“mamafih biz ölürüz/kısa bir özetimiz kalır dünyada” K.İskender
Yaz dönemi umduğum gibi başlamadı, düşlediğim gibi de bitmeyecek sanırım. Sıcaklardan kavrulduğumuz, geceleri sağlıklı bir şekilde uyuyamadığımız bir mevsim geçirdik. Gerçekleştirmek için çok şey planlasam da zamanın hızına yetişmek olanaklı değil. Birçok yapmak istediğimi erteleyerek güze gireceğim. Yapraklar güz gelmeden dökülmeye başlar mı, göreceğim. Yaza dair en büyük sürpriz ise sahiplendiğimiz kedi oldu. Bu konuda kendime inanmakta hâlâ güçlük çeksem de artık evde bir de kedi var. “O kedi bu eve gelirse ben giderim” desem de 150km. yolu gidip alan da benim, ikinci günde sarmaş dolaş olan da… Bunu da şunun için anlatıyorum ki sıcak yaz hep kötü günler yaşatmadı, sürprizleriyle geldi geçiyor.
Mevsime uygun iki kitabı okudum bir günde. Aslında yaz başlarken okumalıymışım ama denk düşmedi. Hemen geçiyorum kitaplara. İlki Redhouse Kidz’ten. Ayfer Gürdal Ünal yazmış, Doğan Gençsoy resimlemiş. Yaz başında okumalıyım dedim çünkü Tırtıl Osman’ın serüveni okulların kapanıp tatilin başladığı günlerde başlıyor. Kitabın başında klişeleşmiş bir kurguyla karşılaştığımı düşündürdü kitap. Nedeni ise iki kardeşin anne-babasının işleri gereği onları arkalarında bırakıp dayılarına tatile gitmeleri. Birçok kitapta karşılaştığımız bir durum artık bu. Çocuklar ya dayılarına gidiyorlar ya da büyükanne-büyükbabalarına.
Osman ve ablası da Göçek’teki dayılarının evinde kalacaklar. Planları yaptılar, heyecan dorukta. Öyle ki daha ilk sayfanın ilk satırları şöyle: “Heyecanlı, heyecanlı, çok heyecanlıyım; yani canlıyım. Heyecanlı, heyecanlı, çok heyecanlıyım; yani canlıyım.” Bütün bu heyecanın nedeni, aynı zamanda iyi bir dalgıç olan dayının bu iki kardeşi su altı dünyasıyla tanıştırma ihtimali. Nitekim tanıştırıyor da. Onlarla birlikte bizi de tabii. Osman bu eğitim sayesinde doğaya verilen zararın farkına varıyor. Yaralı bir kaplumbağanın da kurtulmasını sağlıyor. Bu yaşadıkları onun denizlerin can dostu olmaya söz vermesini de sağlıyor. “Denizlerin Can Dostu” konusu, kurgusu ile döneme uygun bir kitap. Yaz arkadaşlıkları, boş zaman değerlendirme aktiviteleri vb. Çocuklarda farkındalık yaratacaktır.
*Mavi Balinalar Asla Unutmaz
Sözünü edeceğim ikinci kitap İthaki Çocuk’tan. Elif Yonat Toğay yazmış, Rüya Erkan Öcek resimlemiş. Kitabın içeriğine geçmeden şunu söylemeliyim ki Elif Yonat Toğay’dan beklediğim türde bir kitap bu. Okuyunca hiç şaşırmadım. Neden şaşırmadım sorusunun yanıtı yazarın özgeçmişinde. “Sabırsızdır. Ama sincap aşkına bir ağacın altında saatlerce bekleyebilir. Dikkatlidir. Ama uçan balık görünce sevinçten öyle zıplar ki sonunda kanodan düşebilir. (…) Bir ibibiğin peşine takılıp zamanı unutabilir ya da egzotik balıkların arasında elleri ve ayakları buruş buruş olana kadar yüzebilir…”
İşte o Elif Yonat Toğay, bizi Güney Afrika sahillerine götürüyor bu kitabında. Bay Tobi Totembe’yle tanıştırıyor. Tobi Totembe de kim, diye ben de soracak oldum fakat yazar hemen yanıtını da vermiş. O, dünyanın en iyi penguen polisi. Neden öyle olduğunu kitabı okuyanlar görecekler. Bay Tobi Totembe’nin tek derdi okyanuslardaki hayvanların iyiliği. Başına ne geliyorsa da bu yüzden geliyor zaten. Kaçak balık avcısı, denizlerin korkulu rüyası Kaptan Simango kitaba dahil olunca serüven başlıyor.
Yazar bu kitapta nesli tükenmekte olan hayvanlara çekmiş dikkatleri. Hoyratça canına okuduğumuz denizlerin özelinde çevreyi ve o çevreye ait canlıları nasıl yok ettiğimizi en nahif şekilde gözümüze sokmuş aslında. Çok da iyi yapmış. Dikkat çekilen konu keyif kaçıran bir konu olsa da kitabın resimleri, renkleri ve yazarın kurgusu ve anlatımı kitabı keyifli bir hale getirmiş.
İki kitap özelinde denizlerimizdeki tehlikeye dikkat çeken yazarlarımıza özel bir teşekkürüm olsun bu yazı.
edebiyathaber.net (26 Ağustos 2024)