Mete Karagöl: “İnsanların çelişkili hallerini yazmayı çok seviyorum.”

Temmuz 21, 2022

Mete Karagöl: “İnsanların çelişkili hallerini yazmayı çok seviyorum.”

Söyleşi: Nilgün Çelik

Mete Karagöl’ün Klaros Yayınlarından çıkan Muallim Sabri & Tanyeri’nden Öyküler adlı kitabını ilk okuyanlardanım ve başladığımda nasıl öyküler okuyacağımı merak ediyordum. Merak ettiğim ölçüde nefis kahramanları olan, okuru peşinden koşturan öykülerle karşılaştım. 

Muallim Sabri’yi, Tanyeri’ni, mesleğini, Mahal Edebiyat’ı, merak edenler için Mete Karagöl’e sordum.

Öncelikle kitabınız çıkalı sekiz ay oldu o günden bugüne neler oldu?

Kitabın ilk yayımlandığı zamanlar daha çok heyecanlıydım. Çevremdeki insanlar da en az benim kadar heyecanlıydı. Ama zaman geçtikçe insanın her şeye alıştığını bir kez daha tecrübe ettim. Alıştım. Kitaplı bir yazarın daha çok dinlendiğini, artık insanların önüne bir şey koyduğunu, bundan sonrası için acele etmeden, sakince işlerini yaptığını da gördüm. İlk kitapların neden “ilk kitap olmasına rağmen” şeklinde değerlendirildiğini anlamış oldum: çünkü aceleye geliyor ve hata yapmak mümkün.

İlk kitabın yazarına yayıncıların yaklaşımı hakkında ne söylemek istersiniz?

Tabii bu konuda tavsiye verecek bir durumda değilim ben. Henüz bunun için çok erken olduğunu düşünüyorum. Ama bir sene geriye gidip kendime şunları söylemek isterdim: Dikkat et. Piyasada çok fazla dolandırıcı var. Kendine en uygun yayınevini seçerken acele etme. Büyük yayınevlerinin dışındaki yayınevlerini de dikkatle takip et. Hatta bu yayınevlerinin yayımladıkları kitapları alıp oku. Punto ve fonttan baskı kalitesine kadar her şeye bak.

Siz aynı zamanda kütüphanecisiniz. Kütüphanede çalışıyor olmak yazma sürecinize bir katkı sağlıyor mu?

Kitapların içinde, ayrı bir dünyadayım. Ben mesleğe başlamadan önce de kitap okuyordum, ama mesleğe başladıktan sonra daha çok okumaya başladım. Ayrı bir bilinçle. Okumadan insan yazamaz. Doğal olarak kitap okuyor olmak, yazma sürecime doğrudan katkı sağlıyor.

Kitabınızda birbirinden ilginç karakterler var. Ölüm acısı yaşayan bir öğretmenin şizofren tutumundan, Tarih Hocası Muallim Sabri’nin telaşına kadar… Ben bu denli akılda kalan karakter yaratma başarınızı gözlem yeteneğine bağlıyorum. Karakterinizi yaratırken sadece gözlem yeterli mi? Siz nelere dikkat ediyorsunuz?

Gözlem çok önemli. Salt bakmamak gerekiyor. İnsanın her anını dikkatle takip etmek gerekiyor. Bunun için çevremizde çok insanın olmasına da gerek yok. Sokaklar var. Bir yazar yazacağı konuyu belirledikten sonra çıkıp yürümeli. Bu yürüyüş o yazarı yeni karakterler, yeni olaylar yaratmada besleyecektir.

Kitabınızın ikinci öyküsü Geç Saatte Gelen Bir Mesaj novella tadında. Aynı zamanda filme alınabilir düşüncesi de uyandırdı bende. Ne dersiniz böyle bir teklif çıksa karşınıza?

Ben insanların çelişkili hallerini yazmayı çok seviyorum. Çünkü insan çelişkiden yaratılmıştır. Bir insanın çelişkilerini en iyi bu öyküde yansıttığımı düşünüyorum. Dolayısıyla kitaptaki en sevdiğim öykü aynı zamanda. Biraz daha uzatsam, evet, novella olurdu. Açıkçası filme alınması beni çok mutlu eder. 

Kitabın ikinci bölümü Tanyeri’nden Öyküler başlığında tasarlanmış. İçinde beş adet öyküyü barındırıyor. Bize bu bölümden ve neden mekân olarak Tanyeri’ni seçtiğinizden bahseder misiniz? 

Tanyeri hepimizin hayalini kurduğu, deniz kenarında, küçük, tatlı bir kasaba görünümünde. Ama bunu biz öyle hayal ediyoruz. Hiçbirimiz orada yaşayan insanların ne zorluklarla yaşadığını bilmiyoruz: örneğin artık ben mutfak alışverişini eve söylüyorum, çok üşendiğimde evde yemek yapmıyor, dışarıdan sipariş ediyorum. Bunu bu küçük ilçede/kasabada yapmak mümkün değil. Orada tüp bitebilir, elektrik kesilebilir, kargo haftada bir gün gelebilir, sebze ve meyve taze olmayabilir. Tanyeri böyle bir yer. Bu bölümde okurları bunlar bekliyor. Beş öykü var: bunlardan bir tanesi gündoğumu. Tolstoy’un Sivastopol romanında bir anlatısı vardı, çok beğenmiştim. Bir gün ben de böyle bir şey yazacağım diye kafama koymuştum. Bizde de Yaşar Kemal, Faruk Duman gibi büyük yazarlar doğa anlatısında benim rehberimdir. Diğer dört öykü birbirinden bağımsız ama karakterler birbirlerini tanıyor. Bu çok önemli bir detay. Böyle küçük bir kasabada birbirini tanımayan insanların olması beklenemezdi.

Öykü diliniz ve kurgu yeteneğiniz romana çok yakın. Roman yazmayı düşünüyor musunuz?

Roman projelerim var. Bunları yazacağım. Ama ben öykücüyüm. Öyküde kalmak istiyorum.

Siz aynı zamanda Mahal Edebiyat’ın da sorumlususunuz. İnternet dergiciliği hakkında ne söylemek istersiniz? Basılı dergilerin şansı gittikçe azalıyor mu?

Maalesef matbu dergiler son demlerini yaşıyor. Süreli yayınların yarını dijitalde. Dijitalin maliyeti hem daha az hem de dağıtımda sıkıntı yaşamıyorsunuz. Hem yurtiçinde hem de yurtdışında rahatlıkla okunabiliyorsunuz. Oysaki bugün Mahal basılı olsa, 1. sayısındaki bir yazının ömrü sadece o sayıyla sınırlı kalacak. Dijitalde böyle bir şey söz konusu değil.

Yeni çalışmalarınız vardır diye düşünüyorum? Yeni kitap var mı?  

Şu anda ikinci öykü kitabımın hazırlıklarını yapıyorum. Bir yandan da üçüncü öykü kitabım için araştırma yapıyorum. Yeni kitabı 2022 içinde tamamlamayı düşünüyorum.

edebiyathaber.net (21 Temmuz 2022)

Yorum yapın