Fadime Uslu, İshak Reyna’nın derlediği, “Yazarın Kuramı-Eserimi Nasıl Yazdım?” adlı kitap üzerine yazdı

Yazarının Kaleminden Yapıtların Yaşamöyküleri Genel olarak, tanımı ve yorumu en çok yapılan sanattır edebiyat. Eleştiri kuramlarının her birinin kendine özgü dili, yöntemi, ilkeleriyle edebi eser her defasında yorumlarla yeniden inşa edilir, düzenlenip yeniden yapılandırılır, yapıbozumla parçalara bölünerek göstergelerinin izinde anlam üretimi sürekli çoğaltılır. Eserin, eserle birlikte sanatçının estetik ideolojisini, hakikatini ortaya çıkarmaya çalışır. Günümüzde olduğu … Read more

“Hepimiz Gogol’ün Palto’sundan çıktık!” | Emrah Polat

“Hepimiz Gogol’ün Palto’sundan çıktık!” Bu cümleyle Dostoyevski, memur Akaki Akakiyeviç’in hikâyesinin anlatıldığı Palto adlı öyküye göndermede bulunarak Rus ve dünya edebiyatında önemli yer tutan gerçekçilik akımının köklerini Gogol’e dayandırır. Bir manik-depresif olan Nikolay Vasilyeviç Gogol (1809-1852) ilk atağı geçirdiği 31 yaşından sonra dönemin tedavi yöntemleri nedeniyle büyük acılar çekti ve birkaç kez intiharın eşiğinden döndü. … Read more

Harika Dural’dan “Dilsiz Şehrin Delisi” adlı öykü

Boşuna bir anlam arıyorsun;  ifadesiz ve donuk bakan gözlerimde. Rakı bardağının arkasında,  camın olduğundan  büyük  gösterdiği  gözlerinde;  hem merak, hem de derinlerden gelen  bir acıma duygusu  seziyorum. Benimle empati kurmaya çalıştığını  biliyorum.  Yüce ruhun sınırsız hoşgörüsü.    Başımı, gece gündüz tüllerini hep açık bıraktığım pencereye çeviriyorum. Sanki  o anda açıp çıkacağım. Kaçacağım senden. Gözlerine bakmamaya çalışıyorum. … Read more

Hasan Sever’den “Cinayet (Ma)hali” adlı öykü

Hasan Sever Zürih Herhangi bir gün Kan ter içinde içeriye girdi. “Çok aradın mı burayı? Gelene kadar canım çıktı.“ “Canına kastım var, bilmiyor musun?” dedim, bütün patavatsızlığımla. Lafı uzatmayı severdi ama gününde değildi. Bilgisayarı bıraktığı gibi, “Hemen gitmem lazım, işe geç kalıyorum” deyip, çıktı. Arkasından, “Nesi var?” diye bağırmak zorunda kaldım. “Bilmiyorum, bir bak, çok … Read more

Ayça Erkol’dan “Marifet” adlı öykü

Sekiz kadın, her salı toplanıyorlar. Ütü buharı, çocukların tırnak kiri, halı tozu ile gizlenen ışıltıları biraz çaba ile salı günleri ortaya çıkıyor. Birkaç saatliğine de olsa sekiz bezgin ruh, sekiz kahkaha oluyor. Öyle çok ortak noktaları var ki, aralarındaki şeye neredeyse gerçek bir dostluk demek mümkün. Hepsinin kocaları huysuz, uyurken horluyor, osuruyor ve bir gecelik … Read more

M. Hakkı Yazıcı’dan, “Abidin’i Yitirmek” adlı öykü

Dizüstü bilgisayarı ve dosyalar…Çantası, içinde tomar tomar kağıtlar,…  “Ne kadar pasaklıyım,” diye kızdı kendi kendine…Uçları kıvrılmış, tiftiklenmiş, üzerine çay, kahve dökülmüş, sigara külü düşürülüp ortası yanmış kağıtlar… Tasdikli bilançolar, gelir tabloları, ayrıntılı mizanlar, faaliyet Raporları, hazirun cetvelleri… Her gün evden bankaya, bankadan eve taşıyıp durduğu bütün bu ıvır zıvırla dolu çantası, bilgisayarı elinde, topuklu ayakkabılarının … Read more

Özlem Kiper’den, “Mor ve Ötesi” adlı öykü

Alacakaranlık:  En son ne zaman yemek yedim? Ya su, su içtim mi bugün, ondan önceki gün? Bugün ne zaman başladı? Yüreğimin sesine ayak uyduran saatin tik-takını bile duymaz oldu kulaklarım. Her geçen saniye kendi ahir zamanlarıma yaklaşıyorum. Buzdolabının sessizliği parçalayan silkinişleri, öte taraflardan topluyor beni. Yoksa hep aynı zamandayım. Kız ellerimin işlediği etamin yastığa bakan … Read more

Melike Diler’den, “Çıkmaz Deniz” adlı öykü

Dönme Nuran! Gözünü seveyim, ömrünün kesintisiz on yedi yılını geçirdiğin bu kenar mahalleye dönme. Haklısın bizim buralar yüksektedir, şehre nazır manzarası iyidir, havası hep temizdir, sokakları çocuk sesleriyle cıvıl cıvıldır. Tamam, yüz elli senelik hikayesi olan baba evin de buradadır, ama sen yine de dönme buralara. Senin varlığının ilk farkına vardığım 301. Sokak ile 302. … Read more

Özlem Kiper’den, “Araksi” adlı öykü

 Bekir Amcan bu odada sekiz sene kaldı.” Yarısı yanmış binanın, daha az hasarlı tarafında olan bir odayı gösteriyordu gözleri. Eğilip, gri perde inmiş gözlere, daha bir yakın durdum. İçim titrer gibi oldu, temassız varlığından. “Bu ağaçlar yine böyle, odaya erişiyor muydu?” “Tabii ya, Sanatoryum bu ağaçların yüzü suyu hürmetine yapıldı buraya. Bu orman, hastaların artık … Read more

Fazlı Levent Oğuz’dan, “Kütüphanedeki Adam” adlı öykü

Çığlığı duyar duymaz  koştum. Sabahın bu saatinde kütüphane çalışanlarından fazla gelen olmamıştı daha…  Temizlikçi kadın kitaplıkların tozunu alırken ayağına takılanı görünce çığlık atmıştı. Oraya vardığımda temizlikçi kadın, donmuş bir şekilde, gözlerini kocaman açmış, elleri ile sıkıca başını tutmuş, yere, yerde yatan ona bakıyordu… Nasıl bu kadar soğuk- kanlı olabildiğime inanamıyorum… Eline bir şey batsa çığlık … Read more

Aslı Özpolat’tan “Tohum” adlı öykü

Ellerini sıkılgan bir tavırla masaya koydu. Onları  koyması gereken yeri hiç bilemezdi zaten. Biri görgüsüzlüktür, koyma öyle masaya demişti, ama şimdi bunu düşünecek hâli yoktu. Dışarıda yağmur yağıyordu. Göz ucuyla camdan dışarıya bakınca, bulutların ağırlığı altında ezilmiş çatısız gecekonduları gördü. Sonra çamaşır ipinde sırılsıklam olmuş mavi bir çocuk pijamasını fark etti. Oğlan herhalde dedi, içi … Read more

Gülçin Manka’dan “Çocukluğumun gölgeleri” adlı öykü

 Resmi, tam, gösterdikleri koltuğa otururken gördüm. Sekreter masasının arkasındaki duvardaydı.  Birden ter bastı her yanımı. Nedense, çocukluğumun  cehennemi andıran Akdeniz kasabasında bulmuştum kendimi. Yıllar öncesinde  kalan o sıcak beni  şimdi boğuyor, vücudumdan geç kalmış bir ter boşanıyordu. Kendimi dışarı atmak, eve koşup annemin kollarında ağlamak istiyordum. Oysa annem öleli yıllar olmuştu ve ben artık koskoca … Read more