“Sen bir damlasın, ben bir damla. Bir araya geliyoruz, oluyoruz iki damla. Sonra ayrılıyoruz ama olmuyoruz iki damla! Birinde çok, diğerinde daha çok…”
Damlalar – Halil Genç
“Kızıma Bir Yağmur Bulmalıyım” ile dikkatimi çekmişti Halil Genç. Sonra bu hikâye kitabının Orhan Kemal Hikâye Ödülü’nü aldığını gazetelerden öğrendiğimde hiç şaşırmadım doğrusu. Daha sonra Ankara’da bir edebiyat etkinliğinde kendisiyle tanıştığımda bir sonraki eserini merak ve ilgiyle beklediğimi ifade ettim ve o da övgü dolu cümlelerimi tüm nezaketi ve tevazuu ile karşılayıp başka hikâyelerinden ve yeni hikâye kitabı projesinden söz etmişti. Beklemem uzun sürmedi ve “Damlalar” bu yıl içinde Chiviyazıları Yayınevi tarafından yayınlandı.
Ama ben beklerken Halil Genç’in diğer eserlerini bulup aynı heyecanla bir solukta okudum:
Heranuş ilk öykü kitabı. Ama ondan önce Halil Genç bir roman yazmış: Adı “Koyabilmek Adını”. Aslında bu romanda usta bir öykü yazarının doğmakta olduğuna dair tüm işaretler var: Akıcı bir dil, yan hikâyeler, karakterler ve yöresel diyalektikler… Bu romanı okuduktan sonra “Heranuş” ve “Kızıma Bir Yağmur Bulmalıyım”ın başarısına da hiç şaşırmadım. Son anlatısı “Damlalar”ı da bir solukta okudum.
Hikâye ve anlatı türünü harmanlamış bu sefer Halil Genç. Her anlatı bir damla gerçekten. Her öyküden, her anlatıdan sonra durup düşünüyorsunuz. Evet, böyledir gerçekten. Bir damla daha, bir damla daha derken 142 sayfalık kitabı bir solukta okuyup bitiriyorsunuz. Ama düşünmeye devam ediyorsunuz. Ben artık insanlara ve onların hikâyelerine daha bir farklı bakmaya, daha duyarlı yaklaşmaya başladım “Damlalar”ı okuduktan sonra. Daha farkındayım, daha meraklıyım. ”Lütfen Farkında Ol Hayat”… Bu adına hayat dediğimiz koşturmaca içinde daha bir insanlaştım sanki. Bir öykü kitabından başka neler beklenebilir ki?
İnsan hikâyeleri, “memleketimden insan manzaraları”, insanı anlama, gerçekçi bir bakış açısı, ustalıklı derin bir gözlem ve aktarım, oldukça renkli ve zengin bir içerik, esprili ve akıcı bir dil. Kısaca hikâye türünde ne ararsanız var “Damlalar ”da…
“Bana Ellerini Ver” öyküsündeki “unutuyoruz gönül kapısının sadece içten açıldığını” ifadesindeki bilgelik hala hafızamda. Ya “Profesör” öyküsündeki “Nasıl ki ölünce yaşamak var efendi, yaşarken ölmek de vardır. Yalnız bir yaşam sürdüm ama bilinir mi ölürken de yalnız olacağım?”.
Ve “Hesaplaşma” öyküsü. Kendimi öyküdeki doktorla tartışırken buldum kitabı okurken ve ondan bir paragraf: “Çok yıl oldu, ilk kitabım çıktığında babama götürmüştüm. Eline almış, evirmiş çevirmiş yazmamın amacını sormuştu. Roman mı öykü mü olduğunu sorabilirdi, şiir, tarih, deyişler, hatta halk hikayeleri… Hayır o, doğrudan yazmamın amacını sormuştu! Hayatı, demiştim gönençle, okuyanın hayatı dönüştürmek için…”
Velhasıl “Damlalar” okuyanın hayatını, insana bakışını değiştiren bir öykü kitabı ve son cümle kitaptan “Profesör” öyküsünden olsun: “Bütün kitaplar konuşur”. Söyleşmeye hazır mısınız?
Damlalar öykü kitabının ilk sayfasında yer alan Halil Genç’in Kısa Yaşam Hikayesi:
1956’da Giresun Şebinkarahisar’da doğdu. 1974’te ODTÜ Fizik Bölümü’ne girdi.Okul yıllarında halk dili, resim, tiyatro, edebiyatla ilgilendi. ODTÜ ÖTK’da (Öğrenci Temsilcileri Konseyi) öğrenci temsilcisi olarak görev aldı.
Düşler ve Öyküler, Adam Öykü, İmge Öyküler, Notos, Kül Öykü ve Üçüncü Öyküler gibi edebiyat ve öykü dergilerinde öyküleri; birçok dergide karikatürleri ve denleri yayımlandı.
Fizik öğretmenliğini sürdüren Halil Genç’in Koyabilmek Adını(1988) adlı bir romanı yayınlandı. Kızıma bir Yağmur Bulmalıyım ve Heranuş adlı öykü kitabı da yayınevimiz tarafından yayınlanmıştır.
Halil Genç, Kızıma Bir Yağmur Bulmalıyım adlı eseriyle 2015 Orhan Kemal Öykü Ödülü’nü almıştır.
Sultan Sarı – edebiyathaber.net (5 Ocak 2018)