1. Neden çocuklar için yazıyorsunuz?
Bunun birkaç sebebi var: Bunlardan birincisi, on yılı aşkın süredir çocuk edebiyatıyla haşır neşirim. Birçok yayınevinde birbirinden farklı pek çok görev aldım, almaya da devam ediyorum; dolayısıyla bu da benim farklı dillerde birçok çocuk kitabına erişimime imkân sağladı. Böylece yazma serüveninden önceki beslenme aşamasını verimli geçirdim, tabii bu sonlanan bir süreç değil, hâlâ devam ediyor. Bu beslenme tarzının da benim kalemimi çocuk kitabı yazmaya elverişli hâle getirdiğini düşünüyorum.
İkinci sebep üslubumun ve yarattığım kurguların çocukların kafalarındaki süzgece daha uygun olması. Örneğin çevirilerim hakkında da sık sık söylediğim gibi ben kelime oyunlarını seven biriyim, bunları farklı bir dilden Türkçeye çevirirken de çok keyif alıyorum, doğrudan Türkçede yaratırken de. Ve çocuklar da kelime oyunlarından çok hoşlanırlar. Bunu iyi bir kurguya yedirirseniz hep birlikte eğlenceli bir maceraya atılabilirsiniz.
Üçüncüsü de çocuk kitaplarının sadece mesaj/öğreti/nasihat vermek için yazılmaları gerekmediğini anlatma gibi bir derdimin olması. Evet, belki son dönemde çocuklara yönelik yazılmış metinlerdeki o yukarıdan bakan tavır, yine son dönemde sayıları artan nitelikli yayınevleri sayesinde epey bir törpülendi, ama yine de içimizdeki o çocuğa kitap yoluyla bir dert anlatma hevesini söküp atamıyoruz. Oysa sıradan, basit, hiçbir özelliği olmayan bir hissi de alıp iyi bir maceraya çevirebilirsiniz. Bunu yapmak bana keyif veriyor.
2. Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?
Çocukken okuduğum ilk çocuk kitabı, Mavi Pamuk diye bir kitaptı, o kadar eski bir basımdı ki sanırım bu yüzden ne kâğıdının parmaklarımda bıraktığı hissi ne de kokusunu unutabiliyorum. Hâlâ saklarım, Saray Kitabevi, Beyoğlu baskısı.
Yetişkinken okuduğum ilk çocuk kitabıysa Kirsten Boie’nin Şanslı Aile ismiyle Türkçeleştirilen kitabı. Ben Almanca baskısından okumuştum ve aslında çocuk kitapları sektörüne de bu kitap vasıtasıyla giriş yaptım diyebilirim. Dolayısıyla benim için ayrı bir öneme sahiptir, üstelik müthiş de bir konusu vardır. Öteki olmanın çocuk için ne ifade ettiğini, farklılık ve yabancılık hissini çok iyi yansıtır.
3. Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?
Ne yalan söyleyeyim, hiç olmadı. =) Çok beğendiğim bir kitap olduğunda yazarına saygı duyup önünde ceketimi ilikleme sınırından öteye geçmeye cesaretim yok. Bunu keşke ben akıl etseydim dediğim fikirler de olmadı, çünkü her fikir biricik. Her üslup biricik. Başkaları yazmalı, başkaları düşünmeli ve bizler de onlara sık sık erişmeliyiz ki aklımızın ihtiyaç duyduğu o hazza ve besine kavuşabilelim. Böylece yaratıcılığımız da kamçılanmış olur.
4. Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz?
En son, Meav Yayıncılık’tan taze çıkmış Manto kitabını okudum. Séverine Vidal imzalı, Louis Thomas tarafından resimlenmiş ve Sumru Ağıryürüyen tarafından da dilimize kazandırılmış bir resimli kitap. Toplumsal eşitsizlik, adalet, paylaşım ve empati konusunda yazılmış harika bir metin. Görsellerinin kendilerine has ayrı bir dili var sanki. Ve çevirisi de tertemiz. Okurken ana karakter Lison ile tüm o hisleri yaşıyorsunuz: Heyecan, mutluluk ve bir anda beliren iç sızısı. Sanıyorum benim çocuk kitabından beklentim de bu; hisleri kışkırtması. Kelimelerin duyguya dönüşmesi. Bunu başarabilen kitaplar genelde unutulmaz oluyor.
edebiyathaber.net (29 Aralık 2021)