Eşimle akraba düğünü için Antalya’ya gittik. Düğün bittiğinde oteldeki odamıza çıktık, dans etmekten yorgun bir halde yatağa gömüldük, hemen uyumuşuz. Sabah duşumuzu alıp, kahvaltıya inmek için hazırlandık, otelin deniz manzaralı lokantasında kahvaltımızı yaparken gecenin anılarını paylaştık. Otelin denize bakan bahçesinde yaptığımız kahvaltıdan sonra, bana göre sıcak bir hava olmasına rağmen, eşimin Konyaaltı Parkı boyunca yürüyelim teklifini kabul ettim ve otelden karşıya geçtik. Muhteşem bir plaj ve heybetli Toroslar manzarası ile karşılaşınca bir an ne tarafa bakacağımı şaşırdım. Eşim yürümek istiyordu, ben durmak ve manzarayı duyumsamak ve o an ile bir olmak. Oldum da. Bir an, ortak bir arkadaşımızın bu civarda denize bakan bir evi olduğunu hatırladım. “Ayşe’nin evi buradaydı değil mi?” diye sordum. “Onun durumu iyi, annesinden bir ev daha kaldı,” dedi eşim. Onun durumu iyiydi. İyi olan neydi? Yol boyu otele dönünceye kadar düşündüm.
Durum deyince aklıma yaşamın farklı alanları geliyor. İlişkiler, iş hayatı, sağlık, maddi durum, aşk, sosyal, eğlence, ruhsal durum, maneviyat, farkındalık, bilinç, sevgi durumu gibi pek çok alanları olan durumlar. Benim deneyimime göre genelde insanlar durumun iyiliği ve kötülüğü deyince akıllarına ilk gelen maddi durum oluyor. Sağlığın da çok önemli olduğunu bilmemize rağmen sanki öncelik maddiyat gibi algılanıyor diye düşünüyorum. Varsayımım doğru ise acaba neden iyi durum dış dünyaya bağlanıyor? İnsanların kendilerini iyi ve güvende hissetmeleri için olabilir mi? Gerçekten iyi ve güvende hissetmemiz, durumumuzun iyi olması için dışarıdan edineceğimiz nesnelere, mala, mülke bağlanabilir miyiz? Yaşam bu derece maddeye bağımlı olabilir mi? Durumu iyi olmak insanın iyi hissetmesidir. Gerçek iyi hissetmenin madde ile ve dış dünya ile alakası yoktur, özgür ve bağımsızdır. İyi hissetmek dış dünyadan bağımsız ve koşulsuzdur. Maddi durumu iyi olsa da ruhsal durumu iyi olmayan, mutlu olmayan bir sürü insan vardır. Benim için durumu en iyi olan insan anın farkındalığını yaşayan, anın güzelliğinin derinine inebilendir. Kendini iyi hissetmek için mal, mülk, prestij, güç, sevgi, onay peşinde koşanın gerçek durumu iyi değildir.
Kendini iyi hissetmenin ve iyi duruma gelmenin çok kısa ve direk bir yolu varken neden uzun yolu seçeriz? İyi hissetmek için ana bağlanmanın, o anın içinde şekerin ılık suda erimesi gibi sahte kimliğimizin eriyip yok olduğunu gözlemlemenin ötesinde nedir ki durumu iyi olmak? Yaşamda hata yoktur. Hiçbirimizin durumunda bozuk bir şeyler de yoktur. Durumlarımıza verdiğimiz anlamlar ya da durumla ilişkili olarak yazılan hikâyeler olumsuz duygular deneyimlemeye neden olur. Şu bir gerçek ki insan olmayı deneyimlediğimiz sürece yaşam hikâyemiz her zaman kusurlu ve yarım kalacak, durumumuzdan memnun olmadan yaşayıp, durum düzeltme mücadelesi içine gireceğiz, bunu adına yaşamak diyeceğiz. Yaşamak eksik ve tamamlanması gereken durumlar toplamı olacak, zamana ve değişime bağlı bir sonuç arayışı içine girecek ve mükemmel olanın aslında süreç olduğunu idrak edemeyeceğiz.
Hayatımızda işler her zaman planımıza göre gitmediğinde durumlarımızda bozulma olduğunu zannedebiliriz. Yaşam bize ateş topları gönderebilir, sağlığımız bir anda bozulabilir, başarımız bir gecede başarısızlığa, zenginliğimiz yoksulluğa dönüşebilir, sevdiklerimizi kaybedebiliriz. Dün iyi olduğunuz sandığımız durumumuz bir anda değişebilir. Ne kadar sahip olursak olalım, aç egomuz doymaz, daha fazlasını isteyebilir ve hiçbir zaman da yeterli hissetmeyebilir. Kısacası egonun iyi durum dediği yere ulaşmak asla mümkün olmayabilir. Durumumuzun iyi olacağı tek yer burasıdır. Şimdidir ve andadır. Hikâyeler olmadan, durumlar yaratılmadan, olmalı, olmamalı, doğru, yanlış, iyi, kötü, eksik, bozuk gibi yargılar olmadığında şimdiki an nasıl yanlış olabilir ki? Üzerine yanlış, eksik, bozuk damgasının vurulmadığı, başarılı, başarısız, zengin, fakir, ihtiyacım var gibi hikâyelerin yazılmadığı, varsayımların yapılmadığı, yalanların empoze edilmediği, kaynağını şimdiki andan alan yaşam özgür yaşamdır ve özgür yaşamın içinde her durum iyidir.
Hayatınız ego benliğimizle mükemmel bir akış içindedir. Mükemmel olmadığını sandığımız her şey mükemmel olmaması haliyle mükemmeldir. Yaşam bazen kutsal bir sanat eseridir. İşte bu yüzden her durum özel ve mükemmeldir. Her durum deneyimlemek için hoş olmayabilir. Evren ateş topları gönderebilir. Derin rüyadan uyanmamız, ateş toplarının altında ezilmemeyi, yana çekilmeyi ve hatta topun altında kalıp yansak bile yanıklarımızı sarıp sarmalayıp, tekrar ayağa kalmayı ve belki de bir daha yanmamayı öğrenmemiz için ihtiyacımız olan topu veya topları bizlere gönderebilir. Evren bu topları bize değişik durumlar yaratmamıza vesile olarak şanssız, bahtsız ve zavallı doğduğumuz için değil, kendine uyan, yanıma gel, gerçek kendin ol daveti olarak gönderir.
edebiyathaber.net (26 Eylül 2022)