Metin Uca’nın “Alışmadık Gözde Lens Durmaz” adlı kitabı Destek Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
İşte tarihin gerçekleriyle gülmecenin kurgusunu bir araya getiren ilginç denemeler…
Metin Uca, 8 yıl aradan sonra ülkenin ruh halini de yansıtan ilginç öykülerle tarihten bugüne eğlenceli bir selam yolluyor. Günümüz koşullarında hasret kaldığımız zekâ dolu mizahı, kendine özgü sivri dili ve birbirinden özel hikâyeleriyle Alışmadık Gözde Lens Durmaz, Destek Yayınları’ndan çıktı. Yazar kitap boyunca az bilinen ama öğrenince çok gülünen anlatılarla geçmişten günümüze uzanan gülerken düşünmeli bir köprü kuruyor.
Arka kapaktan:
Bu kitap Hitler’e insancıllığı, Beethoven’a damardan arabeski, Trump’a da empatiyi öğreten bir taşyapıt. Bu nadide eser sayesinde kaç köçek klasik baleye başladı bir bilsen.
“Guernica” için “Bunu siz mi yaptınız?” diye soran aymaz bir generale “Hayır siz yaptınız!” diye cevap vermişti resmin en büyük fırçası…
Noel’i kutladığımızı söylemişti yılbaşında ağaç süslemenin eski bir Türk geleneği olduğundan habersiz bilgi yoksunlarının ağababası…
Bunun azı yararlıdır deyip radyasyonlu çay içmişti sağlık bakanlarının en unutulmazı…
iPhone’un ciddi bir pazar payı elde etme şansı hiç yok demişti Microsoft’un kurucu başkanlarının başkanı…
Dünyada sadece 5 bilgisayar olacağını öngörmüştü IBM’in duvarlarını hâlâ resimleriyle süsleyen dehaların dehası…
Pearl Harbor’da donanmamız asla gafil avlanmayacak iddiasında bulunmuştu ABD’nin çatık kaşlı donanma bakanı…
Vitrivius Adamı’nın çükünü sansürlemişti “çok tanıdık bir ülkenin” çokbilmiş vekil vükela takımı…
Zenci olduğu için ambulansa alınmamış ve asfaltın üzerinde can vermişti cazın dev isimlerinden bir süper gücün vatandaşı…
Seçimlerde seçmen sayısından daha fazla oy almayı başarmıştı muz cumhuriyetlerinden birinin başkan babası…
Yazar hakkında
Aslında doğduğum günün gazetesi her şeyin özeti gibi. 1961 yılının soğuk bir İstanbul gününde her şeylerini yoktan var etmiş Hakkârili memur bir baba ile Söğütlü terzi bir annenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmekti belki yanlış olan. Ama sonra onlarla yaşayınca, yaptıkları özverileri anlayınca çok sevdim onları. İyi ki onlardan olmuşum dedirtti hayat bana.
56 yıl hiç mi değişmez bir ülke, yazgı, hayat ne kadar da bayat. Bak yine gazetenin manşetinde siyasi belirsizlik, çekişme. Demek 56 yıl boyunca peşimi bırakmayacak. 1. sayfada müşterek pazar vaziyetimizi görüşecek diyor. Hâlâ AB için görüşüyoruz, hâlâ ölümlü kazalar, hâlâ kuş kadar maaş zamları ve tabii ki yolsuzluklar. Tek farkı o zamankiler çalınca utancından yurtdışına kaçıyorlar.
Derin hayat çizgilerimin arasında ne heyecanlar, ne umutlar, ne lezzetler, ne kavgalar… Bir de yaşandıkça öğrenilenler ve şaşırılmayanlar. Belki de bu nedenle 1. sayfada ne varsa karşısında durdum 56 yıl boyunca.
Hasan Mutlucan’lı ya da dijital muhtıralı postmodern ya da whastapp gruplu naklen derbeder eden darbelerle kesilen hayatı yoluna koymaya çalışırken hep bir romantizmle herkes için her işte soru işaretini artırma çabaları. İşte son 35 yılın özet hal-i efkârı.
Mühendislik, tiyatro ve gazetecilik okudum daha çok anlamak için. Oyunlar, haberler, sahne gösterileri, sunumlar ve tabii ki kitaplar. Çok ödül, alkış aldım ama en güzeli ve değerlisi gülmelerinizdi. 8 yıl aradan sonra gelen bu kitapta tüm yaşanan toplumsal delirmelere karşı yine umudunu yitirmeden, yaşlanmadan, yorulmadan, büyümemeye özen göstererek anlama ve anlamlandırmaya çalıştım. Umarım yine yüzünüzü güldürebileceğim.
Hani merak eden olursa hâlâ evsiz ve hiç çocuk babasıyım. One minute düzeyinden hallice İngilizce, incelikçe, mizahça ve akılca dillerinde konuşup yazabiliyorum.
edebiyathaber.net (15 Şubat 2018)