Osman Şahin’den yeni öyküler: “Mor Cepken”

Mayıs 4, 2016

Osman Şahin’den yeni öyküler: “Mor Cepken”

mor cepken_kapakOsman Şahin’in yeni öykülerinden oluşan “Mor CepkenCan Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

 “Osman, sen bugüne kadar çok güzel hikâyeler yazdın. Toros Dağları’nın sesini, rüzgârını yazdın. Bekir Yıldız’dan farklı olarak Fırat’ı yazdın. O Fırat ki, insanları gibi öfkeli, deli dolu akan bir sudur. Onu yazmak her yiğidin kârı değildir. Kolları Bağlı Doğan’da bu ülkenin insanlarına, sana yapılan işkenceleri, bu düzenin “işkence hücreleri”ni yazdın. (…) Osman, hikâyenin namusu, onuru her şeyden fazladır. Çünkü kalıcı olan budur. Yazarın parası pulu yoktur ama kaleminin namusu, şerefi, haysiyeti vardır. Sen ne yaptın? İki sayfa roman eleştiri yazın yüzünden aylarca hapis yattın. Burjuvalar bazı yazarlarımızdan daha iyi biliyorlar iki sayfalık yazının namusunu… Bundan böyle yazacaklarına dikkat et; kaleminin ucunu, bu toprakların ileriye dönük gerçeğinden sakın ayırma!

Yiğit kardeşim, halkımın yiğit oğlu Osman Şahin, gözlerinden öperim.”

Ahmed Arif / Kasım 1988 

Mor cepken, kadınların çeyizine konurmuş eskiden. Çeyiz sandığının en altında bulunurmuş. Ve evlenen kadının onu hiç kullanmaması temenni edilirmiş. Çünkü kadının o mor cepkeni giyip evin bacasına, köy meydanına, herkesin görebileceği bir yere çıkması, “Ben kocamı sevmiyorum”, “Kocam bana eziyet ediyor”, “Ben gönülsüz evlendim, yardım edin” anlamına gelirmiş. Ve o kadına muhakkak yardım edilir, koca da kınanırmış. 

Ağır zırhlı savaş gemileri, koyu kurşuni renkli dev ütülere benziyor, eziyor, yarıyor denizin üstünü. Kömür siyahı dumanlar çıkıyor, kirletiyor havayı. Kışkırtıcı, kibirli görünümlerinde, denizaşırı ülkelerin büyük hileleri var.”(Kitaptan) 

Osman Şahin

1940’ta Mersin’in Toroslar ilçesine bağlı Arslanköy’de doğdu. Diyarbakır Dicle Köy Enstitüsü ile Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümü’nü bitirdi. Urfa, Malatya, İzmit, İstanbul liselerinde öğretmenlik yaptı. 12 Eylül Darbesi’nden sonra sürgün edilerek emekli olmak zorunda kaldı. Bir roman eleştirisi yüzünden 18 ay hapis yattı. Kırmızı Yel ile 1971 TRT Büyük Ödülü’nü, Ağız İçinde Dil Gibi ile 1980 Nevzat Üstün Öykü Ödülü’nü, Selam Ateşleri ile 1992 Ömer Seyfettin Öykü Ödülü ve 1994 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı, Mahşer ile 1998, Ölüm Oyunları ile 2003 Yunus Nadi Öykü ödüllerini aldı. 1997 Ankara Film Festivali’nde Aziz Nesin Emek Onur Ödülü, 1999 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Yaşam Boyu Onur Ödülü, aynı yıl Troya Folklor Araştırmaları Derneği Yılın Edebiyat Ödülü, 2007 Mersin Kraliçe Aba Ödülü, 11. Ankara Öykü Günleri Onur Ödülü, 2008 Söke Kültür Sanat Festivali Onur Ödülü, aynı yıl Mersin’de İz Bırakanlar Onur Ödülü ve Mersin Kenti Edebiyat Ödülü ile onurlandırıldı. Aynı zamanda 2009 yılında 8. İzmir Öykü Günleri Onur Konuğu oldu. Kırmızı Yel, 1984’te İsveç’te, pek çok öyküsü Polonya, Macaristan, Almanya, Fransa, Hollanda ve Slovenya’da yayımlandı. 13 seçme öyküsü, Tales from The Taurus adıyla İngilizce ve Çince, üç öyküsü Güney Kore’de yayımlandı. Bugüne dek 23 öyküsü filme alındı. Filmler, yurtiçi ve yurtdışı film şenliklerinde Türk sinemasına 30’dan fazla ödül kazandırdı.

edebiyathaber.net (4 Mayıs 2016)

Yorum yapın