Oktay Akbal’dan, “Ödüller Üstüne”

Mart 12, 2012

Oktay Akbal’dan, “Ödüller Üstüne”

Ben yazar olmak isteyenleri yüreklendirmek gerekir diyorum. Bu alanda belli bir değerin varsa kalırsın, yoksa silinir gider, unutulursun. Kaç ödül almışsan da!..

Edebiyat, sanat, kültür, bilim dallarında ödüller, armağanlar günün konusu… Kimi zaman gazete sayfalarında gözle görülmeyecek kadar küçük yer alıyor, kimi zaman da ödül kazananın ününe göre değerlendiriliyor.

Bir yapıt ortaya koymak, önemli bir olaydır. Bir de kamu önünde beğenilmiş ve ödüllendirilmişse…

Tartışmalı bir sorundur bu ödüller!.. Örneğin, Nurullah Ataç karşıydı, ödüllerin verilmesinden hiç hoşlanmazdı. Doğrusu o yıllarda ödüller de çok değildi, şimdiki gibi…

Aramızda bu konuda tartışma çıkmıştı. Ben ödüllerin sanatta, edebiyatta çok yararlı olduğunu, olacağını yazmıştım. O ise ödül kazanmanın önemsizliğini, çok kez de ödül diye değerlendirilen yapıtların hiç de önemli şeyler olmadığını, işin içinde dostlukların, arkadaşlıkların etkin olduğunu yazmıştı.

***

Ama, ödüller var artık! Türk Dil Kurumu’nun ödülleri mazi oldu. Varlık ödülleri hâlâ yaşıyor, devletin beş yılda bir verdiği ödüller de, Yunus Nadi, Simavi daha başka, yitik yazarların, şairlerin adlarını taşıyanlar da, Orhan Kemal, Sait Faik, Naim Tirali gibi.

***

Bu yıl da iki önemli ödül olayını yaşadık. Biri yüz yıl önce yazılmış, Anadolu köylerinin yoksulluğunu anlatan “Küçük Paşa” ödülü. Türk edebiyatında ilk kez gerçeklerimizi yansıtan romanın adını taşıyan ödül… Niğdeli aydınların katkısıyla oluşan bu ödül Adnan Binyazar’a verildi. Köy olayını yüz yıl önce gözler önüne getiren bir romanın adına verilen bu ödüle en çok yaraşan yazardı, Adnan Binyazar…

***

Sevgili dostum, yakın arkadaşım Naim Tirali adına verilen ödül genç öykücülere kendilerini kanıtlamak alanında yararlı bir girişim oldu. Bu yıl Naim Tirali ödülünü iki genç yazarımız kazandı Tekin Budakoğlu’nun “Aşk Yüzleri” ile Mine Utku’nun “Sessizlik Oyunu” değerli bir jürinin oylarıyla başarılı oldular.

***

Ben ne kadar çok ödül olursa o kadar yararlı olur diyorum. Her kitap bir değerdir. Yazarları korumak, okumak, tanınmasını sağlamak için de ödüllerin çok yararı var. Ama genç bir yazara “al sana ödül” diye bir kâğıt parçası vermek olmaz! Gerekli bir armağan da yanı sıra sunulmalı…

Nurullah Ataç sağ olsaydı kızardı. En başta bana!.. Ama ben yazar olmak isteyenleri yüreklendirmek gerekir diyorum. Bu alanda belli bir değerin varsa kalırsın, yoksa silinir gider, unutulursun. Kaç ödül almışsan da!..

Yazan: Oktay Akbal – Cumhuriyet (12 Mart 2012)

Bu yazı 5 Şubat 2012’de yayımlandı. 

Yorum yapın