Yazar-Şair Mustafa Fırat’ın üçüncü romanı “Üç Uzun Gün” okurlarıyla buluştu. Anılan roman, yine bir Osmanlı polisiyesi. Mustafa Fırat’ın önceki polisiye kitabı “Dersaadet’te Sabah Cesetleri”nin kahramanı Ali Canib, burada yeni bir serüvenle karşımıza çıkıyor. Zaman, İstanbul’un işgal yılları. Halkın yorgun ve umutsuz olduğu günler… Bundan yararlanmaya çalışan çeteler cirit atmakta…
“Üç Uzun Gün” kendi hikayesinin yanı sıra, işgal yıllarında neler olup bittiğini anlatıyor bize. Olaylar bir film şeridi gibi gözümüzün önünden akarken fonda, İstanbul’un işgalini kutlamaya hazırlanan azınlıklar ve onlarla işbirliği yapanlar; bu arada ülkesinin kurtuluşu için çırpınan aydınlar yer alıyor. Tarihi olayların sarkacında maceradan maceraya koşan Ali Canib ise, işgale karşı örgütlenen direniş gruplarına yardım ediyor. Kenar mahallelerden konaklara, gizli geçitlerden Boğaz’ın kıyılarına kadar birçok yerde izi var.
Dönemin edebiyat dilini yansıtması, yalın anlatımı ve gerilimin yüksek olması, okuru anlatılan zaman ve mekanın içine çekiyor. Zaman zaman şaşırtması ve betimlemelerin yoğunluğu da dikkat çekici. Kitabı okurken ister istemez işgal yıllarına, ülke toprakları üzerinde kara bulutların dolaştığı günlere gidiyorsunuz. Mustafa Fırat, o dönemde yaşanan yoğun hüzün ve melankoliden çok etkilediğini belirtiyor. Bu arada “Üç Uzun Gün”ün bir tarih kitabı olmadığını belirtmeliyim.
Kitabın kahramanı Ali Canib’in çevresindeki karakterler kimler? Yorgo Neferidis (Kurbanlarını acımasızca öldüren Rum çete lideri), Samim Rıza (İstanbul’daki yer altı hareketinin neferlerinden biri), Ahmet Kemal (Tamim Gazetesi’nde yazan muhalif gazeteci), Nuri Paşa (Kuvayi Milliye karşıtı bir Osmanlı paşası), Mahmud Vafi (İngiltere Büyükelçiliği ile irtibatlı zengin bir tüccar), Lord James Luwington (İngiltere Büyükelçiliği’nde etkili biri), Nazif Usta (Mürettip, şiirden politikaya ilgilenmediği konu yoktur).
Kitabın konusuna kısaca değinmek gerekirse… Romanın baş karakteri Ali Canib, Rum çete lideri Yorgo Neferidis’in zulmüne karşı İstanbul sokaklarında zorlu bir mücadele vermektedir. Bu sırada, yer altı hareketinin neferlerinden Samim Rıza ile muhalif gazeteci Ahmet Kemal öldürülür. Ahmet Kemal’in cebinden çıkan notta, “Milli mücadeleye ihanet edenlerin hesabını soracağız” yazmaktadır. Ahmet Kemal’in öldürülmesinin, Samim Rıza cinayetiyle bir ilgisi var mı? Ali Canib, bu sorunun yanıtını bulmaya kararlıdır. Bu nedenle İngilizlerle işbirliği yapan tüccar Mahmut Vafi’nin peşine düşer. Bu amansız takipte kimliği belirsiz biri, Mahmut Vafi’yi öldürme girişiminde bulunur ancak başarılı olamaz. Mahmut Vafi, kendisine saldıran kişiyi öldürür. Romanımızın kahramanı Ali Canib, şimdi yeni bir soruyla karşı karşıyadır. Mahmut Vafi’nin öldürdüğü adam kimdir? İşgal kuvvetlerinin, yani İngilizlerin bu olaydaki parmağı nedir? Ali Canib, bu soruların yanıtlarını aramaya başlar… Bu heyecanı okurların da yaşaması için burada kesiyorum. Yani, romanın sonunu anlatmayacağım.
Ali Canib’in yeni macerası “Üç Uzun Gün”, soluk soluğa okunacak bir kitap. Okumanızı öneriyorum, pişman olmazsınız…
edebiyathaber.net (19 Ekim 2023)