Selim Erdoğan’ın “Hain” adlı romanı Kronik Kitap etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Türk Milli Mücadelesi, hikayesi ve şartları bakımından dünyada eşine az rastlanan hatta belki de hiç rastlanılmayan bir tarihî süreci oluşturmaktadır. Elbette bu süreç anlatılırken klasik ders müfredatı konularından yararlanıldığı gibi sanatın o eşsiz gücünün de kullanıldığı vakidir.
Daha henüz Kurtuluş Savaşı son ermemişken yayımlanan Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek’inin dışında, Yakup Kadri’nin Yaban ve Ankara’sı, Samim Kocagöz’ün Kalpaklılar’ı, Kemal Tahir’in Yorgun Savaşçı’sı ve Tarık Buğra’nın Küçük Ağa’sı ilk anda akla gelen romanlardı. Bu romanlara 2000’li yıllarla birlikte Turgut Özakman’ın Şu Çılgın Türkler’i de eklendi. Elbette ismini zikredemediğim başka romanlar da var.
Şimdi ise Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, belki de bu roman silsilesi arasında kendine bu listede yer bulabilecek olan bir roman piyasaya çıktı. Tarihçi akademisyen Selim Erdoğan’ın kaleme aldığı “Hain-Mezarıma Tükürecekler” adlı roman Kronik Kitap tarafından piyasaya sürüldü. Milli Mücadele konusunda bir otorite durumunda olan ve yine Milli Mücadele döneminin anlatıldığı İstiklal, Sakarya ve Büyük Taarruz gibi önemli araştırma kitaplarına imza atan Selim Erdoğan, aslında bu kitaplarında akademik bilginin yanı sıra hikaye anlatıcılığı ile ilgili birtakım ipuçları da veriyordu. Yani romanlarındaki üslubunu araştırma kitaplarında ortaya koyuyordu. Böylece tahkiye başarısının ayak izleri görülüyordu.
Ancak Erdoğan’ın iyi bir romancı olduğunu sanırım pek kimse bilmiyordu. Nitekim Hain adlı romanı herhangi bir tarihçi akademisyenin kaleminden çıkmış olmaktan ziyade iyi bir romancının eseriymiş gibi duruyor.
Hoca, her şeyden önce iyi bir kitap okuru ve roman sever; bu açıkça görülüyor. Adeta bir sinema filmi senaryosunu da andıran roman geri dönüş tekniğiyle; mekan, kişi ve olayların hem tarihi sürece hem de kronolojiye bire bir uyması ile dikkati çekiyor.
Erdoğan’ın oluşturduğu roman karakterlerinin bir kısmı tarihî şahsiyetlerden müteşekkil. Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere Yenibahçeli Şükrü Bey, Yahya Kaptan, Halil Kut Paşa, Kara Kemal gibi gerçek şahsiyetler var olmakla birlikte roman sanatına uygun olarak muhayyel karakterlere de yer veriliyor. Bu kurgu karakterlerin başında ise ana karakter olan Ahmet Muhtar geliyor. Gözü kara, cesur ve özgün bir şahsiyet olan Ahmet Muhtar, vatanını ve milletini çok seven, bu uğurda uzun süre İttihat ve Terakki’nin içerisinde yer alarak Balkanlardan Kafkaslara kadar ölüm kalım savaşı veren, sonunda büyük bir hayal kırıklığına uğrayarak, bir zamanlar delicesine bağlı olduğu Enver Paşa’ya ve İttihatçıların yönetim kadrosuna çok sıkı bir muhalif olmuştur. Aynı zamanda geçmişi ile ilgili büyük muhasebelere girmiş, kafası karışık bir karaktere dönüşmüştür. Bu arada roman kahramanlarından birisinin de bizatihi İstanbul olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Ahmet Muhtar’la birlikte mütareke İstanbul’unu da karış karış dolaşıyorsunuz.
Mondros Mütarekesi sonrasında İngilizler kendisine bir şekilde ulaşarak kendi taraflarında bulunup, casusluk yapmasını istemişlerdir. Yani Ahmet Muhtar’a teklif edilen şeyin adı tek kelimeyle ihanettir. Ahmet Muhtar’ın bu gelgitleri ile bir taraftan işgal İstanbul’unda yaşananların ve öte taraftan Anadolu’da tek tek yakılan çoban ateşlerinin birleşmesi sonucunda oluşan büyük direnişin öyküsünü anlatıyor.
“Eğer tarihe meraklıysanız ve eğer iyi bir roman okuruysanız ve tarihî romanları seviyorsanız, İşte bu kitap tam size göre demektir.”
Mehmet Yılmaz
edebiyathaber.net (21 Kasım 2023)