İzmirli iki araştırmacı, 2016 yılından bu yana sürdürdükleri bir araştırmada, Diego Velazquez’in dünyaca ünlü Nedimeler tablosu hakkında çarpıcı yeni bulgular ortaya koydu.
Araştırma, şimdiye dek çözülmemiş bir muamma gözüyle bakılan tablonun İncil, İlahi Komedya ve Don Kişot gibi temel dini ve edebi metinlerle daha önce bilinmeyen ilişkilerini detaylandırıyor. Ancak araştırmanın bulguları bununla sınırlı değil. Araştırma, ressamın tabloyu kurgularken, kompozisyonun oluşturulmasında Ortaçağ Hıristiyan dünyasının en kutsal üç yerinden biri kabul edilen Compostela’daki Santiago Katedralinin mimari planından yararlandığını da ortaya koyuyor. Son olarak, araştırma, daha önce birçok sanat tarihçisi ve felsefecinin yanıt bulmaya çalıştığı, tablonun gerçekte kimin gözleri için yapılmış olduğu sorusuna da ilginç ve şaşırtıcı yeni bir yanıt getiriyor. Buna göre; tablonun varsaydığı özel izleyici, dönemin İspanya Kralı olan IV. Philip ile kanlı bıçaklı olan Fransa Kralı XIV. Lui’den başkası değil. Araştırmacılar, Nedimeler’in Fransa Kralı’na kötü bir şaka olarak kurgulanmış olduğunu belirtiyorlar. Araştırmanın bu bulgu ve iddiaları eğer sanat tarihçileri arasında kabul görürse, şimdiye kadar tabloya olan bakış açısı da köklü biçimde değişmek zorunda kalacak.
Araştırmanın en çarpıcı bölümleri arasında Nedimeler tablosu ile edebiyat tarihinin en önemli metinleri arasında kurduğu bağlantılar yer alıyor. Bu çerçevede, tablodaki mizansenin Don Kişot romanındaki bölümlerden birine dayandığı ayrıntılı şekilde gösterilirken, daha da çarpıcı biçimde, tablonun kurmaca mekânının, Dante’nin Cehennem’inin son kantosunun resme bir uyarlaması olduğu ve bu kantodaki kişi ve mekânların da yerelleştirildiği ortaya konuluyor. Diğer bir çarpıcı keşif ise, tabloda da görünen ressamın, göğsünde taşıdığı Santiago Haçı’na ilişkin kültü, birden çok boyutta tablonun içine taşımış olması. Ressam, bu haçı tablonun kompozisyon çizgilerinin içine saklamakla kalmamış, resmin mizanseni kısmen Santiago’nun (Aziz Yakup) İncil’deki mektubuna kısmen de bu Aziz adına inşa edilen katedralin görkemli Zafer Kapısı’nın üzerindeki kabartma ve heykel programına dayandırmış. Mimari ve yazına yapılan tüm bu göndermelerin ise İspanya’nın o dönemdeki siyasi tarihinin güncel ve önemli olaylarına bağlanıp en büyük düşmanlarına yönelik küçük düşürücü bir şaka olarak tuvale aktarılması, tek kelimeyle nefes kesici.
Araştırmacılardan Dr. Altuğ Işığan, tablonun çözümlenmesine 2016 yılının Eylül ayında, İzmir’de bir özel üniversitede yarı zamanlı öğretim üyesi olarak çalıştığı esnada, tek başına başlamış. Yaklaşık altı ay sonra, Nisan 2017’de, öğretim üyesi ve mimar Dr. İpek Ek de araştırmaya dahil olmuş. Resimden mimarlığa, felsefeden ilahiyata birçok araştırma konusunun kesişim noktasında yer alan araştırmanın bulguları, geçtiğimiz ay, Nedimeler isimli Türkçe bir blogda, geçici ve henüz resmi olmayan bir statüde paylaşılmaya başlandı.
Bu özgün araştırmayı takip etmek isterseniz tüm detaylarıyla aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
https://nedimeler.wordpress.com/
edebiyathaber.net (17 Mayıs 2018)