Geride kalan iki yazıda okula ve okumaya yeni başlayacak olan çocuklar için kitaplara yer vermiştim burada. Her biri rengarenk, pırıl pırıl baskılı, onlara okumayı sevdireceğini düşündüğüm kitaplardı bunlar. Bu yazıda da kendi başlarına okumaya geçenlere yönelik kitapları konu edeceğim. Kendi başlarına okumaları gerek çünkü etkileşimli kitaplar bunlar. On kitaplık bir dizi. “Çoto’dan Mektuplar.” Saliha Karagöz yazmış, Linda Nihan Lafcı resimlemiş, KVA Çocuk tarafından da çocuklara sunuluyor. Dizi, DBE (Davranış Bilimleri Enstitüsü) tarafından da çocuk ruh sağlığı gelişimi açısından uygun bulunmuş.
Çoto, bir fare. Fareler hemen hepimize sevimsiz gelse de Çoto biraz farklı. Okumayı çok sevmesinden olsa gerek diğerlerine pek benzemiyor. On kitaplık bu dizide Çoto, okur arkadaşına mektuplar yazıyor. İlk kitap/mektup “Gökkuşağı” adında. Mektubuna başlarken “Bu dünyada okumayı bilen tek fareyim sanırım” dese de değil. Bir yerlerde okuma yazma bilen bir fare varsa henüz ondan haberim yok” diyerek de iddialı olmadığını belirtiyor. O halde ben, Çoto’yu kendinden başka okuma yazma bilen bir fareyle tanıştırayım. Barbara Wersba’nın yazdığı, Donna Diamond’un resimlediği ve Kelime Yayınları etiketini taşıyan “Okumayı Çok Seven Fare ve Bir Dostluk Öyküsü”ndeki Walter da (yaşlı sokak faresi) okuma yazma bilen bir diğer fare. Tanıştırma faslından sonra yine dönelim Çoto’ya. Çoto ilk mektubunda diyor ki; “Sevgili okur, Gökkuşağının altından geçmek ve geçerken de bir dilek tutmak istiyorum. Dileğimin ne olduğunu mektubumda paylaştım seninle.” Merak edenler kitabın kapağını açsınlar bir an önce.
İkinci kitap Soso. Bu kitapta Çoto kadar sevimli bir kedi çıkıyor ortaya. Bakın bakalım kediyle fare dost olmaz diyenlere inat ne denli tatlı bir dostluk yaşıyorlar. Çoto’nun Soso ile nasıl tanıştığını ve onunla neler yaşadığını merak edenler bu kitabı/mektubu da okumalılar. Soso ile yaşadığı dostluk ne denli güzel olursa olsun bütün kediler de Soso değil sonuçta. Bunu da “Azman Kediler” adlı üçüncü kitapta/mektupta görüyoruz. Çoto bu kitapta azman kedilerle başının niçin belaya girdiğini ve onlardan korunmak için neler yaptığını anlatıyor bize. Dizi, sırasıyla, “Pireler”, “Eskrim”, “Bavulumdakiler”, “Sinto”, “Şehirde”, “Çuvalla İşim Var”, “Oyundan Oyuna” adlı kitaplarla ilerliyor ve sonlanıyor. Her biri keyifle, ilgiyle okunuyor. “Şehirde” adlı sekizinci kitap/mektupta Çoto şehirde başına gelenleri anlatıyor bize. Bunu yaparken de ince bir eleştiri getiriyor. “… Yol boyunca ağaçlardan, çiçeklerden, kuşlardan gözlerimi alamadım. İyi ki de alamamışım. Şehirde gözlerinin önünde uçsuz bucaksız uzanan bir doğa yok. Her şey uzanıyor ama gökyüzüne doğru. Sanki bir ressamın canı çok sıkılmış ve tuvalini bir an önce doldurmak istemiş. O yüzden de her şeyi kocaman kocaman çizmiş gibi…” Zavallı Çoto, zavallı biz! Bu doğru değerlendirmenin üzerine ne diyebiliriz ki?
“Çoto’dan Mektuplar”ı önemsedim çünkü ilk okuma yazmanın amacı, okuma becerisini kazandırmanın yanında, çocukların öğrenme özelliklerini dikkate alan çağdaş yöntem ve tekniklere göre iyi bir dil becerisi de kazandırmaktır. Kitaplarda yer alan ve anlatılan hikayenin içerisine ustalıkla yedirilen minik oyunlar, deyimler, bulmacalar çocuğu bu yönden de geliştirecektir. Ayrıca okumaya başlayan çocukların kütüphane ile tanıştırılmalarını her zaman öneririz. Çoto da bu kitaplarda sık sık dile getiriyor bunun gerekliliğini. Uzmanlar kelime oyunlarının da okumayı teşvik edebileceğini dile getiriyorlar. Bu dizide yer alan kitaplar kelime oyunlarını da sunuyor çocuklara.
Yrd. Doç. Dr. Ebru Hasibe Tansu, “Çocuklarda Kitap Okuma Alışkanlığına Genel Bir Bakış” başlıklı makalesinde (Aile ve Toplum, Yıl:11, Cilt:6, Sayı:22/2010) “Kitap, çocukların bilişsel, duygusal, psiko-motor gelişimlerini destekleyen, dil, sosyal ve ahlaki gelişimlerine de doğrudan etki eden önemli bir araçtır. Çocuklar, kitap sayesinde düşünme, problem çözme, yaratıcılıklarını ve yeteneklerini geliştirme fırsatlarına sahip olurken, doğaya, insanlara, doğadan gördüğü diğer canlılara ve olaylara karşı da hassasiyet geliştirmektedirler. Bunun yanı sıra kitap, çocukların kişilik gelişimine katkı sğalamakta, duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarının karşılanmasında da önemli ölçüde etki etmektedir” diyor.
Ebeveynlere, eğitimcilere düşense çocuklara doğru bir şekilde rehberlik edip onları nitelikli kitaplarla buluşturmaktır.
“Çoto’dan Mektuplar” da bu örneklerden biridir.
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (15 Ekim 2018)