Sanat Dünyamız dergisinin yayın kurulunda olduğum sıralarda bir gün, derginin satışlarını arttırmak için neler yapabileceğimizi tartıştığımız bir toplantıda, hazır bulunanlardan biri, elişi, örgü ve yemek konularına eğilmemizi önermişti; ciddi olup olmadığını anlamak için herkes dönüp ona baktığında da, Türkiye’de dergileri kadınların okuduğunu, o yüzden de onların ilgisini çekecek şeyler koymamız gerektiğini söyleyerek önerisinde tüm ciddiyetiyle ısrar etmişti.
O zamandan beri, demografik grupların okuma alışkanlıkları konusundaki araştırma ve genellemeler ilgimi çeker. Cinsiyet, öğrenim, yaş, coğrafi bölge gibi klasik parametrelerin dışında, ‘medeni hal’, gelir durumu, kütüphanesi olan bir evde doğma, hapse girmiş olma ve meslek gibi parametrelere bakıldığında anlamlı korelasyonlar bulunup bulunamayacağını merak ederim.
Bu bağlamda meslek grupları söz konusu olduğunda çoğu insan taksi şoförlerini, fahişeleri, doktorları, askerleri ve berberleri düşünür; benim aklımaysa ilk olarak mühendisler gelir. ‘Hayata mühendis gibi bakmak’ diye bir şey var; tarif etmesi çok kolay olmasa da, başınıza geldiğinde ‘hah!’ diyebilirsiniz. Çevirdiği katakulliden bir kişinin Türk olduğunu saptamak mümkün olduğu gibi, adres tarif edişinden ve hangi yazarları sevdiğinden hareketle, kişinin mühendis olup olmadığını anlamak da mümkün bence. Belki mühendis olduğum için; belki de bir mühendis sayesinde Italo Calvino’yla tanıştığım, sonraları Calvino ve Oğuz Atay tutkumu en çok mühendislerle paylaştığımı gördüğüm için. Sol beyin sağ beyin ayrımıdır belki de, bilemiyorum.
Sonunda mühendislerin en sevdiği yazarlar hakkında bir araştırma yapılmış olması beni epey duygulandırdı açıkçası. Çok bilimsel bir araştırma olduğu söylenemese de (en azından, tıraş köpüğü reklamlarında yer alan, kadınların bu konuda ne düşündüğü konusundaki iddialar kadar bilimsel sayılır yine de) listedeki kitapların çoğu, ‘evet, tam mühendis işi’ diye düşündürdü beni; paylaşmadan edemedim.
Richard Powers. ‘Bilim’i (ve bilim adamlarını) kullansa da ‘bilimkurgu’ kullanımı minimumda. Mühendisler arasında en sevilen kitapları The Gold Bug Variations (‘Altın Böceği Çeşitlemeleri’) ve Galatea 2.2. Duygusal yönü güçlü. Douglas Hofstadter’le biçemsel ve tematik yakınlığı çok açık.
Umberto Eco. Yalnızca romanları, özellikle de ilk iki romanı. Gizem ve gerilim gibi jenerik malzemeyi, üstmetinsel ve postmodern amaçlar için kullanıyor. Oldukça duygusuz.
Milorad Pavic. Tarih, mitos ve dine bir oyun olarak yaklaşıyor. Hazar Sözlüğü ‘yle ünlü. Duygusal açıdan steril, ama tarihsel açıdan geniş bir panorama sunuyor.
Georges Perec. Yaşam Kullanma Kılavuzu , daha sonra yazılacak uzamsal kurguya dayalı pek çok romanın ilk örneği. Beşeri bilimlerde matematiksel (ve Oulipo’cu) yöntemlerin kullanımı. Geleneksel psikolojiyle ilgili tereddütleri var. Kontrollü duygular, özellikle W ‘da öne çıkıyor.
Haruki Murakami. Psikolojik fantazmagoralarda bilimkurgu ve gizem unsurları. Hayalgücü geniş, ama kurgu çok sağlam değil. Hızla akan düz olay örgüleri. İçten. Yazınsal.
Don DeLillo. Yerleşik yazınsal beğeninin bayıldığı yazarlardan biri, ama mühendisler yukarıda adı sayılan yazarlar kadar tutmuyor DeLillo’yu. Yoğun alegori kullanımı, bol ironi. Hepsi birbiri gibi konuşan karakterlerin ağzından sosyo-politik eleştiri. Biçem açısından virtüöz, ama bazen lafı uzatıyor.
Italo Calvino. 1965 sonrası deneysel yapıtları nedeniyle (Kozmikomik Öyküler, Görünmez Kentler, Kesişen Yazgılar Şatosu, Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu ) mühendisler tarafından çok seviliyor. Mitoloji ağırlıklı; matematik/bilim içeriği oldukça hafif. Harika bir biçemci.
Douglas Hofstadter. Roman yazarı değil aslında, ama kısmen kurgusal formlar kullanan Gödel Escher Bach adlı kitabı fazlasıyla önemli. Müthiş bir bilgisayar programcısı ve popüler bilim yazarı, ama sözcük oyunlarına dayanan, katır kutur bir dili var. Fikirleri bu listedeki pek çok yazarı etkilemiş.
Nicholson Baker. Ayrıntılar konusunda takınaklı. Özellikle ilk yapıtlarında, gündelik malzemeyi neredeyse otistik bir biçimde kategorilere ayırıp kataloglarını çıkarırdı. Barok biçem, düz duygular.
William Gibson. Melez bir yazar. ‘Siberpunk’ eğilimleri, zayıf bilimsel içeriği gizliyor. Teknolojiyi yoğun biçimde kullanıyor, ama temelde duygusal ve karakter ağırlıklı.
Jorge Luis Borges. Son derece yoğunlaştırılmış kavramsal öyküler yazan yazınsal dahi. Bu listedeki diğer yazarlar kadar çok okunmuyor olabilir, ama etkisi çok geniş. Duygu, karakter ve olay örgüsü yok denecek kadar az; çoğu zaman öykünün temelini oluşturan tek bir fikir var.
Türklerden bu listeye Oğuz Atay’ın dışında Bilge Karasu, Enis Batur, gençlerden de Murat Menteş ve Alper Canıgüz eklenebilir belki.
Yazan: Cem Akaş – Şefin Salatası (14 Mart 2012)
Cem Akaş’ın bu yazısı, 21 Temmuz 2006’da Radikal Kitap’ta yayımlanmıştı.