Öykü: Ben Nesli | Neslihan Hazırlar

Haziran 10, 2023

Öykü: Ben Nesli | Neslihan Hazırlar

Neli dondurma istersin?” diyor annem, karar veremiyorum.

“Evdeyken canım  naneli dondurma  çekiyordu. Burda  o kadar çok çeşit var ki, kararsızım. Sen neli istiyorsun?”

“Karadut, karamel.”

Dondurmasını alıp kapıya çıkıyor annem. “Naneli” diyorum dondurmacıya. “Naneli, üzerine sos istiyorum.”

Adamın dondurma kaşığıyla dondurmayı sıyırışını izliyorum. Az koymasa diye bakarken, ağzım sulanıyor.  Ödemeyi küçük limitli kredi kartımla yapıyorum. Annem çantasını arabada unutmasaydı diye mırıldanıyorum. Dondurmamı alıp kapıya çıktığımda, tuhaf bir serinlik yüzümü yalıyor. Sessizce annemle aynı yöne yürüyoruz. Ağaçlardan süzülen yağmur damlaları, ağzıma düşsün diye ağzımı yukarı doğru açıp bekliyorum. “Dondurmanı eritme” diyor annem. Moda’nın  sokakları, yaz akşamları kadar olmasa da kalabalık. Gün boyu yağan yağmur ahmak ıslatan gibi devam ediyor. Bir üstten bir kenardan yalıyorum dondurmamı. “Anneannen, buraya onsuz  geldiğimizi duymasın” diyor annem. Işıklı mekanlardaki kalabalıktan gelen kahkahalara dönüp bakıyorum. O kalabalığın içinde olma isteği duyuyorum . Annemin yine erkenden uyuyacağını düşününce canım sıkılıyor. “Anneannem olsaydı daha eğlenceli olurdu,” diyorum.

Arabaya bindiğimizde karşı binanın mimarisi dikkatimi çekiyor, fotoğraflarını çekiyorum. Yüzyıllık ağaçlar kol kola girmiş gibi bir görüntü oluşturuyor. “İyiki geldik, kalabalıktan sonra temiz hava iyi geldi,” diyor annem.  Çektiğim fotoğrafları instagrama yüklerken, telefonum çalmaya başlıyor.

“Alooo, kızım anneni arıyorum ulaşamıyorum, nerdesiniz?”

“Anneanne, hava almaya çıktık, yürüyoruz.”

“ Gecenin bu saatinde mi? “

“Saat daha 22.00 bile olmamış.”

“Annene söyler misin, nöbetçi eczaneden bana merhem alsın. Gece uyuyamam boynum ağrıyor.”

“Tamam anneanne, merhemi alır, birazdan geliriz. Mısır patlatıcan mı?

“Tamam patlatırım.”

Telefonumdan en yakın nöbetçi eczaneye bakıyorum. On yedi kilometre gösteriyor.

Annem eczaneyi arayıp nöbetçi olup olmadıklarını soruyor. Navigasyonu açıp eczaneye doğru gidiyoruz. Dörtlüleri yakıp park ediyoruz. Annem, eczaneye tam girecekken arkasından sesleniyorum, “ Burun bantı da al.”

Arabanın  kapılarını içerden kilitliyorum, kulaklığımı takıp, aşağı doğru kaykılıyorum. Ayakkabılarımdaki ıslaklık  arabayı kirletiyor, annem gibi bunu dert etmiyorum. Islak mendille kirlettiğim yerleri annem gelmeden gelişigüzel siliyorum.

Bugünkü kız isteme merasiminde dedemin söylediklerini anımsıyorum.

“Efendim, sebebi ziyaretimiz…”

“Ayy, boynum tutuldu!”

Karşımda  oturan kilolu kadın, ani bir hamleyle anneanneme doğru gidiyor.

“İyi misiniz? Merhem sürelim mi, sıcak su torbası koyalım mı? “

“Merhem olsa iyi olur, vallahi boynumu çeviremiyorum. Pencereden gelen soğuktan tutuldu, boynum çok hassastır,” diyor.

Salona göre daha küçük bir odaya geçtiğimizde, kendimi daha rahat hissediyorum. Anneannem ile kadın koltuğa zor sığıyor. Elbisesini omzundan sıyırıp, merhemi  dua okuyarak ağrıyan bölgeye yediriyor kadın. Odanın kapısı açılıyor. Genç bir kız, sıcak su torbası getiriyor. Havlu koyup kapattıkları enseye torbayı yerleştirdiklerinde anneannemin videosunu çekmeyi bitiriyorum. Anneannemin bir anda nasıl bu kadar mutlu olabildiğini düşünüyorum. Kapıdan kafasını uzatan kız,  isteme merasimi için içerden beklendiğimizi söylüyor. Anneannem halinden  memnun, koltuğuna yerleşirken, dedem söze tekrar başlıyor.

“Efendim sebebi ziyaretimiz, gençler birbirini görmüş beğenmiş. Allah’ın emri peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz.”

“Uygun mudur kızım?” diye soran kızın babasının sesi titriyor.

“Evet, baba, siz de uygun görürseniz…”

“Hayırlı olsun o zaman.”

Birbirlerini henüz tanımış insanların hayırlı olsun sözleri odada dolaşıyor. Dayımın gözlerinden ışıklar dökülüyor. Gülecek mi, ağlayacak mı belirsiz bir ifadeyle, kapıdan giren sevdiğine bakıyor. Salona yayılan kahve kokusunu içime çekiyorum. Vücuduna oturan yeşil, uzun, saten elbisesiyle Gelin Kız çok şık görünüyor. Saçlarını toplayıp, uzun küpeler ve zarif bir kolye takmış. Dayımla  kaçamak bakışıp, gülümsüyorlar. Bakışırlarken fotoğraflarını çekiyorum.

Anneannem, Gelin Kız’ın ikram ettiği kahveyi geri çeviriyor.

“Ben bugün çok kahve içtim kızım, sağolasın.”

“Yarısını için isterseniz”

“ Yok, ben gelmeden evde büyük bir fincan içmiştim. Bunu da içersem uyuyamam.”

“Peki, siz bilirsiniz.”

“Anne, bugün özel bir gün uyumasan da olur, iç kahveni,” diye fısıldıyor dayım.

“İstemiyorum” diyor.

Yüzük tepsisini pembe elbiseli genç kız getiriyor. Kırmızı kurdelenin bağlı olduğu yüzükler parmaklarda yerini alırken, kurdeleyi ortadan kesiyor dedem. İlk kez şahit olduğum töreni videoya çekiyorum. Dayımla, Gelin kız,  odadakilerle  tokalaşıp, öpüşüyorlar. “Tebrik ederiz, mutluluklar dileriz, Allah tamamına erdirsin” sözlerini aklımda tutmaya çalışıyorum. Fotoğraf çekimi başladığında, “Ben çiçekle tek başıma fotoğraf çekilmek istiyorum” diyor anneannem. Kısa bir şaşkınlık yaşanıyor.

“Tabi, buyrun” Gelin Kız, çiçeği uzatıyor.

Anneannem  çiçekle fotoğraf çekildikten sonra, çiçeği Gelin Kız‘a uzatıp, teşekkür ediyor. Bir saat süren fotoğraf çekiminden sonra vedalaşma merasimi başlıyor. Yeni akrabalarımız  bizi arabaya kadar geçiriyor. Telefon numaraları verilip, alınıyor. Bana da sarılıp öpüyorlar. Anneannem elimi tutuyor. Canım naneli dondurma çekiyor.

Annem, ilaç torbasını kucağıma koyup, arabayı çalıştırıyor. Benzin lambasının yandığını görünce  yol üstünde benzinlik bakmaya başlıyor.  Silecekler çalışıyor, karanlıkta tabelaları okumakta zorlanıyor.

“Burun bantı almayı unuttum, çok mu lazımdı?”

“Uyuyamam.”

“Çantamda bir tane olacaktı. Bu gece onu yapıştır, yarın alırım,” diyor.

Benzinliğe girdiğimizde  kendimi tuvalete zor atıyorum. Arabaya bindiğimde, annem esneyerek arabayı çalıştırıyor. Saçları yağmurdan bozulmuş. O kadar yemesine rağmen ruju hala duruyor.

“Aç mısın?” diyor.

“Çok yedim. Dondurma da fazla geldi.”  Bir kaşını kaldırıp bana bakıyor. “Anneannene ilacı bırakmak için uğradığımızda bir şeyler  yersin” diyor. Sanki çok yedim dememişim gibi.

 “Aç değilim.”

“Mercimek çorbası yapmıştı, sen seversin.”

Kulaklığımı takıp, müziğin sesini açıyorum. Aşağı doğru kaykılıp, gözlerimi kapatıyorum. Sileceklerin hareketini izlerken, gözlerimi kapatıyorum.

“Buzlukta mantı da var” diyor.

Telefonuma gelen mesaja bakıyorum, anneannem. “Mısır patlattım, nerde kaldınız?” diyor.

edebiyathaner.net (10 Haziran 2023)

Yorum yapın