“Nice güzellere bağlandım kaldım/ Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum/ Her türlü isteğim topraktan aldım/ Benim sadık yârim kara topraktır./ Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi/ Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi/ Kazma ile döğmeyince kıt verdi/ Benim sadık yârim kara topraktır…”
Böyle seslenmiş Ozan Veysel. Toprakla dostluğunu sazına dökmüş. Yıllar yıllar geçmiş üzerinden, yeterince anlaşılabilmiş mi? Görünen o ki hâlâ anlaşılamamış. Veysel, toprak demiş yârine, bir balıkçı deniz der mesela. Peki denizler ne duruma? Topraktan farkı yok artık onun da. Ve bizler geleceğimiz çocuklarımıza temiz bir çevre, sağlıklı bir miras bırakamayacağız. Çocuklar da bunun farkındalar zaten. Onlar her şeyden haberdar. Çünkü onların iyi bir teknoloji bilgileri, nitelikli teknolojik aletleri ve en önemlisi de kitapları var. Kitaplar değil midir insanı insan yapan?
Yakın bir zamanda Kelime Yayınları tarafından yayımlanan “Bir Pekin Ördeğinin Tam 15 Yıl 5 Ay Süren Yolculuğu” uyanık çocukların düşüncelerini ve görme yetisini parlatırken hâlâ uyuyanları uyandırmayı hedefliyor gibi görünüyor. Komşu Yunanistan’da 2009 yılı “Yılın Çocuk Kitabı” seçilen, Vasilis Papatheodorou tarafından yazılan kitap gerçek bir olaydan esinlenerek ortaya çıkarılmış.
Olay şu: Bir Pekin ördeği, şanssız tesadüfler sonucu, fırtınalı bir havada Çin’in doğu kıyısındaki bir gemiden denize düşen 30.000 oyuncak ördekçikle okyanusa sürüklenir. Bu sürükleniş sadece yıllar boyunca sürmekle kalmaz, Endonezya’dan Basra Körfezi’ne, Güney Kutbu’ndan İngiltere’ye uzanan bir yolculuğa dönüşür. Bu yolculuk pek çok tehlikeyle olağanüstü duygularla, korkuyla, sevgi ve umutla yaşanır. Sonunda… Sonrası kitapta!
Kitabı okurken özellikle “Greenpeace” adlı evreci örgütün mücadele nedenlerini görebiliyorsunuz. Varlık nedenlerinin haklılığını da…
Petros Bouloumpasis’in çizimleri de gösterilmek istenilen felakete uyum sağlayan çizimler. Çevre felaketlerini son dönemde o kadar yoğun yaşıyoruz ki, egemenlerin elleri ekolojik sistemi boğuyor, yakıyor, yıkıyor, yok ediyor. Gezi’yle tetiklenen çevre mücadelesi, Kıymet’li bir eylem ile taçlanmış, Yırca’yla devam edegelmiştir. Bergama’daki siyanür mücadelesi de tarihte yerini almış unutulmaz bir dönemdir tabi.
Çevre bilinci yüksek bir nesil için böylesi kitapların çoğalması gerekir. Çok güzel örnekler de var, çok sayıda var hem de. Ama kitaptan kime zarar gelmiş ki? Kitap, çok daha fazla kitap. Özellikle çocuklar için. Yaşanmaz hale getirdiğimiz bu dünyada, onları yaşatamadığımız bu dünyada sanırım bunu hakediyorlar.
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (20 Ocak 2015)