittik, amcam standın başında durdu, güzel de bağlantılar kurduk. Akşam Şarköy otogar kahvesinde çay içerken, “İnsan gittiği yere kendini de götürüyor be Salim,” dedi. “Amca bunalımını sikeyim allah aşkına, bu ne şimdi?” diye kızınca, ağlamaya başladı. “Yeni bir ilçe bulamazsın Salim,” dedi, “yeni bir otogar bulamazsın, yeni bir şehir içi servis bulamazsın!” Aklım başıma sonra geldi, “Amca sen sattığımız gübrenin tadına mı baktın?” dedim ve o anda gitti dağ gibi adam. İşte Mikdat amcamı da böyle kaybettik.
Çivril otogarındaki çığırtkanlar bugün bile, gece geç saatlerde, gaipten bir ses geldiğini, asfaltın altından bir adamın, “midem yanıyo, puşt babalı Salim” diye usul usul inlediğini anlatırlar.
edebiyathaber.net (19 Ekim 2022)