Ayağa kalktı. Mutfağa gitti. Delikte dönen anahtarın sesini duydu. Duraksadı. Günlerdir huzursuzdu. Adam çantasını girişteki vestiyere asarken “Hoş geldin, “ dedi kadın. “Hoş bulduk, nasılsın?” Kadın mutfaktan “ İyiyim, aynı işte, bildiğin gibi,” dedi. Elinde çay bardağıyla oturma odasına döndü. Adam da odadaydı. Sigara içiyordu. “Nasıl geçti günün,” diye sordu kadın. “ İşler güçler, bir değişiklik yok.” Bir süre sesiz oturdular. Sessizliği bozan kadın oldu.
“Dün gece bir rüya gördüm,”
“Anlatsana,”
“Kenarı kırılmış cam bir bardaktan çay içiyordum, bardağın kırık tarafı dudağımı kesti. Kanamaya başladı. O kadar çok kanadı ki bardağın içi kanla doldu. Canım acımıyordu. Hareket edemiyordum. Bir anda etrafımdaki her şey kayboldu. İçi kan dolu çay bardağıyla boşlukta kaldım.”
“İlginçmiş,”
“Öyleydi.”
Kadın tırnaklarıyla oynamaya başladı. Adam sigarasını söndürdü, kalktı, banyoya gitti. Oturma odasının kalın perdeleri çekiliydi. Odayı aydınlatan akrobat lambanın ışığı duvarda küçük, turuncu bir güneş oluşturuyordu. Kadın pencereye doğru yürüdü. Perdeyi araladı. Sokak lambaları yanmıyordu. Dışarısı karanlık, gökyüzü siyah bulutlarla kaplıydı. Hızlıca kapattı perdeyi. Koltuğa döndü. Tırnaklarıyla oynamaya devam etti. Adam banyodan dönmüş, çantasından çıkardığı kitabı inceliyordu. “İçimde bir sıkıntı var,” dedi kadın. Adam elindeki kitabı sehpaya bıraktı. Kollarını göğsünün üzerinde birleştirdi. “Bu sessizlik beni delirtiyor,” dedi kadın. Adam ayağa kalktı, yan odaya gitti.
Kadın koridordaki boy aynasının önüne geldi. Aynaya baktı. Uzun siyah saçları omzundan dökülüyordu. Dudakları ince bir çizgiyi andırıyordu. Sinirle dudaklarında gezdirdi parmaklarını. Solgundu. Gözlerini kocaman açtı. Geri çekildi. Gözlerini kapattı. Bir süre öylece kaldı. Yan odadan gelen müziğin sesi dolaştı kulaklarında. Odanın kapısı kapalıydı. Kapının önüne geldi. Elini kapının koluna uzattı, açmak üzereyken vazgeçti. Mutfaktan bir bardak aldı. Elindeki bardağı aynaya fırlattı. Ayna tuzla buz oldu. Aynanın kırık parçalarından birini avucunun içine aldı. Adam odadan çıkmadı. Müziğin sesi kırılmanın sesini bastırmıştı. Askıda duran çantasını aldı. Montunu giydi. Kapıyı açtı. Çıktı.
Demet Çaltepe kimdir:
1987 Ordu doğumlu. Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenim gördü. Öyküleri Varlık, Sıcak Nal, Çağdaş Türk Dili, Patika, Kitap-lık, Karakalem dergilerinde yayımlandı. “Hüzün Dolu İşçi Öyküleri,” “Öykülerden Yansımalar” seçkilerinde yer aldı. 2014 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödüllerinde “ Çeper” isimli öykü dosyası dikkate değer bulundu. Eksik Parça Yayınlarında editör olarak çalışıyor.
edebiyathaber.net (18 Ekim 2018)