I
26 Haziran 1988
Sevgili Yasemin,
Şu anda kalemi tutan elimin titremesini durduramıyorum. Yine de heyecanımın sana yansıttığım kadarını biraz olsun dizginlemeliyim. Yoğun araştırmalarım sonucunda adresine ulaştım, yine de kaderin bir cilvesi veyahut talihsiz bir isim benzerliği nedeniyle yanlış kişiye yazıyor olma ihtimalimi göz ardı edemem. Bu yüzden, birlikte yaşadığımız bir anıyı aktarmakla yetinecek; onu paylaştığım kişinin sen olduğunu umacak ve bu ihtimal sağlansa dahi, halen anımsıyor olmanı ümit edeceğim.
Okulumuzun isminin değişerek İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nin Buca’ya taşındığı o ilk dönemdi. Ortalıkta yeni kampüsün müdavimi olan sokak köpekleri vardı. Tümü zararsızdı, gevreğimizi kumrumuzu paylaşırdık onlarla. Bir gün, biraz çılgın bir arkadaşımla dersten çıkmış yürüyorduk. Komiklik ettiğini düşünerek dersliklerin kıyısında pinekleyen köpeklere doğru havladı. Evet, üniversite çağındaki bir bireyin yapacağı bir harekete benzemiyor ama, gerçekte olan buydu. Arkadaşımın çıkardığı sesle o sakin köpekler ayaklandı, yolun karşı tarafından her şeyden habersiz yürüyen sana doğru koşturmaya başladı. Sen onları görünce neye uğradığını şaşırdın ve donup kaldın. Bense elimdeki defteri kitabı fırlatıp attım ve var gücümle sana ve köpeklere doğru koşturdum. Acayip birtakım sesler çıkarıyordum; köpeklerin ilgisi bana yöneldi. Yere eğilip elime aldığım hayali bir taşı fırlatır gibi yapmamla da hepsi kaçıştı. Sen, bana yaklaştın ve gülümseyerek teşekkür ettin.
Sonraları, başka bir tesadüf eseri tanıştık. Eğer hatırlıyorsan, lütfen bana yaz.
Sevgilerimle,
Haluk Önek
*****
II.
12 Temmuz 1988
Sevgili Haluk,
Mektubunu elime alır almaz, zarfta yazılı ismini görür görmez seni tanıdım. O gün gerçekten korkmuştum. Neyse ki vaktinde yetişip beni kurtardın. Bu arada, köpekleri harekete geçiren şeyin arkadaşının işgüzarlığı olduğunu bilmiyordum, öğrenmek hoşuma gitti.
Haftalar geçmemişti; yağmurlu bir sabahta şemsiyemle amfiye doğru yürürken seni gördüm. Yağışa karşı umarsızca, sallanarak geziniyordun. Belli bir hedefin yokmuş, gireceğin bir ders, kantinde oturup konuşacağın bir kimsen yokmuş gibi. Seslendim sana, gel dedim, şemsiyenin altına gir, ıslanıyorsun. Birlikte yürürken sana olan borcumu ödemiş gibi hissettim. Bir iyiliğe karşı bir iyilik. Bana adımı, bölümümü sordun. Amfinin önüne gelince vedalaşıp yanımdan ayrıldın.
Senden haber almak güzeldi; artık, ben olduğumu bildiğine göre heyecanını yenebilir, bana bunca yıl sonra ulaşmanın nereden aklına geldiğini anlatabilirsin.
Selam ile,
Yasemin
****
III.
22 Temmuz 1988
Sevgili Yasemin,
Sonunda, yazışma yoluyla dahi olsa seninle yeniden iletişim kurabilmek çok güzel. Ama heyecanımı bastıramıyorum. Yıllardır, sana karşı beslemiş olduğum duyguları içimde tutmak çok ağır bir yüktü. Ağırlığının yanı sıra, son derece tutucu ve bağlayıcıydı. Neredeyse altı yıl süren bekleyişim, itirafımla neticelenecek:
Seni seviyorum Yasemin. Seni köpekler üzerine doğru koşarken yüzünü ilk gördüğüm anda sevdim. Beni yağmurda ıslanmaktan kurtardığında sevdim. Kantinde karşılıklı çay, kahve içerken, konuşurken sevdim.
Bir karşılık duymayı umduğumu ya da herhangi bir beklentiye kapıldığımı sanma lütfen. Sana karşı hislerim, bana düşler kurduran, şiirler yazdıran bu yoğun melankolim, bir gün gelip de açığa vurulmasaydı eğer, çıldıracaktım.
Sevgilerimle,
Haluk
****
IV.
15 Eylül 1988
Sevgili Haluk,
Yaz tatili dolayısıyla şehirden uzakta hayli zaman geçirdim. Mektubunu yanıtlamak üzere birçok girişimde bulundum ama yazdıklarım beni tatmin etmedi.
Yine de mektuplaşmamızı sonlandırmak için tekrar kağıdın başına geçtim. Yazdıklarını okumak, benim için eski bir tanıdığı ansızın rüyada görüvermek gibiydi. Uyandığımda o kişinin tazelenmiş olan anısı, günlük hayatın telaşında yeniden silinmeye yüz tutacaktı.
Vaktinde yetişip beni köpeklerden kurtardığın gibi, itirafını da vaktinde yapmanı dilerdim.
Artık okulda değiliz ve bambaşka yaşamlarımız var. Bir anıya, bir anının günden güne silikleşen imgelerine takılıp kalmamanı dilerim. Daha yaşlarımız otuzu bile bulmadı. Yükünden kurtuldun, nihayet. Koşmaya başla şimdi, yeniden.
Elveda,
Yasemin
edebiyathaber.net (3 Haziran 2023)