Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi, Nâzım Hikmet’i ölüm yıldönümü olan 3 Haziran 2021’de Burcu Alkan, Mediha Göbenli, Çimen Günay-Erkol, Kenan Behzat Sharpe ve Mehmet Hakkı Suçin’in konuşmacı olarak katılacağı ve moderatörlüğünü Murat Gülsoy’un üstleneceği bir panel ile anıyor.
2021’in Ocak ayında Bloomsbury yayınevi tarafından yayımlanan, editörlüğünü Burcu Alkan ile Çimen Günay-Erkol’un birlikte üstlendikleri Turkish Literature as World Literature (Dünya Edebiyatı Olarak Türk Edebiyatı) kitabı, Türk edebiyatının dünya edebiyatlarına etkisini tartışmaya açan ve bu konuda İngilizce olarak yayımlanan ilk kitap olma özelliğini taşıyan, öncü bir çalışmadır. Kitap iki yıl gibi bir sürede hazırlanmıştır ve alanlarında uzman araştırmacıların katkı sunduğu 12 bölümden oluşmaktadır.
Dünya Edebiyatı Olarak Türk Edebiyatı kitabında, Sufi şiirlerden Osmanlı İmparatorluğu’nun çok dilli ve çok alfabeli dünyasına uzanan, kadın edebiyatındaki etkileşimlerden edebiyat ödüllerinin global edebiyat kültürüne etkileri gibi farklı pek çok konunun tartışıldığı bölümler bulunmaktadır. Kitabın üç bölümü ise Nâzım Hikmet’in dünya edebiyatına etkilerinin tartışılmasına ayrılmıştır.
Nâzım Hikmet’in bir dünya şairi olarak portresini çizen Mediha Göbenli, şairin alımlanışında Soğuk Savaş’ın nasıl etkili olduğunu tartışıyor. Nâzım Hikmet’in etkisini 1930-1990 yılları arasındaki ve 1990 sonrasındaki süreçleri karşılaştırarak değerlendiren Göbenli, şairin dünyadaki etkisini tartışırken edebiyatın barış hareketlerindeki merkezi rolünü de ele alıyor.
Uluslararası sol hareketin Nâzım Hikmet’in Yunanistan’daki alımlanışına etkisini değerlendiren Kenan Behzat Sharpe, Yunanistan ve Türkiye arasındaki dayanışma bağlarının şairin etkisini nasıl artırdığını inceliyor. Sharpe ayrıca, dünya edebiyatı teorilerindeki merkez tartışmalarına Moskova’nın da eklenmesiyle birlikte global dengelerin yeni bir gözle değerlendirileceğini gösteriyor.
Nâzım Hikmet’in Arap şiirinde yarattığı etkiyi ele alan Mehmet Hakkı Suçin, şairin Filistinli, Iraklı ve Mısırlı şairler arasındaki popülaritesini inceliyor. Suçin, Arap sosyalizminin yükselişi ile birlikte Nâzım Hikmet’in ezilenlerin sesi olmaya çalışan şairlere nasıl ilham verdiğini gözler önüne seriyor ve onun temalarının ve tekniğinin Arapçada nasıl yeniden üretildiğini gösteriyor.