Çin’in 1949 tarihli anayasasının 49. maddesine göre öğle uykusu hak olarak kabul edilmiş. Günümüzde hak olarak tanınması bir yana, tembelliğin açık bir göstergesi olduğu yaygın olarak kabul edilen öğle uykusu, yani siesta, ekonomik krizle boğuşan Yunanistan, İspanya, İtalya gibi ülkelerin çöküşünden sorumlu tutuluyor.
Thierry Paquot’nun yazdığı “Bir sanattır öğle uykusu” kitabı öğle uykusu hakkını tartışıyor. Kitap aslında öğle uykusuna bir güzelleme olarak da okunabilir. Öğle uykusunun bir hak olmasından önce bir sanat olduğunu anlatan kitap, güzel sanatlarda öğle uykusuna yatmış insanları betimleyen resimlerden örnekleri ele alarak mutlulukla öğle uykusu arasındaki ilişkiye dikkatimiz çekiyor.
Öğle uykusu günümüzü çalışma saatlerine göre ayarlayan modern zamanların en sakıncalı bulduğu alışkanlıklardan. Günümüzü belirleyen ve saatleri kullanmamızı toplumsallaştıran modern toplum bireylerin kendi zamanları üzerindeki tasarruflarını da ortadan kaldırmaya çalışıyor. Büyük ölçüde başarılı olunan bu proje günümüzü tümüyle mesai saatlerine göre düzenlemiş. Saat kaçta kalkacağımız, kaçta kahvaltı edip kaçta evlerimize döneceğimiz ne kadar süreyle ve ne sıklıkla sevişeceğimiz ve kaçta uykuya dalacağımız sistemin saati tarafından düzenleniyor.
Teknoloji tarihçisi Mumford’un öne sürdüğü gibi çağdaş sanayi döneminin asıl kilit makinesi buhar makinesi değil, saattir. Fabrika düzeninin fabrika sınırlarını aşıp herkesin zamanını nasıl kullanması gerektiğini belirlemeye başladığını söyleyen Thierry Paquot okulu kıran çocuklar örneğini vererek öğle uykusunu da insanın kendi saatini kullanmaya başlamasının ön adımı olarak görür.
Vakit nakittir özdeyişi bize zamanımızı en verimli biçimde kullanmayı önerir. Gün içinde daha çok uyanık kalmak vakti verimli kullanabilmek için mutlak ön şart olarak öğretilir. Böylece daha çok çalışmak, daha fazla üretmek imkânından mahrum kalınmamış olur. Oysa zamanı sistemin önerdiği şekliyle değil de kendi keyfimizce kullanabilmenin yolunu öğle uykularımızı savunarak başlatabiliriz.
Marks’ın damadı Paul Lafarge’ın 1848 devrimcilerinin zar zor elde ettiği “ Çalışma Hakkı”nın karşısına Tembellik Hakkını koyarak başlattığı itirazı Paquot daha da ileri götürerek “ Küresel zamana” karşı direnmek için öğle uykusunu önerir.” Ekonominin her şeyin içine sızan ve hiç utanıp sıkılmadan kendisini bir gerçeklik olarak sunan küreselleşmenin bu sonucuna” karşı çıkarak, “onca değerli bir şeyi, zamanı, daha doğrusu gündelik yaşamı kullanma hakkını elimizden alan şey”e karşı öğle uykusunu savunur:
“ Öğle uykusu inançla, hazla ve ciddiyetle savunulması, yaygınlaştırılması, uygulanması gereken bir yaşam sanatı sürecidir… Her yaştan, her enlemden boylamdan, her saat diliminden, her meslekten uykucular size sesleniyorum, eşsizliğinizin arkasında durun ve dünya saatine, uydu saatine, totaliter saate direnin! “
Yazan: Mahmut Boynudelik – yesilgazete.org (13 Mart 2012)