Canavarların ve ölülerin politik güçleri olduğunu düşündünüz mü?

Mark Neocleous’un yazdığı “Canavar ve Ölü”, Ahmet Bekmen çevirisiyle h2o kitap etiketiyle yayımlandı. Gazeteciler anlayamadıkları her şeyi “canavar” etiketi altında sunarlar: Seri katiller, pedofiller, despotik liderler ölümü davet eden canavarlardır. Yönetenler için de kullanışlıdır canavar: Trafiğin sorumlusu bir türlü alt edilemeyen “Canavar”dır! Düşmanlar birer canavara dönüştürülür, uluslar şehitler üzerine yükseltilir. Açıktır ki canavarların ve ölülerin … Read more

Ekin Can Göksoy: “Değiştirilemeyecek olan tek şey geçmişte yaşanmış acılar”

“Münhal”, yeni bir yazarın, Ekin Can Göksoy’un ilk kitabı.  İletişim Yayınlarından çıkan kitap, ilginç hikâyelerden oluşuyor… Bazen Ray Bradbury’i andıran bir bilim kurgu, bazen Borges’in büyülü fantastik evrenini hatırlatan bölümler okuyoruz ama başka, çok kendine özgü bir tortu da bırakıyor yazar bize. Göksoy’la yazarlık serüvenini ve ilk kitap heyecanını konuştuk… Genellikle, genç yaşta öyküler yazılır, … Read more

Satürn yıldızının altında bir düşünür: Walter Benjamin | Emek Erez

Alman edebiyat eleştirmeni, düşünür, kültür tarihçisi, eleştirmen ve estetik kuramcısı Walter Benjamin. Bu kısa tanım onunla ilgili her yerde geçiyor ama her bakımdan da eksik kalıyor. Başucu kitabı olarak değerlendirdiğim YKY tarafından basılan “Tek Yön”, 1928 yılında ilk kez yayımlanmış. Kitabın türü ile ilgili olarak deneme ya da aforizma olduğuna yönelik değerlendirmeler olsa da Adorno … Read more

Ahmet Ergenç’le “Oğuz Atay ve ‘Oyun’ Meselesi” atölyesi

İzmir-Şirince’de bulunan Tiyatro Medresesi, 23-26 Ağustos tarihlerinde Ahmet Ergenç’le “Oğuz Atay ve ‘Oyun’ Meselesi” atölyesi düzenliyor. Atölye şöyle tanıtılıyor: “Oğuz Atay için ‘oyun’ ve ironi çok merkezi kavramlar. Hemen hemen bütün kitaplarında dış dünyanın can sıkıcı hakikatleriyle ‘oyun’a başvurarak alay eden ve böylece hakikatlerin altını boşaltan (ya da zaten altının boş olduğunu gösteren) Oğuz Atay’ın … Read more

Mağdurun Dili, Dört Kalemi | Arzu Lermioğlu

Nurdan Gürbilek, kendisini dışlanmış, horlanlanmış hissedenlere yakın gören bir edebiyatı irdeliyor denemelerinin yer aldığı ‘Mağdurun Dili’nde*. Kolayca melodrama dönüşebilecekken, ‘bir ulusal mağduriyet hikâyesine doğru daraltmadan’ yaklaştığı o yalın-acı dolu hayatlara bizi ustalıkla yakınlaştırabilmiş Oğuz Atay’dan, nihayet ‘Tutunamayanlar’daki anlatımının, üzerinde yarattığı kuvvetli etkiyle okuyucuya açmaya karar verdiği bu hassas meseleyi, “çatışmalarla dolu mekân”ı beş başlıkta, dört … Read more

Christa Wolf’un vicdan sorgusu | Feridun Andaç

“Ne yapacağım ciddi ciddi soruyordum kendime,” böyle diyordu Christa Wolf’un son romanı Melekler Şehri’nin anlatıcı-kahraman’ı. Evet, biliyorduk ki; onun yaşadığı/başından geçenler Wolf’un yaşayıp ettikleriydi! Özyaşamsal izlerin derinlikli biçimde hissedildiği roman, Ekim 1989 Berlin Duvarı’nın yıkılışı sonrası bir sürecin anlatımıyla başlıyor. Kahramanımız 1993’te dokuz aylığına ABD’ye gitmiştir. Aldığı burs onun bir araştırma yapabilmesi içindir. Los Angeles’ta … Read more

Kötü bir hayatta iyi bir hayat sürmek mümkün müdür?

Duvar dergisinin Ocak-Şubat sayısı okurlarla buluştu. Derginin 12. sayısı 2013 yılında Adorno Ödülü’nü alan Judith Butler’ın ödül töreninde yaptığı konuşmayla açılıyor. Butler, bugüne dek çok sayıda dile çevrilen konuşmasında, Adorno’nun Minima Moralia’da dile getirdiği, “Yanlış hayat doğru yaşanmaz” sözünden yola çıkarak “kötü bir hayatta nasıl iyi bir hayat sürülür?” sorusuna odaklanıyor. Adorno’nun, “eşitsizlik, sömürü ve … Read more

Hilmi Yavuz’un mihmandarlığı ile “Budalalığın Keşfi” | Filiz Gazi

Antikalıklar çağındayız, o kesin. Kimsenin kimseye “Antika mısın nesin!” diye çıkışmaya yüzü yok. Postmodern zaman denilen, peyderpey yanına uğrayıp bir makas alıp mevzuların işinden tereyağından kıl çeker gibi çıkmamamızı sağlayan şey. Hikâye de antika: Louis Aragon bir Fransız televizyonunun Antenne 2 kanalına Jean Ristat ile bir söyleşi dizisi yapar. Aragon tüm bu söyleşiler boyunca yüzüne … Read more

Cemal Süreya’nın çevirisiyle Goriot Baba

Notos Kitap, Klasik Kitaplar dizisine Cemal Süreya‘nın çevirdiği, Balzac’ın “Goriot Baba“sı ile başladı. Goriot Baba bir Balzac klasiği. Kurgusuyla, ayrıntılı kişileriyle, usta anlatımıyla, benzersiz atmosferiyle ve içerdiği derin gerçekçiliğiyle bugün de ilgiyle okunabilen bir roman. Balzac bu romanla ilk defa kişilerin yinelenmesi tekniğini kullanarak İnsanlık Komedyası’na giden kapıyı aralıyor. Paris’in baş döndüren, görkemli çevresine adım … Read more

Fadime Uslu, İshak Reyna’nın derlediği, “Yazarın Kuramı-Eserimi Nasıl Yazdım?” adlı kitap üzerine yazdı

Yazarının Kaleminden Yapıtların Yaşamöyküleri Genel olarak, tanımı ve yorumu en çok yapılan sanattır edebiyat. Eleştiri kuramlarının her birinin kendine özgü dili, yöntemi, ilkeleriyle edebi eser her defasında yorumlarla yeniden inşa edilir, düzenlenip yeniden yapılandırılır, yapıbozumla parçalara bölünerek göstergelerinin izinde anlam üretimi sürekli çoğaltılır. Eserin, eserle birlikte sanatçının estetik ideolojisini, hakikatini ortaya çıkarmaya çalışır. Günümüzde olduğu … Read more