Cırcır böceklerinin mesaisi bitmiyor, bir türlü bitmiyor! Balkonda babamı bekliyorum . Saat, gece yarısını geçti. Çalan telefonla içeri koşuyorum. Annem açıyor. Kulağımı ahizeye dayıyorum:
“İyi akşamlar, hastaneden arıyorum. Eşiniz sizi istiyor, merak etmeyin ciddi bir şeyi yok, küçük bir kaza geçirmiş. “ diyor anneme telefondaki ses. Annem o kadar alışmış ki :
“Kedi gibidir o merak etme!” diyor bana.
Hastaneye gidiyoruz. Babamın gözlüğü kırılmış, göz çevresinde kesikler var. Her zamanki gibi yine ucuz atlatmış. Şarkı söylüyor. Hemşire, zar zor yapmaya çalıştığı pansumanı, sonunda tamamlıyor. Derin bir “ ohh” çekiyor, bir yandan da gülüyor.
“Merdivenlerden düşmüş, yüksek alkol var, şimdi ağrı hissetmiyor ama sonrası için jel yazdım.”diyor doktor. “Önemli bir şeyi yok ama bu gece uyutmayın. Kusma olursa direkt getirin.”
“Bu adama bişey olmaz ama beni bi gün öldürecek!” diyor annem bana. “Keşke bana da bi sakinleştirici yazsaydı!”
Babam şarkı söylemeye başlıyor anneme: “Gözleeriin biir içim su, içim yandıı doğruusuu…” Yumruğunu da mikrofon yapmış! Annem sinirle babamı taksiye tıkmaya çalışıyor.
***
Babamın, ses yarışmasına katıldığı akşamı düşünüyorum. Meydanda festivaldeyiz. Yine bir ağustos akşamı . Kör kütük sarhoş. Sıra da babama gelmek üzere! Camiinin önünde babamın yüzünü yıkıyor annem, ayılması ümidiyle. Bir yandan da söyleniyor tabii… Sıra babamda! Çıkıyor sahneye. Mikrofona üflüyor önce. Bizde bir telaş “Ne olacak acaba şimdi?” Kemani, hüzzam taksimine başlıyor. Babam da elindeki mikrofonu bir solist edasıyla sağa sola sallamaya… Bu naif şarkıya, yumuşak bir tonda giriş yapıyor ardından :
“Akşamın olduğuuu yeerdee , bekle diyorsuuun gelmiyoorsuun. Çüünkiii seni çook sevdiğiimii biliyoorsuunn…” Jüri, birbiriyle fısıldaşmaya başlıyor. Kafalar da aşağı yukarı sallanmaya. Sarhoşluktan eser yok babamda! Annemle birbirimize bakıyoruz. Şaşkınız. Babam şarkıyı bitiriyor. Alkış kopuyor! Diğer yarışmacılar çıkıyor sonra sahneye. Şarkılar söyleniyor. Yarışmanın birincisi açıklanacak, nefesimi tutmuş bekliyorum. Sunucu, heyecanı artıran bir konuşmanın ardından birinciyi açıklıyor. Yarışmanın birincisi babam! Plaket veriyorlar. Sahneden iniyor, dili dolanmaya başlıyor yine. Annem plaketin asıl sahibi! Bir süre yarışmalar kazanıyoruz kardeşimle oynadığımız evcilik oyunlarında , babam jüri oluyor, kırmızı kadife kutulu plaketi bize uzatıyor…
***
“Göstercem sana evde bir içim suyu!” diyor annem. Babam kucağındaki poşete sımsıkı sarılmış. Hastaneden çıkarken hemşire eline tutuşturmuştu. “Baba ne tutuyorsun elinde? ” diyorum.
“Annen gelirken bal al demişti. Baal!” diyor. Ambulanstaki hemşireye demiş ki:
“Bal vardı elimde kırılmış mı?” Balı da babamla birlikte hastaneye götürmüşler. “Anne bak sana ne almış. ” diyorum gülerek. Daha da sinirleniyor annem:
“Bi daha içer de bu durumlara düşersen, sakın beni aratma kimseye! Bak başının çaresine!” diyor babama. Her seferinde yine koşacak ama… Babam şarkısına devam ediyor :
“Aman güzelim, canım güzelim ben sana yanmışııımm,
Güzel gözlerine, şirin sözlerine hep aldanmışıııımm…”
edebiyathaber.net (28 Eylül 2021)