Söyleşi: Demet Enç
Kitap Cumhuriyeti yazarları ile söyleşi dizimizin bu haftaki konuğu, “Hayat Bir Tutam Çörekotu Tadında” adlı incelikli öykü kitabıyla, nitelikli edebiyata önem veren okurların yakından bildiği bir isim: Nazmi Özüçelik.
Dijital kitaplar hakkında düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz Nazmi Bey?
Kitap basımı tüm dünyada hâlâ önemini korusa da, internet çağında bir çok kitapçının kapanmak zorunda kaldığı da bir gerçek. Tablet bilgisayarların ortaya çıkışından sonra, her yaştaki insana rahatça kitap okutabilen, kitap yerine geçen büyüklü küçüklü okuma tabletleri yaygınlaşıyor. İşin ilginci, yeni kolaylıklarla okur kitap seçiminde de sınırlanmıyor, istediği kitabı tabletine yükleyerek okuyabiliyor veya seslendirerek dinleyebiliyor. Kısaca: Kolaylık uygarlıktır, diyebiliriz. Uygarlıklar ise, kil tabletlerden beri varlığını kitaplara ve sanata borçludur.
Henüz okumayanlara kitabınızdan söz eder misiniz, onları neler bekliyor?
İnsanın kendi kitabıyla ilgili konuşması, araya uzun bir zaman dilimi girmediyse, nesnellik adına çok zor. Ancak, Pirandello’nun yazarını arayan karakterleri gibi, her öykünün kendi anlatım tekniğini, kurgu ve üslubunu aradığına inanıyorum: Bunu bulmak da yazarın işi.
Öykü yazan biri olarak, felsefe, fotoğraf gibi meraklarımın yazdıklarıma etkisi olmadığını ve resim, minyatür heykel gibi çalışmalarımın yazma süreciyle benzerlik taşımadığını iddia edemem; ayrıca, edebiyat ve onu çevreleyen konulardan da beslenmemek elde değil. Öte yandan, edebiyatın doğrudan amacı olmasa da, bilineni veya kurgulananı farklı sözlerle ortaya koyarak ilginçleştirmek, yazarların üstesinden gelmekten keyif aldığı bir şey.
Tanınmış yazarlarımızın özyaşamlarından ve öykülerinden yeni anlamlar çıkarmak; başkalarından çıkarak kendimizi anlatmak, kendimizden çıkarak başkalarını anlatmak; toplumsal sorunlara sataşmak; ilişkilerimizdeki “normal” garabetlerle şakalaşmak; iki yüzlü yalnızlığımızın melankolisinde zevk aramak; rasyonel pozlarda irrasyonelliğin sularında kulaç atmak; ciddi görünüp, çaktırmadan dil çıkarmak: Sanki bütün bunlar öyküleşmeyi bekler ve umarım öykülerimde yer bulmuşlardır.
Kitap Cumhuriyeti’ni tercih etmenizin temel nedenleri nelerdir?
Yurt dışında yaşayan, yıllardır görmediğim bir arkadaşımın birkaç öyküsünü derleme bir e-kitapta okuduğumdan beri böyle bir şeyin olabilirliğini sevdim ve unutmadım. E-kitaba eğilimimde, 2019’da yayımlanan ilk basılı öykü kitabımın iyi-kötü bana kazandırdığı deneyimin de rolü var. Bir diğer neden, dünyadaki gidişata ayak uydurmak isteği: E- kitapların okura ulaşmadaki üstünlüğü yadsınamaz. Kitap Cumhuriyeti de, e-kitaba yoğunlaşan ve kendi tarzında iyi çalışan bir yayın kuruluşu.
Annem, gerçekte önemsiz, ama kendisine yararlı bir şey için onun “bin lira değerinde” olduğunu söyler, yararın değerini öne çıkarırdı. Kitap öyle bir ‘fayda’dır ki, yazarın zamanının ve emeğinin karşılığı olan ederi, fiyatından çok, okurun zamanıyla ve zihinsel emeğiyle ödenir. Tanpınar, kitaplarını çevresindeki o kadar çok insana hediye eder ki, kitaplarının teliflerinden kazandığı, kaybına yetmez. Büyük yazarımızdan ilhamla söyleyecek olursam: Kitaplar, bir bakıma yazarların okurlara hediyesidir. Kitap Cumhuriyetinin varlığını bu bakımdan önemsiyorum.
Yazma rutininizden söz eder misiniz biraz?
Bir insanı yazmaya iten etmenlerin sürekliliği bir yazma rutini doğursa da, okuma rutininin yazmadaki rolü yadsınamaz. Yazmamda etkili olanın okuma alışkanlığım olduğunu söyleyebilirim. Bazen yazmaya, bazen de okumaya ağırlık verdiğim oluyor.
Kitap Cumhuriyet’inde kitap yayımlatma deneyiminizi paylaşır mısınız?
Kitap Cumhuriyeti’nden sanal dergiler aracılığıyla bilgilendim. Yayımlanan kitapların bazılarını da okudum. Yeni bir öykü dosyası hazırlayınca, farklı bir mecrayı denemek ve e-kitap şeklinde yayımlatmak istedim. Verilen e-posta adresine yazdım. Görüştük. Böylece başladık.
Sözleşme aşamasından kitabımın yayımlanışına kadarki süreç hızlı oldu. Öykü dosyamı ivedilikle değerlendiren Yayın Kurulunun değerli üyelerine teşekkür ederim. Editörüm Ömer Turan’la yazışmalarımız sırasında yurt dışındaydım. Sekiz saatlik zaman farkı bir sorun yaratmadı. Soru-cevaplarımızla kısa sürede paralellik kurduk. İkinci öykü kitabımın deneyimli bir editörün varlığıyla çıkmasını arzuluyordum. Öyle de oldu. Yayın Yönetmenimiz Emrah Polat’la mesajlaşmamız sonrası Kitap Cumhuriyeti’yle bağım onun çizdiği programa göre sürüyor. Tüm ekibe titizliklerinden ve yardımlarından dolayı teşekkür ediyorum.
Edebiyat ve sanat yazılarıyla da bilinen birisiniz. Bunları kitap olarak ne zaman paylaşmayı düşünüyorsunuz okurlarla?
Sanat yazılarımın dağınık da olsa, bulundukları iyi tasarlanmış sanal dergilerinde daha yararlı olacaklarını sanıyorum. Şimdilik düşüncem bu. Daha önce basılı bir sanat dergisinde çıkan yazılarımın, derginin sanala çevrilmesiyle, sanal dergiye aktarıldığı da bir gerçek. Ancak, kısadan kısa öykü, günlük, deneme veya eleştiri yazılarımı ileride bir seçkiye dönüştürmeyi düşünüyorum… “Su yolunu bulur” derler.
Son olarak kitap önerilerinizi öğrenmek isteriz. Son dönem okuduklarınız arasında beğendikleriniz nelerdir?
Son zamanlarda okuduğum ve önerebileceğim kitaplar:
Memleket Hikayeleri, Refik Halid Karay.
Belgesel tadında Anadolu öyküleri…Su gibi akan bir anlatım.
Borges Sekseninde: Sohbetler, Celâl Üster’in çevirisiyle.
“Edebiyat didaktik olmalıdır” diyenlere kulak astıracak kadar öğretici.
Tiamat, İhsan Oktay Anar.
Eğlenceli bir fantastik roman olan Tiamat’ta anlatılanlar gözümüzde canlanmakla kalmıyor, her bir sesi ve gürültüyü işitiyoruz da.
edebiyathaber.net (8 Nisan 2022)