Öykü: Tanrıya yakarış | Barış Akkurt

Ağustos 26, 2023

Öykü: Tanrıya yakarış | Barış Akkurt

“Ne dehşetli bir suredir o Maun. Gecenin sessizliğinde dikkatle okuyorum, tane tane, tekrar tekrar, yüreğimde hissederek, biraz da gözyaşıyla. Sesim sessizliğe yakın. Sabah ezanını bekliyorum. Namaz uykudan hayırlıdır, diyecek müezzin. Bekliyorum. İğne deliği kadar bir ışık sızsa yüreğime, ona bile razıyım. Günahkâr ruhum arınmaya muhtaç. Ben de ortağım bu suça. Gönül ferahlığı arıyorum. Bir mucize bekliyorum, beni sarsacak, yolumu aydınlatacak bir mucize. Rabbim dokun bana, elini omzumda hissedeyim.

Devrim ve intihar düşünceleri arasında gidip geliyor ruhum bir yandan. Kayboldum. Ümmet-i Muhammed’in hali yoruyor beni artık. Para, makam ve kadından ibaret bir yaşamın arsızlığı üzüyor beni. Oysaki ne kadar temiz hayallerim vardı. Rabbin adaletinin peşinden gidenler cennete çevirecekti dünyayı. Hayaller satılık olmamalı ya, her şeyin bir fiyatı var yine. Silkelemek lazım elde ne varsa. Arınmak, tövbe etmek. Hırs, kibir ve iş bilmezlik nasıl da çürüttü her yanı. Hani başka bir çağ başlıyordu? Eş, dost, akrabadan oluşan bir kabile yaşantısına döndü koca bir ülke. Kırgınım, kızgınım. Bu yolu terk etmeli, yeni bir yol bulabilir miyim, bilmiyorum. Enerjim kalmadı yeniden başlamaya. Sığınıyorum sana, güç ver bana. Rabbim dokun bana, elini omzumda hissedeyim.

Yirmi birinci yaşımın heybeti ve toyluğu sarıp sarmalamış beni. Dünyayı değiştirmek istiyordum ya… Çaresizim. Çözümü hep yanlış yerde aradım anlaşılan. Ayaklarımı sağlam zemine basmaya çalışıyorum, yavaş yavaş. Beni diğer insanlardan üstün tutan hiçbir yanım yok, şimdi anlıyorum. Özel değilim işte. İman ediyor olmak yetmiyor bunun için. Özü olmayan bir kabuk gibi yaşamışım. Ne kadar basit görmüşüm bu dünyayı. Çeşitlilikmiş burayı yaşanılır kılan oysaki. Yanlış yorumlamışım hayatın gerçeğini. Hazır ve yanlış reçetelerle. Rabbim dokun bana, elini omzumda hissedeyim.

Büyük hayaller görürken, yarı yolda bırakıldım. Pusulam yok. Ortada kaldım. İdeallerim bir çöp yığınına döndü. Güvenecek kimsem kalmadı. Nasıl bir yanlışın savunucusu olmuşum ben? Şaşkınım. Büyülemiş beni ağabeyler, şeyhler, vekiller… İnanmışım onlara. Şimdi her biri bir suyun başını tutuyor. Aldatıldım. Gençliğim sömürüldü, senin adına. Şimdi tekrar nereden başlamalı? Bilmiyorum. Rabbim dokun bana, elini omzumda hissedeyim.

Annemi babamı nasıl da küçümserdim. Hak yoluna çağırır, tebliğde bulunurdum onlara. Pek de Müslüman göremezdim galiba onları. Nasıl da sade, nasıl da kendinde bir dindarlıkları varmış oysaki. Bilemedim. İktidarla kirletilmemiş, mütevazı ve dingin bir inanç. Bunca şeyden sonra geriye dönmek ne kadar da zor. Onlar gibi inanıp, onlar gibi yaşamak. Becerebilir miyim, meçhul. Fazlasıyla kirlendim. Beni affetseler, zihnimdeki düğümleri çözseler nasıl da müteşekkir olurum. O kibir taşan ruhumu, gururumu yerle yeksan etmeli. Rabbim dokun bana, elini omzumda hissedeyim.

Benim gibi gönlü kırık ne çok insan var. Aldatılmış, yarı yolda bırakılmış. Seninle aldattılar bizi rabbim. Senin adaletin onların eliyle gelecekti. Nasıl da aptalmışım. Seninle aramda ne çok aracı varmış öyle. Saf, temiz duygularla sana ulaşmak mümkün değil sanki. Vahyini okumak, seni anlamak, kendimin farkına varmak nasıl da zorlaştırılmış. Sade bir dindarlık nasıl da aşağılanmış, hor görülmüş. İktidar dindara yaramıyor. Cehalet ve beceriksizlik ayan beyan görünür oluyor. Hayatın gerçekleri nasıl da aşağılıyor bizi. Çürümüşlüğümüzle ortada kalıveriyoruz. Hayaller sessizliğe bürünüyor. Rabbim dokun bana, elini omzumda hissedeyim.

Beyaz ip siyah ipten ayrılıyor. Gün aydınlanacak. Sakinleşiyorum. Arınmaya çalışarak başlayacak günüm. Belki küllerimden yeniden doğarım mucizenle. Sade, basit bir hayat en büyük devrim olmalı. Beceremezsem yersiz yurtsuz dolanıp dururum, nereye ait olduğumu bilemeden. Çöküşü ve unutuşu yaşarım. Rabbim dokun bana, elini omuzumda hissedeyim. Ne olur unutma beni!”

edebiyathaber.net (26 Ağustos 2023)

Yorum yapın