Ebbruhiyeme
Dış Dünya:
541’den indi. Üçüncü etap kavşağındaki kestaneci ve köfteci ellerini ovuşturarak bekliyorlardı. Hem soğuktan hem de otobüsten inen potansiyel müşterilerden kaynaklanan bir el hareketiydi bu. Otobüsten inen herkes bir an önce evine varmayı planlayan, kurulmuş oyuncak bebekler gibiydi. Sağ adım sol el, sol el sağ adım. Kestane alsam mı? Hayır, evde kendimiz yapar yeriz.
Dip not. Yolcuların arasında adımlarını sayanlar bile vardı.
Otobüste saçlarını boyamış olan kadın (artık Dip Boyası Gelen Kadın denemezdi ona) saçları ıslak bir halde yürüdü. Alarko bloklarının önünden Center’a doğru.
İç Dünya:
Artık bana kendine bakmıyorsun diyemez. Saçlarımı kestaneye boyadım, çok yakışıyor dedi iş yerindeki arkadaşlar. Hatta söylemedi ama Okan bile beğenir gözlerle baktı. Yanlış anlaşılır diye söylememiştir çocuk.
Artık bana kendine bakmıyorsun diyemez. Kaşı bıyığı da aldım mı tamamdır. Tabii bu ağlamayı da durdurmam lazım. Erkekler ağlayan kadınlara nasıl davranacaklarını bilemezler. Giderler.
Artık bana kendine bakmıyorsun diyemez. Artık bana kendine bakmıyorsun diyemez.
Orta Dünya:
Dip boyası gelen hobitler de saçlarını boyatabilirler, diye yazdı.
Onur Çalı – edebiyathaber.net (20 Aralık 2012)