Devrim Yakut’un öykü kitabı “Aklımın Aynalı Çarşısı” Küsurat Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
“Onun içinde tek his vardı: Boşluk! Hâlâ dolmayan, dolamayan bir boşluk… ‘Belki de insan o boşlukla doğduğu için dünyaya gelir gelmez ağlıyordur,’ diye düşünürdü hep. Önce bir ananın sıcak kolları, sonra babanın güven veren koruması, sonra, sonra, sonralar işte. Onlarla doluyor ya da dolduğunu sanıyordu ruhun o kara deliği. Sonra bir gün, biri senin celladın olmaya niyetlenip belki de içine çektiği sigaranın dumanından adını üfleyiveriyordu birine, ardından hayatın, hayallerin ve kendin elinden alınıyordu. Ve artık bilmiyordun: Sen mi boşluksun, boşluk mu sen?”
Bizi biz yapan anların toplamıydı geçmiş. Yaşanmışlıkların güzelliği veya çirkinliğiydi bizi bugünlere getiren. Bazen koca bir boşluk hissederdik de içimizde, anılarımızın sıcaklığıyla doldururduk o boşluğu. Çünkü hayat akıp giderdi. Geçmişe takılı kalamazdık ama onu da bir kenara bırakamazdık. İyi de olsa kötü de olsa bizimdi sonuçta, yol arkadaşımız o olsun isterdik. Sonra da onunla omuz omuza yürürdük gelecek günlere ümitle. Biz böyle yürürken insanlar geçerdi yanımızdan, önümüzden ve arkamızdan; bir aynanın içinden geçen hayatlar gibi. Bilmezdik onların hikâyelerini ama tahmin etmeye çalışırdık belki. Belki de şöyle bir bakar, anlam veremeyip devam ederdik yürümeye. Hayat böyleydi çünkü; yapmak istediklerimiz sınırsız, vakit ise sınırlıydı. Mümkün olduğunca hızlı hareket ederdik bu yüzden. Biraz soluklanmak isteyip kenarda durduğumuzda ise yolda hızla ilerlerken yüzüne dahi tam anlamıyla bakamadığımız insanların yaşamlarına konuk olurduk. Bambaşka hikâyeler karşılardı bizi. Karşımızdaki kişi anlattıkça iştahla dinlerdik onu.
İşte oyuncu ve yazar Devrim Yakut, Aklımın Aynalı Çarşısı ile tam da böyle bir telaşın içinde naif bir köşede soluklanmasını sağlıyor okurunun. Kültüre, kimliğe, kadın olmaya, dostluğa, kahkahalara, hüzünlere, mutluluklara, kısacası insanı insan yapan her şeye dokunuyor dingin, tatlı kalemiyle. Siz de Aklımın Aynalı Çarşısı’nı okurken lavanta kokulu eski bir sandıktan çıkardığınız, siyah-beyaz fotoğraflarla bezenmiş albümü karıştırdığınızı hissedecek, geçmişin güven veren yanıyla geleceğinizi inşa edecek, yaşamına iliştiğiniz her karaktere sıkı sıkı sarılmak isteyeceksiniz!
edebiyathaber.net (16 Nisan 2021)