Hayat herkes için ve her zaman ” kocaman” olaylarla dolu değildir. Yaşanılan her şey ” büyük” veya ” devasa ” olamaz… Romansı aşklar, büyük savaşlar, nesillerden nesillere devrolan dramlar, trajedilerin dışında, günlük hayatı yönlendiren, insanın duygu durumunu, o kırk yılda bir yaşanan “büyük” olaylardan çok daha hızlı ve sıklıkta etkileyen yüzlerce “küçük mesele” vardır.
Yani herkes deniz kenarında, yelelerini savurarak tutku ile koşan o siyah parlak tüylü at gibi yaşamaz, yaşayamaz hayatı; yaşamak zorunda da değildir.
Bezelye sadece bezelye de değildir tam da bu yüzden. Bezelye kocaman bir şey değildir. Yüzlercesi bir araya gelse bile hâlâ küçüktür… Ama bezelyeye kimin nasıl yaklaştığı, o bireye dair çok şey anlatır bazen. Sosyolojik tespitlere ulaşan yolda bazen bezelye de bir kilometre taşıdır. Bezelyeye bakan, üreten, satan, alan, ayıklayan, pişiren, sofraya koyan, yiyen, tadına bakanın hikâyesi bambaşka olduğundan, her tadan için de bezelyenin lezzeti bile farklıdır.
Güzin Yalın’ın güçlü, akıcı kalemi ile Küçük Meseleler’de dile gelen öyküler, yemek kültürü ekseninde toplumun farklı sosyo-ekonomik koşullarında yaşayan, var olma mücadelesi içindeki “sıradan” kahramanların hayatlarına davet ediyor okuyucuyu.
Karakterlerin zihinlerinde kendileri ile yaptığı konuşmaları dışarıya yansıtıp yansıtmadığını, kendi gerçekliklerini saklayıp sakla(ya)madığını keskin dönemeçlerle biraz da okuyucunun hayal gücüne bırakıyor Yalın. Öyküleri okurken her birini ayrı hikâyeler gibi ya da birbirlerini tamamlar nitelikte bir roman gibi okumak, algılamak okuyucunun inisiyatifinde. Ne şekilde olursak okuyalım, alınan lezzet o kadar yüksek ki, bir karakterle birlikte enginar pişirmek, başka bir karakter ile pazara çıkmak, belki hayatınızda hiç var olmamış bir karakter ile Türk kahvesi eşliğinde sohbete dalmak, yine bir başkası ile o ıstakozu kurtarmak istiyorsunuz.
Kendi “küçük” ama “önemli”, “sıradan” ama “özgün” hikayelerimizin de farkına varmak için müthiş bir yol arkadaşlığı yapıyor bize Küçük Meseleler.
Bezelyeyi ocağa koyarken, “Sarı Kurdelem Tuhafiye”den alışveriş yaptığınızı hayal ederken, hiç inanmadığınız halde kahve falınıza bakacak birini ararken, çayınızı demleyip, yemeğinizi paylaşacağınız bir dostunuzla sohbete dalmadan önce bu kitaptan öyküler okuyun. Görün bakın meseleler göründüğü kadar “küçük” mü?
edebiyathaber.net (25 Ocak 2024)