Yeni eğitim- öğretim yılının ilk ders zili bugün çaldı. Milyonlarca öğrenci ve ebeveyni için, yüzbinlerce eğitimci için heyecanlı bir gün. Kavuşmanın getirdiği mutluluk kadar süreç içinde karşılaşılacak sıkıntıların tedirginliği de var herkesin üzerinde. Dilerim keyifli bir yıl olsun herkes için. Özellikle benim için de tabi. Çünkü bu yıl bir yanımla okuma-yazma öğrenme heyecanını yaşarken bir yanımla da LGS maratonunu koşuyor olacağım. Herkese, hepimize kolaylıklar dileyerek gelelim kitaplarımıza.
Önümde, sürece yeni başlayanlar için kitaplar var. Zorlu eşiği geçerken nitelikli kitaplarla buluşsunlar ki okumak için heveslensinler. Okuyacakları her keyifli kitap bir sonrakinin kapısı olacaktır. Aslında okuyacakları diyerek söze başladım ama sözünü etmek istediğim ilk kitap, sessiz bir kitap.
*Vanessa’nın Yanındayım
Bu kitap bir iyiliğin öyküsü olarak sunuluyor. RedhouseKidz tarafından yayınlanan, Kerascoet’in resimlediği kitap akran zorbalığını ve bu zorbalığa karşı yapılması gerekeni gösteriyor çocuklara. “Sınıfa gelen kız, zorba bir çocuk tarafından dışlanıyor. Okuldaki diğer çocuklarsa seyirci kalmak yerine ona destek çıkıyorlar; hem de tek kelime bile etmeden.” Kitabın son sayfasında Kerascoet, çocuklar ve ebeveynleri için notlar da bırakmış. Okula yeni başlayan, yeni bir çevre edinecek çocuklar için üzerinde durulması, dikkat edilmesi gereken bir konu akran zorbalığı. Bu yüzden “Vanessa’nın Yanındayım” önemli bir kitap çocuklar için.
*Komşularım
Yine RedhouseKidz etiketli bu kitap, EinatTsarfati tarafından yazılmış ve resimlenmiş. “Komşularım” yedi katlı bir apartmanın kısacık ve rengârenk hikâyesi. Her katta bir kapı ve bu kapıların ardında her biri farklı bir dünya. Başka bir deyişle yedi benzemezler. Kim bilir, belki çocuklar daha fazla hayal kurarlar bundan sonra. Hayallerindeki o güzel, özgür dünyayı daha fazla yaşarlar.
*Yok Hayvanlar
Ece Çiftçi, başka türlü hayal kurduruyor çocuklara bu kitapta. Çünkü bu kitapta, olmayan yokhayvan yok. Çocukların hayallerinin sınırı yoksa eğer bu durumda doğaldır o zaman. “Keşfedilmeyi bekleyen sonsuz sayıda yokhayvan olduğu söylenir. Onları yakından görmek istiyorsan hayal gücünün kapısını arala. Karşısına çıkan engebeli yoldan düz devam et. Ağaçları görünce sola dön” diyerek çağrı yapıyor yazıyor. Sonra? Sonrasında Patiyeribul, Nubingi, Trigogon, Merdivgen, Dalburuno, Yuzumasa, ve daha nicesi… Bunlar yetmezse şayet, çocuklar yenilerini de ekleyebilirler. Ne de olsa hayal kurmak bedava. En azından şimdilik! “Yokhayvanlar” Ece Çiftçi’nin imzası, Can Çocuk etiketiyle…
*Floddertje
Müthiş eğlenceli bir kitap Floddertje. Hollanda çocuk edebiyatının Andersen ödüllü yazarı Annie M. G. Schmidt’in yazdığı, FrepWestendorp’un resimlediği ve Erhan Gürer’in dilimize kazandırdığı kitap altı hikâyeden oluşuyor. Her biri ayrı serüven.
Floddertje pasaklı bir kız. Üstü başı hep kir içinde. Yarım saatten fazla temiz kalmayı bir türlü başaramıyor. Bu yüzden, en az kendisi kadar pasaklı köpeği Smeerkees’le birlikte hemen banyoya götürülüyor.
Ve ebeveynlere bir uyarı. Kitap kirlenmeyi o denli eğlenceli anlatıyor ki çocukları özendirebilir. Kitapta kahraman çok sevimli, köpeği de öyle. Anlatılan hikâyeler çok eğlenceli. Öyle ki altısını birbirinden ayırt etmek zor. Fakat gelin görün ki “Hepsi Kel” başlıklı üçüncü hikâyedeki metin-görsel uyumsuzluğu hayal kırıklığına uğrattı beni. Baskısı, kalitesi, içeriği bu denli özenli olan kitapta çeviri hatası olduğunu da düşünmek istemediğim (ki öyle görünmüyor) uyumsuzluk çocukların da gözünden kaçmayacaktır. 41.sayfada “… berberin işleri yoğunlaşmıştı. Bir saat sonra, on beş kel çocukla bir kel köpek çıktı sokağa. ‘Aklıma bir şey geldi!’ dedi Floddertje. Eline bir keçeli kalem alıp her kel kafaya birer harf çizdi. Erkeklerden birinin kafasına Z harfi çizdi. Bir kızın kafasına D harfi çizdi.” 46. ve 47.sayfada yer alan görselde ise dokuz çocuk ve bir kel köpek yer alıyor. Oysaki burada yazan “DONDURMA İSTERİZ!”i on beş çocuk ve bir köpek tamamlayabiliyor. Zaten görselde bazı kafalarda iki harf yer alıyor ki öncesinde böyle yazmamıştı. Muhtemelen Flamancadan Türkçeye çeviride harf sayısı farklılık gösterdi diye düşünsem de bu defa yazarın on beş yazmadığını düşünüyorum. Neden on beş yazılıp da dokuz çocuk çizilsin ki? Ya da dokuz çocukla yazılabiliyorsa Flamancada neden on beş sayısına gereksinim duysun? Ve 48.sayfada “… on dört çocuk ve bir köpek küvete girdiler” dese de görselde dokuz çocuk ve bir köpek yer alıyor yine. Buradan anlaşılan metin Türkçeleştirilirken uyum sağlaması adına orijinal metinle oynanmış. Fakat uyumsuzluk gözden kaçmış. Çocuklar bunu gözden kaçırırlar mı? Hiç sanmıyorum. Kitap Can Çocuk etiketli.
*Ormana Güzelleme
Son bir kitaptan daha söz ederek bu yazıyı bitirelim istiyorum. Ayla Çınaroğlu’nun yazdığı, Mustafa Delioğlu’nun resimlediği ve hep kitap tarafından çocuklarla buluşturulan “Ormana Güzelleme.”
“Bugün, bir hafta sonu ödevi verdi öğretmen. Böyle zorlu soruları da nereden bulup çıkarır bilmem. Orman Haftası’nı kutladığımıza göre bir mektup yazmalıymışız hepimiz ormanlar güzeline” diyerek başlıyor kitap. Peki, kimmiş bu ormanlar güzeli? Yanıtı içinde. Anlatılan masal mı şiir mi karar veremedim. Şiirsel bir masal anlatmış Çınaroğlu, demek doğru olacaktır belki de. Çizimler ise başka bir dünya. Biraz da masal havasını bu çizimler katıyor sanırım. Türü ne olursa olsun rengarenk, cıvıl cıvıl, oksijen dolu bir kitap “Ormana Güzelleme.”
Çocukları okumaya heveslendirecek kitaplara devam edeceğim…
Mehmet Özçataloğlu- edebiyathaber.net (17 Eylül 2018)