Boğaziçi Üniversitesi, Nâzım Hikmet’in 53. ölüm yıldönümünde usta şair ve yazarı “Rus Kültür Devrimi, Konstrüktivizm ve Nâzım Hikmet” konferansı ile anıyor. Prof. Dr. Zafer Toprak’ın konuşmacı olacağı konferans 3 Haziran Cuma günü saat 15:00’te Boğaziçi Üniversitesi Demir Demirgil Salonu’nda gerçekleşecek.
Etkinlik bülteninden
Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi Nâzım Hikmet’in 53. ölüm yıldönümünde usta şair ve yazarı bir konferansla anıyor. 3 Haziran Cuma günü yapılacak konferansta Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zafer Toprak, fütürizm, konstrüktivizm gibi öncü sanat akımlarının, Nâzım Hikmet’in Türkiye’de modernizmin temelini atmasında oynadığı rolü değerlendirecek.
Modernizm, 19. yüzyılın ikinci yarısında gündeme gelen değişik estetik kuramların toplamını ifade eden bir kavram olarak biline geldi. Modernizm kültürel bağlamda o güne kadar geçerliliğini koruyan evrensel değerleri sorgulayan değişik yaratıcı yöntemleri ve estetik ilkeleri ortaya koymuştu: Sembolizm, kübizm, imajizm, fütürizm, dadaizm, sürrealizm, konstrüktivizm gibi akımların her biri, 19. yüzyılın pozitivist kültürel mirasını ve hümanist inancını sorguluyordu. Dönemin kaotik gelişimine karşı tüm bu akımlar, önemli farklılıklar taşısalar da, ortak bir sanatsal tavır koyuyor, klasik realizmin temel estetik unsurlarını tepetaklak ederek, realist sanatın kanonlarına köklü bir muhalefet oluşturuyordu.
Rusya’da bu süreç kendi devrimsel gelişimi ışığında 1890-1930 arası üç ayrı evrede gündeme geldi. Bunlar sembolizm, fütürizm ve konstrüktivizm diye tanımlanan sanat akımlarıydı. Nâzım Hikmet Rusya’da gittiğinde bu akımların etkisinde kaldı. Özellikle fütürizm ve konstrüktivizm Nâzım Hikmet’in sanat anlayışını en azından 30’lu yıllara kadar yönlendirdi. Sovyet Rusya’da da 1932’den itibaren sosyalist realizm tüm bu avant-garde (Fr. öncü birlik) diye nitelenebilecek modernist unsurları devre dışı bıraktı.
Nâzım Hikmet, fütürizmden başkaldırıyı öğrendi. Nitekim Rus fütürizmi Alexander Pushkin’i, Fyodor Dostoyevsky’yi, Lev Tolstoy’yu reddetmiş, alaya almıştı. Nâzım, Resimli Ay’da aynı çizgide Putları Yıkıyoruz eylemiyle benzer bir süreç başlatmıştı. Nâzım Hikmet’i daha derinden etkileyen ise konstrüktivizmdi. Gerek içerik, gerek biçimsel açıdan Nâzım Hikmet’e kimlik kazandıran konstrüktivizmdi. Özellikle Mayakovsky’nin Nâzım üzerinde derin etkisi görüldü. Çağ köklü dönüşümlere gebeydi; süratin, makinelerin çağıydı. Rusya’da ise sosyalizmle günlük yaşam sanatın hemen her alanını yönlendirir olmuştu. Nâzım’ın bu gelişmelerden etkilenmemesi olanaksızdı. KUTV’da öğrendikleri ve Moskova’daki yaşamı sayesinde Nâzım, en azından edebiyatta Türkiye’de modernizmin temellerini attı.
Etkinlik herkesin katılımına açık ve ücretsiz.
edebiyathaber.net (1 Haziran 2016)