-Ne bakıp duruyorsun pencereden dışarı?
-Bakmayıp ne yapayım?
-Kahvaltını yapsana sen, güzel güzel.
– Adamda keyif mi bırakıyorlar?
-Keyifini kaçıran kim? Bak, ne güzel kahvaltı hazırlamışım. Mis gibi, tavşan kanı çay. Omlet de yaptım sana, çok seviyorsun diye. Al, sana bir parça omlet vereyim.Tam istediğin gibi pişirdim.
-İstemez. Sen dalga mı geçiyorsun benimle? Peşimizde adamlar varken, sendeki bu rahatlığı anlayamıyorum.
-Ne rahatlığı? Ben senden daha çok huzursuzum. Sadece, sakin olmaya çalışıyorum. Erkekliğe bok sürdürmeme meselesi. Çaktın mı dalgayı?
-Sakin olmaya mı çalışıyorsun? Lan Aydın! Dalgayı çaktım da sen iyice koptun meseleden.
-Meseleden koptuğum falan yok. Malı Müslüm abiye eksiksiz teslim etseydin sorun olmayacaktı.
-Onun için mi Ferdi’ nin adamlarını peşimize taktı?
-Lan gebeş, ben miyim malın içinden bir paketi araklayıp alem yapan?
-Sen yok muydun alemde peki ibiş?
-Beni sen davet etmedin mi lavuk?
-Gelmeseydin madem.
-Gelemseydini mi var? Gelmesem, başını daha büyük belalara sokuyorsun her seferinde. Bu sefer, ben varken bile kurtulman imkânsız bu işten. İkimizi de yaktın oğlum.
-Az önce, pencereden aşağıya baktım. Ferdi’ nin adamları, evin az ilerisinde, siyah bir arabanın içinde bekliyorlar.
-Emin misin? Ben baktığımda, siyah araba falan görmedim aşağıda.
-Bakmayı bilmiyorsun sen, şaşkın! Adamlar, “Biz Ferdi’nin adamlarıyız.” diye pankart açsınlar istersen. Ben, yalan mı söyleyeceğim sana totoş? Zaten Müslüm abi yanımıza bırakmaz bunu. Ne güzel, albüm de yapacaktık. Bir de düet sözü vermişti. Artık bizimle nah albüm yapar!
-Seninki de boş heves. Görmüyor musun oğlum albüm yapanların halini? Zaten kaptırdın paranın hepsini bu heriflere. Bir de pis işlerine alet ettiler seni.
-Bu işlerde, racon bu oğlum. Sen o kadar adamın parasının nasıl ödendiğini sanıyorsun? Akıllı akıllı kazanılır mı o kadar para?
-Sen emin misin aşağıdakilerin Ferdi’nin adamları olduğuna?
-Çekilsene sen pencereden. Şimdi seni fark edip buraya gelecekler. Bir kahvaltı keyfimiz var, onu da zehir edeceksin.
-Tamam, tamam. Peki, nereden anladın Ferdi’nin adamları olduklarını?
-Nereden anlayacağım? Ferdi, sorgulamadan ceza kesmez. Azer’ in adamları olsa şimdiye yemiştik kurşunu.
-Bırak kardeşim! O titrek herifin ismini anma! İnsan her şarkıda titrer mi ? Ne ciddiyetsiz bir tarzı var bu adamın da.
-Titrek mitrek. İşini kitabına uyduruyor mu? Sen ona bak.
-Yavrum, Aydın! Yine ne konuşuyorsun kendi kendine? İlaçlarını almadın mı yoksa?
-Şimdi içiyorum anne.
-Şimdi içiyormuş. İç de göreyim artist. İlacını içince, kim sohbet edecek seninle bakalım?
-Sohbet etmezsen etme .Zaten çok sıkıcı olmaya başladın Mahsun.
-Bu sefer kiminle konuşuyorsun yavrum?
-Mahsun’la anne. Durum değerlendirmesi yapıyoruz. Ortalık çok karışık. Ferdi’nin adamları aşağıda, dışarı çıkmamızı bekliyorlar.
-Bir Mahsun eksikti oğlum. Hep ilaçlarını geciktirmenden oluyor bunlar. Müslüm, Ferdi , Azer yetmezmiş gibi, bir de Mahsun çıktı başımıza. Hadi, iç de şu ilacını, Ferdi’ nin adamlarından kurtulalım ! Evden çıkamayacağız bu gidişle.
-Anne, sen benim konuştuklarımı mı dinliyorsun sabahtan beri?
-Müslüm’den bahsedince sen, kulak misafiri oldum. Ne diyor baba? “Yakarsa dünyayı garipler yakar.”
-Yaktıracaklar bana dünyayı zaten. Az kaldı anne. Şu ilacı uzatsana. Sana da çay doldurayım mı? Sen de istiyor musun Mahsun? İçtin, içtin. Bir daha sormayacağım.
edebiyathaber.net (7 Şubat 2023)