Öykü: Kimlik doğrulama | Kemal Çavuş

Ocak 27, 2024

Öykü: Kimlik doğrulama | Kemal Çavuş

1.Arama

 “Alo, evraklarımın hangi aşamada olduğunu öğrenmek istiyorum.” “Peki” dedi kadın “Kimlik numaranızı söyler misiniz?” Adam kimlik numarasını söyledi “Kimliğinizi doğrulamak için size bir soru sormam gerekiyor” “Buyurun sorun” dedi adam. “Hikmet Bey’in kaç kardeşi var?” “İki kardeşim var bir ağabeyim bir de kız kardeşim var. Ama aslında benden önce bir kardeşim daha doğrusu ağabeyim daha varmış ama ne yazık ki ölmüş. Babamın tedirginliği hep bundandır ne zaman biraz hastalansak hemen eli ayağı birbirine dolaşır. Annemin ara sıra dalması bundandır ne de olsa ilk çocuk. Babam o zamanlar bir Anadolu kasabasında memurmuş ne doktor var ne de bir minibüs. Babam hala kendini suçluyor soğuk algınlığı demişler fazla üstüne durmamışlar ama ertesi gün ağabeyim morarmış anam hemen yaşlı ebeyi çağırmış, ebe boynunu bükmüş dua etmekten başka çare yok demiş keşke hemen bir doktora gösterseydiniz. Ya böyle işte… Alo beni duyuyor musunuz” “ Evet duyuyorum Hikmet Bey” “Bir an bağlantı kesildi sandım.” “ Yok, kesilmedi ama ben kardeşinize çok üzüldüm o yüzden sessizce üzüldüm yani dinledim demek istiyorum ne de olsa ben de bir anneyim üzülmemek elde değil.” Allah bağışlasın” “Sağ olun Hikmet Bey” “Tamam kimliğimden emin olduğunuza göre benim evraklarımda bir gelişme var mı?”  “Şu anda İstanbul’daki ilgili kurumla yazışma görünüyor.” “Tamam, onu ben de biliyorum yazışma ne zaman sonuçlanacak? E-devletten ne zaman baksam yazışma yazıyor. Bunlar eski usul mektup mu yolluyorlar?” “. Tabi ki eski usul değil internet üzerinden yazışıyorlar?” “Acaba bir evrak mı eksik?” “Onu ben bilemem Hikmet Bey isterseniz ilgili kurumunuzu arayın sorun” “Tamam, öyle yaparım. Teşekkür ederim, iyi günler” “Tamam Hikmet Bey iyi günler.”

2.Arama

“Merhaba geçen gün yine aramıştım. Başvurum hakkında bilgi almak istiyorum.” “Tabi, kimlik numaranızı söyler misiniz?” Adam ilk numaraları üçlü gruplar halinde bir tanesi ikili sonuncusunu yine üçlü grup oluşturarak söyledi ancak biraz peltek olduğu için- çünkü s ve z harfleri birbirine karışıyordu-son üç rakamı bu sefer tek tek söyledi. “Hikmet Bey değil mi?” “Evet benim.” “Peki, kimlik doğrulamak için bir soru sormam gerekiyor.” “Tamam, buyurun sorun.” “Hikmet Bey kaç tane amcanız var?” “İki tane olması lazım.” “Yanlış cevap. Özür dilerim yardımcı olamayacağım.” “Tamam da bunu bilmemek ayıp değil. Çünkü hiçbir amcam öz değil ya babaları ayrı ya da anaları ayrı. Üstelik hepsi ayrı ayrı yerlerde; birisi Adana’da diğeri İzmir’de bir tanesi de memlekette vefat etmiş sanırım. Onunla beraber üç o zaman. Ama emin olamamamın sebebi ben bir yaşındayken memleketten buraya göç etmemiz. Göç edince bağlantılar kopmuş tabi. Bir tanesini çok iyi hatırlıyorum çünkü durmadan babamdan para isterdi. Babam bazen onun istediği paraya maaşı yetmediği için sağdan soldan borç alır bu utanmaz adama yollardı. Başka bir sorun buranın yerlisi olmamak. Buraya bir yaşında gelmişim ama ben bir türlü buralı olamadım. Bazen kızdıklarında pis yabancılar derlerdi. Düşünsenize kendi ülkenizde yabancısınız bunu size hatırlatıyorlar hop dur bakalım her ne kadar bizim gibi konuşsan da sen bir yabancısın. En üzücü olanı düğünlerdi benim için. Çünkü düğünlerde bütün akrabalar toplanır aynı masada otururlardı, hepsi birbirini görünce masalarına çağırırdı ama biz de mecburen bizim gibi memur olan bir aile ile otururduk. Ne dayı vardı ne de amca. Kardeşim yaşlı insanları dede diye çağırırdı. Her sakallı dedesiydi onun. Ben mutsuzluğumu gizler kendimi kitaplara verirdim. Biraz içe kapanık olmam da buralı olma işini biraz zora sokardı çünkü fazla girişken değildim. Sonradan anladım ki uyumsuzluğum ve hırçınlığım bundanmış. Yaşım ilerledikçe buna boş verdim bütün yerel kimlikleri, hemşerilikleri reddettim. Nereli olduğum benim hiç umurumda değil artık. Bol bol yurtdışına giderek yabancılığın tadını çıkardım. Bazıları beni İspanyol ya da İtalyan’a benzetirdi ama ben yabancı olduğumda ısrar ederdim. Bir gün Kadıköy vapurunda birisi İngilizce soru sordu ben de hiç bozuntuya vermeden İngilizce cevap verdim. ‘İngiliz misiniz?’ dedi ben de İngilizce ‘hayır Türküm.’ dedim. ‘Genelde beni İtalyan ya da afedersiniz ama Yunan’a bile benzetirler’ dedim. Adam çok bozuldu. Hâlbuki bu insanların çoğu Karacaoğlan’dan bir dize bile bilmez, Selahattin Pınar’ı duymamışlardır bile. Hele hele Suzidilara ve Neva kürdi makamlarını 3.Selim’in bulduğundan haberleri bile yoktur. Bir murada eremeden geçen cahil ömrüne yanan Neşet Ertaş’ı duymuşlardır belki, o da mecburiyetten. Olsun, böyle yabancı olmak güzel.” “Hikmet Bey bütün bunları bana niye anlatıyorsunuz? Size yardımcı olamayacağımı söylemiştim. Çok uzattınız ama yanlış cevap verdiniz kapatmak zorundayım” “Siz de sayılara takmışsınız ama onun altındaki nedenlerle ilgilenmiyorsunuz. Bu kadar anlattıklarımdan sonra hala bana inanmıyorsanız yapacak bir şey yok.” “Bunlar hikâye beyefendi sırada bekleyen insanlar var. İyi günler.” “Tamam, özür dilerim. İyi günler”

3.Arama

“Alo, merhaba, benim başvurudan hala bir haber yok üç haftadır bekliyorum ve bir haber yok. Benimle başvuran herkesin başvuruları sonuçlandı.” “Tamam.” dedi adam, “hemen bakacağım, kimlik numaranızı söyleyin lütfen” Hikmet yine kimlik numarasını söyledi “Hikmet Bey öylemi?” “Evet.” “Tamam, Hikmet Bey olup olmadığınız belirlemek için bir soru soracağım.” “Buyurun sorun. Umarım bu sefer doğru cevap veririm.” “Peki, o zaman soruyorum Hikmet Bey’in kaç çocuğu var?” “Hep böyle beni üzen sorular soruyorsunuz.” “Neden sizi üzelim? Sadece basit bir soru. Cevaplayın lütfen yoksa yardımcı olamayacağım.” “Gençken çok avareydim evlenmeyi hiç düşünmedim hâlbuki benimle evlenmek isteyen bir sürü adayım vardı ama ben iki tane Felsefe kitabı okudum diye kendimi bir şey sandım, sanki sabaha felsefe tartışacağız. Arkadaşlarım evlendi çoluk çocuğa karıştılar ama ben yok müzisyen olacağım yok yurt dışında yaşayacağım diyerek evlilikten hep kaçtım. Çünkü evlenirsem bu ideallerimi gerçekleştiremeyecektim ve bütün özgürlüğüm elimden gidecekti. Sonunda bütün ideallerimi bir kenara atmama sebep olan bir kadına âşık oldum ama o da beni tam üç yıl oyaladı. Herhalde benden kaçmak için başka bir şehre taşındı ama onu her aradığımda vazgeçme diyordu bana, bağlantıyı koparmayalım. Ne isterse yaptım tam üç yıl hem maddi hem manevi iliklerime kadar sömürdü üç yılın sonunda ne oldu biliyor musunuz? Kendisi ile hiç alakası olmayan bir ayı ile evlendi. Ben de hayata küstüm arabesk filmlerindeki adamlar gibi kendimi alkole vurdum, bu kadar kitap okuyan biri böyle tepki göstermemeliydi demek ki boşa okumuşum. Bu kadar içkiden sonra karaciğerim mahvoldu tabi, uzun süre tedavi gördüm. Baktım ailem çok üzülüyor kendimi toparlamaya çalıştım devlette küçük bir memurluk bulup şehir şehir dolaştım. Bütün sanatsal heveslerim hayallerim bu tekdüze hayat içinde son buldu. Geç de olsa evlendim ama çocuğumuz olmadı. Doktorum doğal yoldan çocuk sahibi olma ihtimalimin çok düşük olduğunu söyledi. Hatunum çok anlayışlı, o hala umutlu her an bir mucize olabilir diyor, oysa ben onun beni terk edeceğini sanmıştım. Neyse sonuç olarak hiç çocuğum olmadı.” “Tamam, doğru cevap verdiniz. Bakın Hikmet Bey birincisi o hastalığı sağ salim atlattığınız için yatıp kalkıp dua edin. İkincisi o kadın layığını bulmuş yani kendisi ile alakalı biriyle evlenmiş, onunla evlenseydiniz hastalığınızda hemen sizi terk ederdi. Üçüncüsü eşiniz çok iyi bir insan sizi gerçekten seviyor, öyle olmasaydı çocuğunuz olmadığı için sizi hemen terk ederdi. Sonuç olarak şanssız değil tam tersine şanslı bir insansınız.” “Sağ olun sayenizde şimdi kendimi daha iyi hissediyorum. Peki, başvurum kabul edilmiş mi?” “Evet, güzel haber. Başvurunuz onaylanmış. Gerekli evraklar yakında elinize geçer. Gerekli takibatı kurumunuzdan yapabilirsiniz.” “Çok sevindim, sağ olun. Aslında hiç beklemiyordum gene sürünürüm diyordum.” “Her zaman kötü sonuç olacak diye bir kural yok. İyimser olun ve umudunuzu hiç kaybetmeyin. Sağlıklı günler.” “Sağ olun, size de sağlıklı günler. Dediğiniz gibi yapacağım, iyimser olacağım ve umut etmekten vazgeçmeyeceğim. Teşekkür ederim. İyi çalışmalar.”

edebiyathaber.net (27 Ocak 2024)

Yorum yapın