O gece, yani ayaklarımın beni derneğe götürdüğü gece, Hüseyin beni uyardı. Votkayı elimden aldı, beni kenara çekti, kulağıma eğilerek, “Bunlar büyük balık Yusuf,” dedi, “girme, otur kenarda, bas git sonra!” Kırk beş yaşındaydım ve tam da kırk beş yaşında olduğum için Kara Hüseyin’in beni büyük balıkların masasına layık görmüyor oluşu içimde, bayağı derinlerde bir yere dokundu. O anda onu yatıştırmak için, yaz-kış, iç-dış fark etmeksizin hep üstünde olan siyah deri ceketinin eprimiş dirsek kısmına dokunarak, “Eyvallah Hüseyin,” dedim, “biliyorsun zaten ben çoktan bıraktım bu işleri.”
Hüseyin tam ikna olmadı ama, daha fazla ısrarın yersiz olacağını anlayacak kadar da kafası çalışıyordu. Çakır gözleriyle matkap gibi bakıp, “Yusuf bak, uslu dur, belanı sikerim,” dedi, sonra gitti.
Durmadım. O gece, bir ev kaybettim.
edebiyathaber.net (28 Eylül 2022)