Anansi Çocukları, Neil Gaiman’ın Türkçeye çevrilen son romanı, benimse onu ilk keşfedişim. Fantastik kurgu seven bir okur olarak geç de olsa onunla tanıştım.
Örümcek-tanrı Anansi deyince ne hissediyorsunuz? Hem tanrı hem de örümcek. Dev? Ürkütücü? Karanlık? Eğlenceli? Ben pek endişelenmedim doğrusu. Neil Gaiman’ın diğer karakterleri gibi Anansi de eğlenceli. Hani ele avuca sığmaz, kontrol edilemez adamlar vardır. Orada güler, burada söyler, insanı rezil eder. Anansi onlardan biri. Üstelik tanrı olanı. Karakteri, bağımsızlığı ve pervasızlığıyla daha çok şeytana benzese de o yeryüzündeki tüm öykülerin sahibi olan örümcek-tanrı.
Anansi’nin iki oğlu var. Önce Şişko Charlie ile tanışıyoruz. Babasının bolca rezil ettiği kendi halinde bir çocuk. Büyüdüğünde de fazla değişmemiş. Düzenle uyumlu bir genç olmuş. Kardeşi olduğundan habersiz. Öyle kalmayı da yeğlerdi.
Babası ölünce kardeşi olduğu gerçeğini, eski mahallesinin acayip teyzelerinden öğrendi. Kardeşi onun gibi değil, tanrılık babasından ona geçmiş, adı Örümcek. Babası kadar olmasa da sinir bozucu. Yakışıklı, kibirli, gününü gün eden genç bir adam.
Bu zıt kardeşler bir araya gelince oldukça karmaşık ve basit olaylar meydana geliyor. Şişko Charlie göründüğü kadar çaresiz mi? Örümcek acımasız olabilir mi?
Kitabın kadın başkahramanları Rosie ve Daisy. Rosie Şişko Charlie’nin nişanlısı. Naif, kibar, sevecen bir kadın, şeytani annesinin tam zıddı. Daisy ise neşeli, bağımsız ve kararlı bir polis. Charlie’nin başı ikisiyle de dertte.
Kitaptaki en komik yaratıklardan biri Şişko Charlie’nin patronu Grahame Coats. Aslında insanın sinirine dokunan bir tip ama hırsı sayesinde komikleşiyor.
En sevdiğim tiplerden biri de Bayan Higgler. Şişko Charlie’nin anne ve babasının arkadaşı, eski komşuları. Kendi halinde görünen, çok şey bilen, soğukkanlı ve çılgınlık potansiyeli taşıyan yaşlı bir kadın.
Her bölümde olaylar gelişirken sıkça gülümsetiyor yazar. Bölüm başlıkları da ilginç, işte ikisi:
“Ki Bu Bölümde Ertesi Sabahın Çeşitli Sonuçlarını İnceliyoruz”
“Ki Bazılarına Uğursuzluk Getirir”
Kıvrak bir dili, insanı kavrayan bir üslubu var yazarın. Hiç duraksamadan okuyup düşüncelerinizin hızıyla onun hızını dengeleyebiliyorsunuz. Hiç anlaşılmadığını biliyorum, okursanız göreceksiniz.
Ödüllere pek itibar eden bir okur değilim. Çoğunlukla da ödüllü kitapları okuyunca hayal kırıklığına uğrarım. Neil Gaiman, bu önyargımı kıran yazarlardan biri oldu. Aldığı ödülleri hak ediyor.
Yazarın kitaplarını İthaki Yayınları basıyor. Murat Özbank’ın çevirisi su gibi. Onlarca kitabı var. Bazılarını hemen listeme aldım: Yokyer, Od ve Ayaz Devleri, Ara Dünya, Mezarlık Kitabı, Yıldız Tozu.
Gaye Dinçel – edebiyathaber.net (15 Ağustos 2013)