İnsan geçinmek için her işi yapar elbette. Para kazanmak lazım. Zihninden sürekli tekrar ediyor bunları. Belki ikna olurum diye. Elinde taşıdığı siyah poşet iç çamaşırı dolu. Yılbaşı sebebiyle rağbet gören kırmızı iç çamaşırları. Sabahın erken saati sokakta kimsecikler yok. Kedi, çöp tenekesinde kahvaltı peşinde. Hemen yanındaki çöp bidonunda da evsiz bir adam kahvaltı arıyor. Adamla bakışıyorlar. Tanıdık çıkar diye korkuyor. Yok, daha arkadaşlarının hiç biri sokağa düşmemiştir. Elindeki siyah poşete daha bir sıkı yapışıyor.
Evsiz adam sesleniyor ardından “Hey! Dursana!”Önce duymamazlıktan gelmek istiyor. Para isteyecek her halde diye düşünüyor. Adam “Hey, aptal baksana!” deyince dönüp bakıyor. Öfkeyle bağıracakken fark ediyor ki poşetin altı delinmiş. Kaldırıma donları döke döke yürümüş. Utanıyor halinden. Hanımının aklına uymuştu. İlk defa pazarda satış yapacak adamın işi miydi bu? Evsiz adamın yardımıyla donları topluyorlar. Bir anlamı olsa bir tanesini ona hediye ederdi. “Hoşçakal arkadaş,” diyor adam. Sonra da ayağına büyük gelen pabuçlarını sürüyerek uzaklaşıyor. Hayattan bir şey istemeyi çoktan unutmuş olmalı.
Vitrin camında kendine bakıyor. Açılmaya başlamış alnı, dedesinden yadigâr kara gür kaşları, feri kaçmış gözleri, büyümüş göbeği ümidini kırıyor. Vitrinin önüne oturuyor. Belediyenin atölyesinde çalışırken ne iyiydi. Her sabah iş için evden çıkmak ne iyiydi. Kapıya koyuldukları günü hatırladı. Günlerdir süren dedikodular kesilivermişti. Kim çıkarılacak? Tazminat alınacak mı? Sadece sendikalıları çıkarırlar sanmıştı. Üç çocuğu vardı. Hem neredeyse on bir yıldır çalışıyordu. Kendi adını da listede görünce şaşırmıştı. Anlam verememişti. İnsan geçinmek için her işi yapmalı elbette. Para kazanmalı… Çocuklar, ev kirası, divanda oturup homurdanan kayınvalidesi. Annemin üç aylığı olmasa açtık diyen hanımı. Poşeti açıp yarısı çamura bulanmış kırmızı donlara bakıyor. Başını kaldırıp sıkıntıyla gökyüzüne bakıyor. Hiç bir yerden fayda yok. Elini kaldırıp dolmuşu durdurdu. Eve dönüyordu. Ama hanımına ne diyeceğini de bilmiyordu. Bıyıklarını kemire kemire uzattı parayı. Kırmızı donlar gözükmesin diye sıkıca bağladı poşeti.
Eser Avcı kimdir:
1975 Yalvaç doğumlu. 1993 yılından beri hemşire olarak çalışıyor. Halen İzmir’de yaşıyor. Evli iki çocuk annesi. Öyküleri Edebiyat İşleri ve Kurşun Kalem dergilerinde, Edebiyat Haber ve Oggito internet sitelerinde yayımlandı.
edebiyathaber.net (26 Temmuz 2018)