Beşinci dereceden emekli Zabıt Kâtibi Bay Zekiev yaşadığı apartmanın kurallarına uymayan komşularını gün boyu gizlice gözetleyerek imzasız mektuplarla yönetime şikâyet ediyordu. Öyle ki apartmanda kimseyle konuşmayan Bay Zekiev’in şikâyet etmediği komşusu kalmamıştı. Her sabah beyaz tüylü küçük köpeği ile çıktığı uzun yürüyüşten döner dönmez tıpkı bir mesaiye başlar gibi evinin balkonundaki küçük yuvarlak masasına oturur, apartman dairelerini dikkatle izlerdi. Balkondan halı sarkıtanları, mutfak penceresinden yemek sofrası çırpanları, sigara izmariti fırlatanları, aracını çizginin dışına park edenleri, balkondan balkona yüksek sesle konuşanları ve son ses müzik dinleyenleri siyah renkli ve deri kaplı küçük not defterine büyük bir dikkat ve özenle yazardı hemen. Hatta bu da yetmezmiş gibi apartmanın her katını tek tek gezerek kapısının önüne terlik ve ayakkabı bırakanları, çöp kovalarını erken çıkaranları ve yangın merdivenlerine eşya istifleyenleri de her zaman yanında taşıdığı küçük not defterine tek tek not alır sonra da isimsiz yazdığı mektuplarla durumu yönetime ivedilikle şikâyet ederdi. Bay Zekiev’in işini ivedilikle yapma alışkanlığı memuriyetinden kalma eski bir alışkanlıktı. Memuriyet hayatı boyunca bütün amirlerinin kendisine verdiği dosyaları hep ivedilikle çalışıp bitirmişti. Hatta çalıştığı devlet dairesinde amirleri tarafından bu konuda parmakla gösterilen nadir memurlardandı. Sahip olduğu bu iş disiplini sayesinde (ki bazı mesai arkadaşları onun bu halini patolojik bir vaka olarak tanımlardı) sonunda amirleri tarafından Şef Vekilliği kadrosuyla onurlandırılmıştı. Şef Vekili Bay Zekiev yeni kadrosunun kendisine verdiği yetkiye dayanarak emrindeki bütün memurlara işleri ivedilikle yaptırıyor, herkesin mesaiye ivedilikle gelmesini sağlıyor, tek tek dolaşıp kontrol ettiği odalardaki masa düzenine bile karışıyor, kanun ve kuralların dışına çıkanları ise bir üst amirine ivedilikle şikâyet ediyordu. Bir süre sonra Bay Zekiev’in bu ivedilikle her şeye karışma hali müdürlükte öyle bir hal almıştı ki bütün memurlar tarafından Bay Zekiev’in artık çekilecek bir dert olmadığı kanaatine oy birliği ile varılmıştı. Kurum tarihinde ilk kez bütün memurlar bir araya gelip büyük bir torpil birliği kurarak araya bakanlıktan büyük adamlar sokulmuş ve Bay Zekiev’in ivedilikle memuriyetten ilişiği kesilmişti. Bay Zekiev ivedilikle emekli edilmesiyle beraber haksızlığa uğradığı ve kendisine kumpas kurulduğu düşüncesini kafasının içinde yıllarca kötü bir ur gibi taşıyıp durmuştu hep. Her sabah köpeğiyle çıktığı uzun yürüyüşlerde bu konuyu enine boyuna düşünmeye hâlâ devam ediyordu.
Bay Zekiev o sabah kucağındaki beyaz tüylü Pomeranian cinsi köpeğiyle yine aynı düşünceleriyle meşgul bir halde yürüyüşten döndüğü sırada uzak mesafeden apartmanın balkonlarından birindeki küçük bir karartıya dikkat kesildi. İçinde birdenbire büyüyen bir merakla adımlarını daha da hızlandırarak koşar adım yürümeye başladı. Apartmana yaklaştıkça daha da büyüyen ve netleşen karartı Bay Zekiev’in binanın önüne gelmesiyle beraber iyice netleşerek koskoca bir hayal kırıklığına dönüşmüştü. Karısı Bayan Zekiev’in balkondan halıları sarkıttığını gören Bay Zekiev’in duyguları o an iyice kabarıp birbirine karıştı. Adeta bütün dünyası başına yıkılmıştı. Otuz yıllık karısını ilk defa bu halde görmenin büyük şaşkınlığını yaşıyordu. Bir tarafta kuralların dışına çıkan herkesi ivedilikle şikâyet etmeye yönelik ödev duygusu ve alışkanlığı diğer tarafta ise otuz yıllık karısının kural tanımaz hali vardı şimdi kaşsısında. Bay Zekiev bir süre karısına kızgınlık ve şaşkınlık içinde bakarak ne yapacağına bir türlü karar veremedi. Sonra, karısıyla zaman zaman ettikleri kavgalar geldi aklına. Bu kavgaların sonunda her seferinde ağzının payını alarak nakavt olmuş bir boksör gibi yenilgiyle köşesine çekilen Bay Zekiev, bu defa karısına karşı bir galibiyetin yakın ve mutlak heyecanını duydu içinde. Sonunda karısına karşı kendisini zafere taşıyacak bir haklılık payı çıkmıştı işte karşısına. Bu durumu iyi bir koz olarak kullanabileceğini düşündü. Fakat bir an karısını şikâyet etme fikri nahoş bir durum gibi göründü gözüne. Sonuçta karısıydı ve soyadını taşıyordu. İçine düştüğü bu ikilem ile kendisiyle bir süre yeniden çatıştı Bay Zekiev. Bu düşüncesini evirdi çevirdi, üstünden defalarca geçip altını defalarca çizerek tartıştı kafasının içinde. Bir süre sonra işine duygularını karıştırmamaya karar vererek son noktayı koydu. Zaten memuriyet yaşamında da hep böyle yapardı. Söz konusu karısı dahi olsa sonuçta bu bir kural ihlaliydi diye düşündü. Bu durumu yönetime şikâyet etme kararını kendinden emin bir halde verdi. Verir vermez de kendisini içten içe takdir bile etti Bay Zekiev. Sonra asansörün çağrı düğmesine basarak kafasındaki bu kararlılıkla asansörün gelmesini sabırsızlıkla beklemeye başladı. Tam o sırada yıllardır konuşmadığı karşı komşusu Bay Çehov girdi binanın kapısından içeri. Bay Çehov, Bay Zekiev’i karşısında görür görmez yıllarca içinde birikmiş nefret duygusundan dolayı birden yüzü ekşidi. Bay Zekiev ise beklemediği bu durum karşısında şaşkınlıktan ve korkudan ne yapacağına karar veremedi. Bir an merdivene yönelip çıkmayı düşündü ama yorgun olduğundan gözü hiç kesmemişti. Korku dolu gözlerini Bay Çehov’dan kaçırarak hemen yere sabitledi. Bay Çehov ise Bay Zekiev’i ne zaman görse kendisini yönetime ettiği şikâyetler geliyordu aklına. Bay Zekiev, Bay Çehov’u tam on sekiz kez şikâyet etmişti. Şikâyetlerinin hepsinin nedeni de Bay Çehov’un evinin kapısının önünde duran ayakkabılarıydı. Bay Çehov, onu hemen oracıkta tutup boğmamak için iri ve uzun bedenine zor hâkim oluyordu. Dokuzuncu kattan gelen asansörün açılan kapısından içeri önce kendinden emin adımlarla Bay Çehov girdi. Bay Zekiev bir an girmemeyi düşünse de yazacağı şikâyet mektubundan dolayı heyecandan içi içine sığmadığından ivedilikle eve gitme arzusu içindeydi. Hem artık yürüyemeyecek kadar yorgundu da. Sonunda kucağındaki küçük köpeğin Bay Zekiev’e havlamasıyla ikisi birden asansöre bindiler. Bay Çehov önce davranıp beşinci katın düğmesine bastı birden. Bay Zekiev ise hâlâ başı eğik bir ayçiçeği gibi yere bakıyor, Bay Çehov ile göz göze gelmemek için başını hiç kaldırmıyordu. Asansör ağır ağır yukarı doğru çıkarken kimseden çıt dahi çıkmıyordu. Her kata çıkışta geçen o birkaç saniyelik zaman Bay Zekiev için bir türlü geçmek bilmiyordu. Sanki saniyeler değil de haftalar, aylar hatta yıllar ardı ardına geçiyordu da Bay Zekiev biraz daha yaşlanarak saçı sakalı iyice aklaşıyordu. Asansör beşinci katta durur durmaz bu sefer Bay Zekiev önce davranmış asansörden adeta koşar adım çıkmıştı. Bay Çehov ise sert ve delici bakışlarını Bay Zekiev’e dikerek yavaş adımlarla çıkmıştı arkasından. Az sonra her ikisinin de kapılarının önünde bekleyen halleri tıpkı bir düelloda sırt sırta vermiş iki kovboyu andırıyordu. Bay Çehov evine girerken yine her zamanki gibi ayakkabılarını kapısının önünde bırakıp girmişti. Girer girmez de kapısını hızla çarparak düellodaki en hızlı kovboymuşçasına Bay Zekiev’e karşı son hamlesini yapmıştı. Koridorda yankılanan kapının çarpma sesiyle birdenbire ürkek bir kuş gibi irkildi Bay Zekiev. Sonra, cebindeki anahtarıyla alelacele evin kapısını açar açmaz, koridorda kucağında zar zor taşımaya çalıştığı ıslak bir halıyla balkona doğru yürüyen karısıyla karşılaştı. Karısı onu görür görmez, “Bırak şu kıl yumağını kucağından da halıyı balkona çıkaralım,” dedi. Bay Zekiev karısını duymazlıktan gelip sussa da kucağındaki küçük köpek, karısına doğru bir çift laf edercesine iki defa havlayarak sahibinin sesi olmuştu adeta. Bunun üzerine Bay Zekiev hızlıca odasına girip kapıyı kapattı hemen. Karısının kendisine öfkeyle söylenmesini duymak istemiyordu. Büyük bir öfke ve tuhaf bir heyecanla masasına oturmadan önce köpeğini kırılacak bir biblo özeniyle masanın bir köşesine yavaşça bıraktı. Hiç vakit kaybetmeden masasına oturdu ve derin bir nefes alıp verdi. Az sonra çekmeceden boş bir A dört kâğıdı çıkardı. Masanın üstünde duran ucu sivri dolma kalemi tıpkı bir hançer gibi avucunun içine alıp sıktı bir an. Gözlerini kapatıp bir süre ne yazacağını düşündü. Düşünürken karısı geldi gözünün önüne. Zar zor taşıdığı büyük halıyı gösterip, “Tutsana şunun ucundan!” diye öfkeyle bağırdı yine karısı. Bay Zekiev karısının bağırmasıyla birlikte hemen gözlerini açtı. Aklının bir köşesinde karısıyla yeniden karşılaşıp o nahoş durumu bir daha yaşamamak için gözünü hiç kırpmadan ne yazacağını düşünmeye karar verdi bu sefer. Kafasının içinden sert ve oldukça duygu yüklü kelimelerden oluşan uzun mu uzun cümleler birer tren katarı gibi ardı ardına geçip gidiyordu. Acaba hangi cümleleri seçsem diye kararsız kaldı bir süre. Masasının köşesinde başını masaya koymuş köpeği ile göz göze geldi o an. Köpeğin içinden çıkan kısa bir tiz ses odadaki bütün sessizliği birden bozuvermişti. Bay Zekiev. “Galiba kısa ve net olmalıyım,” diye mırıldandı kendi kendine. Sonra bu düşüncesindeki isabeti takdir ederek başıyla onayladı. Köpek, Bay Zekiev’in bu sözüne karşılık oturduğu masada birden ayağa kalkarak havladı. Bay Zekiev hafif bir gülümsemeyle köpeğin başını okşadı. Köpek yeniden oturdu masaya. Bay Zekiev’in duyguları köpek ile yaşadığı bu diyaloğun ardından yumuşar gibi oldu. Neredeyse içi sevgiyle dolmuştu. Derken, birden karısının balkondaki o hali geldi yine gözlerinin önüne, bu durumu bir türlü kabullenemiyordu. O an içinde mayalı bir hamur gibi kabaran öfkesi bir lav gibi dışarı taştı. Bir anda yumruğunu masaya vuruverdi. Sonra kendi bile şaştı bu haline. Ardından sinirlerine hâkim olamayarak “Kalk masamdan hemen!” diyerek öfkesini köpeğinden çıkarırcasına hiddetle bağırdı. Köpek ise hiç beklemediği bu durum karşısında birden korkuyla masadan atladı ve odanın köşesindeki elbise dolabının arkasına saklandı. Sanki öfkeyle kabarmış duygularının uçup gitmesinden korkarcasına hemen sıcağı sıcağına bir an önce şikâyet mektubunu yazmak için dolma kalemini eline aldı Bay Zekiev. Kalemini kelimeleri yazmak için değil de sanki her seferinde yeniden yeniden batırıp çıkardığı bir hançermiş gibi kâğıdın üzerinde hızlı hızlı gezdiriyordu. Apartman yönetimine yazdığı kısa ve öz şikâyet mektubunu bitirir bitirmez hemen okuma gözlüğünü takıp sesli bir şekilde okudu. Yazdıklarını kulağı ile de dinlemek istiyordu.
“Sayın Apartman Yönetiminin Dikkatine,
Beşinci katta bulunan on yedi numaralı evin sakinlerinden Bay Zekiev’in karısı Bayan Zekiev balkondan aşağı ıslak halı sarkıtarak apartman kurallarını ihlal etmiş bulunmaktadır. Kendisine gerekli uyarının ivedilikle yapılması hususunu;
Bilgilerinize arz ederim efendim. Saygılarımla.”
Mektubu çok beğendi. O an derin bir nefes alıp verdi. Nefesi yeni sönmüş bir ateşin dumanı gibi pufff! diye çıktı ağzından. Gözü birden çekmecesine kaydı sonra. Tutup çektiği çekmecesinden bir zarf çıkararak yazdığı mektubu katlayıp özenle içine yerleştirdi. Üzerinden büyük bir ağırlık kalkarcasına hafiflemişti artık Bay Zekiev. Sonra dolabın arkasına saklanan köpeğine doğru bu sefer keyifle seslendi, “Gel oğlum!” Küçük köpek o an sevinçten kulaklarını havaya dikerek Bay Zekiev’e doğru koştu hemen. Bay Zekiev küçük köpeğini kucağına alıp başını okşadı. Köpek ise başını okşayan Bay Zekiev’in elini yalamak için uzun diliyle hamleler yapıp durdu. Az sonra Bay Zekiev kucağındaki beyaz tüylü küçük köpeğinin başını okşayarak, “Hadi oğlum gidelim!” dedi. Sonrada masasından alıp cebine koyduğu şikâyet mektubunu her zaman olduğu gibi yönetim odasının kapısının altından gizlice atmak üzere köpeği ile birlikte evden sessizce çıktı.
edebiyathaber.net (29 Aralık 2022)