Okumalarımız sırasında karşılaştığımız bazı kitaplar var ki “bu kitaplardan daha önce neden haberdar olmadım” diye kendi kendimize sorduğumuz olur. Bu tür kitapların hoşumuza gitmesinin, okumaktan zevk almamızın yanında bize yeni ufuklar açtığını fark ettiğimizde de “okumakta geç kaldığım kitaplardan biri” diye düşünürüz. Kitaba karşı olan bu yaklaşımlar belki her insana göre değişiklik gösterir. Kitap okumayı hayatına katmış olanlar ilgilerini çeken, ilginç buldukları bir kitaba karşı zamanla benzer soruları kendilerine sormuşlardır. Geçenlerde okuduğum iki kitap da bende benzer düşünceleri doğurmuştur. Hatta N. Warburton ve I. Calvino’nun iki kitabını neden okumalıyız, sorusunu kendime sordum ve bu soruya cevap vermeye çalıştım.
Hep okumaktan bahsederiz ya. Bazen de kimimiz nutuk çeker, kimimiz de akıl veririz. Bütün bunları yaparken de dönüp kendimize pek bakmayız. Kendimizin neden okumadığı veya az okuduğu sorulduğunda da peş peşe birçok bahaneler sıralarız.
Aslında söylediğimiz kadar çok da kolay değildir okumak. “Okumak deyip geçmeyiniz” sözü belki beylik bir söz olarak düşünülebilir ama tam da anlatmak istediğimize uygun bir cümledir. Çünkü okumak emek ister özen ister dikkat ister zevk ister. Hatta aşk ister, aşk… Okuma aşkı yaşamayı, yani hissetmeyi, duymayı, duyurmayı gerektirir. Öyle ki Maksim Gorki, fırıncı çıraklığı yıllarında, Tolstoy’un bir hikâyesini okurken, öylesine kendinden geçermiş ki, acaba kâğıdın içinde büyülü bir şey mi var diye havaya kaldırıp bakarmış. İşte böyle bir okuma da bir başka anlayış, bir başka arayıştır.
Özellikle bir aşkla ve şevkle okumayı isteyenler için bazı engeller vardır. Başta da ömrün kısa, kitapların çok sayıda olması vb. Yani her isteyen her istediği kitaba ulaşsa bile istediği sayıda kitap okuma aşkını yerine getiremez. Belki de bu istek birçoğunun içinde bir ukde olarak kalır gider. Fakat bu durumlar hiçbir zaman okuma sevdası olan okuyucuları yıldıramaz.
Konu ile ilgili düşünüldüğünde tam çözüm olmasa da bazı yollar, yöntemler akla gelir. Yani okumak isteyen, istediği sayı kadar olmasa da okur. Yahut okumak istediği kitaplar hakkında doyurucu olmaya yakın başka kitaplarla bu arzu yerine getirilir. Peki, böyle kitaplar da var mı? Haberdar olmadan, araştırmadan “yok” diyemeyiz elbette. Nitekim bu tür kitaplardan olduğunu düşündüğüm iki kitaptan bahsedeceğim:
Italo Calvino’nun “Klasikleri Niçin Okumalı?” adındaki eserinin dışında felsefenin klasikleriyle ilgilenenler için, tam da bu soruya olumlu cevap verebilecek bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Belki benim de ulaşamadığım bu tür başka kitaplar da vardır. Nıgel Warburton “Klasiklerle Felsefe” adındaki kitabı gerçekten çok dikkat çekici ve önemli geldi bana. Çünkü bu konularda yazılmış olan, daha doğrusu bütün dünya tarafından kabul görmüş temel sayılabilecek 32 felsefi eser kitapta farklı bir yöntemle irdelenmekte, okuyucuya damıtılmış bilgileri sunmaktadır. Yazar her eser için anahtar kelime, kavram veya başlıklar belirlemiş. Bunları ilgili eserlerden titizlikle çıkarmış ki okuduğunuzda bahsedilen eserin tamamını okumuş gibi bir kanıya ulaşabiliyorsunuz. Calvino’nun eserine göre daha metodolojik bir kitap olduğu söylenebilir.
Klasiklerle Felsefe Platon’un Devlet’inden Aristoteles’in N. Etik’ine 32 felsefeci ve bunların eserlerinin tamamını okumak isteyip de okuma zaman ve fırsatı yakalamayanlar için neredeyse tekraren okunması gereken bir kitap özelliği taşıyor. Kitapta önemli eseri ile birlikte adı geçen diğer yazarlar arasında Boethıus, Machıavellı, Montaıgne, Descartes, T. Hobbes, Spınoza, J. Locke, D. Hume, Rousseau, Kant, T. Paıne, Schopenhauer, J. Stuart Mill, S. Kıerkegaard, K. Marx, F. Nietzsche, B. Russell, A.J. Ayer, Collıngwood, J.P. Sartre, K. Popper, L. Wittgenstein, Thomas Kuhn, J. Rawls yer almıştır.
Italo Calvino’nun Klasikleri Niçin Okumalı? adındaki eseri genel hatlarıyla okuyucuyu daha çok klasikleri okumaya yönlendiren bir yaklaşım içerisindedir. Yazar “Niçin okumalı?” sorusuna cevaplar verdiği, kendince önemli olan önerileri ve fikirlerini daha çok “klasik” in ne olduğunu açıkladığı 14 madde içerisinde özetler. Yazar, klasikler hakkında “okuyorum” sözünü değil, genellikle “yeniden okuyorum” sözünü işittiğimiz kitaplar olarak tanımlar. Daha sonra bu temel fikrine diğer maddelerde açıklama da getirir. O zaman ister istemez aklıma ‘her okuyucunun muhakkak bir klasiği olabilir’ düşüncesi geliyor. Çünkü benim de az da olsa bazı kitapları iki defa okuduğum, birçok kitap arasında tekrar okumayı düşündüğüm kitaplar vardır. Mesela sebebini, nedenini ilk anda pek izah edemeyeceğim Hilmi Ziya Ülken’nin Aşk Ahlakı benim klasiklerimden biridir. Baştan sona iki defa okuduğum, zaman zaman bazı bölümlerini, sayfalarını tekrar tekrar okuduğum bu kitabım yıprandığı için yeni bir baskısını alma durumunda kaldım. Calvino’nun dediği gibi bu kitabı “söyleyecekleri asla tükenmeyen bir kitap” olarak gördüğümden dönüp dönüp okumaktan sıkılmıyorum.
Calvino’nun adı geçen kitabında “klasik” olarak Batı ve Rus edebiyatından örnekler sıralanmaktadır. İlgi çekici olan ise Doğu Edebiyatından sadece bir örnek alınmış olmasıdır. O da Nizami’nin Yedi Prenses adındaki eseridir. Bu anlayış elbette yazarın bir seçimi olarak kabul edilebilir. Ancak sınırlı sayfadaki bir kitapta tespit edebildiğim 36 yazar ve eserinden bahsetmesi en azından klasik eserler hakkında okuyucuya bazı mesajlar da vermektedir. Eserden yazara ve yazardan esere bir yöntem izleyen yazılar, deneme ve derlemeler meraklı okuyucuların bazı bilgilere ulaşmasını da sağladığı için Calvino’nun Klasikleri Niçin Okumalı kitabı önemlidir. Warburton ’un Klasiklerle Felsefe adındaki eseri her klasik için aynı yöntem uygulanarak yazılan bir kitap olmamasına rağmen genellikle çözümlemelerde ve tanıtımlarda daha derinlikli açıklamalara yer verilmiştir.
Buraya kadar yazılanların bir kısmından da anlaşılacağı gibi hangi türden olursa olsun birçok klasik eseri okumak isteyip de okuyamayanların bahsedilen iki kitabı da okumasında yarar olacaktır. En azından okumayı bir tutkuya dönüştürenler bu iki kitapta belki ömürlerinde okumaya fırsat bulamayacakları eserlerle ilgili genel bir bilgiye ulaşarak konu ile ilgili meraklarını giderme fırsatı bulacaklardır.
edebiyathaber.net (26 Ocak 2022)