Kaç yaşımda olduğumu bilmediğim bir gün. Çok küçük olmalıyım. Ellerim, kollarım, sesim; küçücük olmalı. Yani epey küçük olmalıyım. O günden sonra büyüdüm.
Evimize misafir gelmişti. Hani caddede evimiz vardı. Hani kocaman odaları, hani kocaman balkonu, hani kocaman merdivenleri olan.
O gün bir şey oldu. O gün çok şey oldu.
Sonra ablam geldi. Ona anlattım olanı biteni. Abla, dedim. Abla hepsini attı yaramaz çocuk, dedim. Yaramaz çocuk geldi, dedim. Oyuncaklarım, dedim. Ablam merdivenlerde kayboldu.
Az sonra geri geldi. Abla, dedim. Bunların hepsi kırık. Bebeğim kırık. Arabam kırık. Evim kırık. Boya kalemlerim kırık. Biliyor musun, dedim. Bunlar aslında atmadan önce kırıldı, dedim. Bunlar aslında kırıktı, dedim. Bunları ben kırmıştım. Bunları siz kırmıştınız, dedim. Babam kırmıştı bunları, annem ses çıkarmamıştı, dedim.
edebiyathaber.net (4 Mart 2021)