Öyle soğukları yaşadık ki 35 yıllık ömrümde böylesini hatırlamıyorum. Bir İzmirli olarak bunu söylediğim için hafife alınmasın, gerçekten çok soğuk! Eğer bu kent bu kadar soğuduysa bu işte bir tuhaflık vardır mutlaka. Neyse ki sıcaklığı ile sarıp sarmalayan kitaplarım var. Dışarısı ne kadar soğuk olursa olsun bir fincan kahve ve bir kitap ısınmak için yeterli olabiliyor benim için. Sözünü edeceğim üç kitap var bugün. Üçü de ödüllü kitap. Tudem Edebiyat Ödülleri’nin 2013 yılı birincisi, ikincisi ve üçüncüsü bu kitaplar.
Hazır edebiyat ödülü ve Tudem demişken, bu yılki Edebiyat Ödülleri’nin temasının da “Roman” olduğunu anımsatayım ilgilisine ve kitaplara geçelim.
İlk kitap yani birincilik ödülünün sahibi Figen Gülü’nün “Amber’in Zaman Kapsülü”. Bu kitap aynı zamanda bir ilk kitap. Ergenliğe adım atan 13 yaşında bir kız Amber. Ve bu yaşta görülebilecek bütün duygusal iniş-çıkışları, kaprisler, asabilik halleri vs. ne varsa görülebiliyor. Bu da yazarın kahramanını iyi analiz ettiğini gösteriyor. Figen Gülü, sözcüklerin anlamıyla çok güzel oynamış. Kurgu ise müthiş. Bir ilk kitap için gerçekten çok fazla iyi. Amber çok küçük yaşta annesini kaybetmiş, babası ile iki kişilik bir yaşamları var. Anne eksikliğini hissetmiyor çünkü bu kavram yaşamında hiç yok. Tadını hiç alamamış. Babasının çalışma odasına girmesi yasak. Bu yasak ve odada farkına vardığı gizem Amber’i geçmişin peşine düşürüyor. Yakın arkadaşı Tiktak Sami ile bu gizi çözebilirler mi dersiniz? Sıcak aile ilişkilerini anlatan yerli filmlerle büyüyen, hatta o ilişkileri bizzat ve doyasıya yaşayan biri olarak kitabın sonuna doğru gözlerimin dolmasına engel olamadım. Az sayıdaki karakterle konuyu dallandırıp budaklandırmadan heyecan yaşatıyor okuruna Figen Gülü. “Amber’in Zaman Kapsülü” ödülünü hak eden bir kitap.
Bir diğer kitap ise Mercan Aytuna’nın “Atla” isimli kitabı. 2013 Tudem Edebiyat İkincilik Ödülü’nün sahibi. “Atla” fantastik bir kurgu roman. “Kaf’ın, uçamadığı için canı çok sıkılıyordu. Bir melek olarak uçabilmeliydi çünkü. Bununla birlikte babasının takdirini de kazanamamış olmasına da üzülüyordu. Bir de geçmesi gereken zorlu bir sınav vardı. Fakat tüm bunlardan daha çok koruyucusu olduğu bebeğin haylazlıkları onun canını sıkıyordu. Oysaki Kaf, bu bebeğin bütün hayatını değiştirecektir. Zaman zaman yaşamda başarısızlıkları yaşamışızdır. Yetenek sergileyebilecek olmamıza rağmen güvensizliğimizden dolayı olmuştur bunlar da. Yani başarımızın önündeki engel korkularımızdır. İşte bu kitapta ‘kendini gerçekleştirmenin tekrar tekrar denemekten geçtiğini’ okuyoruz.
Ve üçüncü kitabımız da anlaşılacağı üzere 2013 Tudem Edebiyat üçüncülük ödülünün sahibi olan kitap. “Kibele’nin Gölgesi’nde”. Toprağın, bereketin simgesi, vahşi doğanın koruyucusu, Anadolu’nun ana tanrıçası Kibele… Ve kendisine ait olan Kara Taş’ı ona ulaştırmak için çıkılan tehlikelerle dolu bir yolculuk.
Bugünle geçmişi kurmacanın içine ustalıkla sindiren, antik çağdan farklı kültürler ve uygarlıklardan taşıdığı seslerle hem tarih hem arkeoloji bilinci yaratmayı başarmış, sürükleyici bir roman.
Tudem Yaynları yazar adaylarına kapı açarak edebiyat dünyasına yeni isimler kazandırmış, kazandırmaya devam ediyor. Zaten yayınevinin bu özelliği takip edenler tarafından biliniyor. Tekrar kitaplara dönecek olursak bu kitaplarda resim de olsaydı demekten alamıyorum kendimi. Çocuklar için daha çekici bir hal alacaktır mutlaka. Yeni baskılarda umarım bu önerimi göz önüne alırlar.
Ödüllü üç kitap meraklısına ve çocuklara tavsiyemdir.
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (26 Ocak 2015)