Bazı kitaplar üzerine yazmak oldukça zorluyor. Nedeni ise kitap için ne diyeceğimi bilemememdir. Öyle bir an geliyor ve öyle bir kitapla karşılaşıyorum ki, iyi yazsam abartı olacak, kötü yazsam haksızlık olacak. Görmezden gelmeye de içim el vermiyor. İşte böylesi zamanlar elim kafamda düşünmekle geçiyor. Bugüne dek herkesin iyi dediğine kötü dediğim çoktur fakat herkesin kötü dediğine iyi dediğim yoktur.
Ekrem Altıntepe’nin Nandiya Ejderhası’na da bu şekilde yaklaştım. Martı Çocuk tarafından yayımlanan kitap adıyla da kapağıyla da çok başka çağrışımlar yaptı. Ejderhanın sırtındaki iki çocuk kim bilir nasıl bir serüvene çekip götürecekti bizi. Nandiya sözcüğünün Narnia çağrışımı yaptığını da göz ardı etmezsek… Arka kapakta kitabın “Sıfır atık, geri dönüşüm ve ekmek israfı” konusunu işlediğini okuyunca da nasıl olacağını merak ettim. Düşüncesi bile tuhaf durmuyor mu? Sıfır atık, ekmek israfı ve bir ejderha!
Kitapta, kahramanımız Kerem’in, bir ejderha ile karşılaştığı anda yaşamı değişiyor. Ejderhanın adı Nan ve Nandiya’da yaşıyor. Nedir bu nan diye düşünen okura açıklama da yapılıyor. “Nan kelimesi günlük hayatta sıklıkla kullanılan kelimelerden bir tanesidir. Nan, Farsça dilinden Türkçemize geçmiştir. Nan kelimesinin TDK sözlüğündeki anlamı şu şekildedir: Ekmek.”
Çöpe atılan, israf edilen ekmeklerin ejderha formunda çocukların önüne çıkması da ilginç bir bakış açısı. Yeni neslin değil ama bizim neslin fantastik masal kahramanlarına örnek verilebilir.
Yazarın Nandiya ismini verdiği ve Sıfır Atık Diyarı olarak tanımladığı bu fantastik(!) diyarda baş aktörler de yine çocuklar. Çocuklara eşlik edenlerse ejderhalar, palyaçolar ve başka canlılar. Ekmek israf edilen evlerin siyah-karanlık kulübe formuyla temsil edilmesi, israf edilmeyen evlerin ise beyaz ve fazlasıyla ışıltılı olarak temsil edilmesi, bunun da yazar tarafından açık bir şekilde beyan edilmesi, düşünce olarak oldukça basit kalmış.
Sıfır atık gibi, israf gibi bir konuyu işlerken daha küçük yaş grubuna yönelik olarak resimli kitapların hazırlanması daha doğru olacaktır. Atık ekmeklerin ejderha formuna bürünmesi, israf sözcüğünü tersten kullanarak bir karakter yaratılması çok da fantastik olmasa gerek. Çünkü fantastik terimi, gerçekliğin; mekân, zaman, karakter kavramlarını canlı, cansız ayrımını tanımayan ve bildik dünyamızın ötesinde alternatif bir dünyayı işin içine katan anlatıların tümüne verilen bir addır. Konuyu gereksiz yere uzatıp dolandırmış yazar.
Bütün bunlarla birlikte anlatım dilinin sadeliği artı bir özellik olarak sayılabilir. Burada da diyalogların yavanlığı gölge düşürüyor. Verilebilecek birçok örnekten birini alıntılayım burada: “Sizi dinliyorum çocuklar. Ne konuşacaksınız bakalım benimle? Bu arada benim adım Ercan. // Memnun olduk Ercan amca. Benim adım Kerem, bu da kuzenim Ecem. Biraz önce ellerimizi yıkamaya giderken yanlışlıkla mutfağa girdik. Orada bizi üzen birkaç şey gördük.// Hmmm. Neymiş bakalım sizi üzen.// İçeride bu restoranda artan yemekler, ekmekler poşetlere doldurularak çöpe atılmışlardı. Sayıları öyle çoktu ki…// Demek yemeklerin çöpe atılması sizi rahatsız etti.// Ecem söze girerek: Evet, dedi. Keşke herkes tabağına yiyebileceği kadar yiyecek alsa. Böylece çöpte hiç yemek, ekmek olmaz.” diye uzayıp gidiyor daha.
Karakterin yaş grubuna uygun olmayan söylemler ve söyleyiş şekli bana göre fazlasıyla verimsiz. Okur olan çocuk özdeşim kurmakta zorlanacaktır mutlaka. Bu tür konuşmalar kurgunun temelini oyuyor gibi.
Nandiya Ejderhası adıyla yarattığı heyecanı konusuyla, kurgusuyla yaratamadı.
edebiyathaber.net (20 Şubat 2023)