Fanzin: İçerisi | Fatma Öztürk

Duvardan duvara uzanan geniş pencereye rağmen, yazın güneşin en tepede olduğu zaman bile karanlıktır. Karanlığın sebebi,  pencereyi yarım yamalak örtmeye çalışan kırık şerit perde de olabilir,  içlerinde birikmiş sigara izmaritlerine inat yaşam savaşı veren geniş pencere kenarında dizilmiş iri kauçuk ve kılıç saksıları da. Ya da kapıdan başlayıp pencereye doğru tüm duvarı kaplayan eğreti konulmuş … Read more

Fanzin: Bir damlanın öyküsü | Merve Soysal

Dolmuştayım. Dışarıda karlı bir hava var. Trafikte adım adım ilerliyoruz. Cam kenarına oturuyorum. Bütün camlar buğulanmış. Camın üst kısmında küçücük bir hareketlilik oluyor. Cam yüzeyinde su damlası oluşmaya başlıyor tepeden. Yavaş yavaş ve temkinli, yol bulmaya çalışıyor kendine. Aşağı indikçe büyüyor, buğuda bıraktığı iz de büyüyor. Aşağı iniyor, indikçe büyüyor, büyüdükçe yer çekimiyle hızlanıyor. Nihai … Read more

Fanzin: Çamur | Berna Olgun

Birbirine bitişmiş, biri yıkılsa diğeri onun üstüne kapaklanacak hissi veren, sıvaları yer yer dökülmüş, eciş bücüş evlerin tek göz odalarından yayılan ölgün ışıklar, perdeleri lime lime olmuş camlardan silik birer toz bulutu gibi sokağa yansıyor, ama hiçbir yeri aydınlatmıyordu. Akşamın karanlığı ortalığı kaplayınca, kırık dökük sokak lambalarının cansız ışığında, umut yoksunu, yorgun bedenli gecekondu sakinleri; … Read more

Fanzin: Atlıkarınca | Emine Soysal Akman

Hava aydınlanmak üzereydi. Sabahın mavi tülü bu iki göz derme çatma evin duvarlarından usulca çekiliyor, giderek rengini kaybedip şeffaflaşıyordu. Açık pencerelerden içeri giren hafif esinti arada bir ince perdeleri şişirip dalgalandırıyor, günün ilk ışıkları eşyaların üzerinde biçimleri değişen gölgeler oluşturuyordu. Gamze uyandı, esneyip gerindi. Yattığı yerde sırtını duvara vererek döndü, bir süre uykulu gözlerle odanın … Read more

Fanzin: Ruhuma bir hediye | Berna Olgun

Uçak indiğinde akşam saat 9’du. İstanbul’un kavurucu temmuz sıcağından sonra Riga’nın, tenle dans eden ılık rüzgârı, bana öyle iyi gelmişti ki. Beyaz geceleri yaşıyordu şehir. Güneş; kasvetli, bol karlı kışa inat, bir türlü batmak bilmiyordu Riga’da. Kuzeyin kışları zordu. Yazları doyumsuz. İş nedeniyle çıktığım seyahatlerden biriydi. Süre kısa, iş çoktu. Havaalanı, otel, ve iş yaptığımız … Read more

Fanzin: SAMSAD (Samsa Dönüşüm Merkezi) | Ömer Faruk Nan

“Pırr, pırr…” Güneş ürkek ışıklarını salmadı henüz. Soğuk gece rüzgârı yüzüme çarpıyor. Tan ağarmadan önce terasımdan aşağıdaki vadinin sisine karışsam mı acaba diye düşünüyorum. Sis de ışığa karışır.  Yiten bir ruh gibi yavaşça kaybolur giderim. Salonuma komşu kocaman balkonun en ucuna yürüyorum, artık geceyi terk etmek isteyen karanlığın kıyısına. Gözlerim kapalı. Duyuyorum. Sabah sökmek üzere. … Read more

Fanzin: Atlı karınca | Egemen Büyüktanır

Nebahat Hanım umutlu bir kadındı. Yaşadığı onca zorluğa rağmen hayatın ona bir gün güleceğine inanırdı. Hiç unutamayacağı o gün bile metanetini korumaya çalışıyordu; fakat bu seferki öncekilere kıyasla bir hayli zor olmuştu. Iskartaya çıkmış oyuncak ata küçük kızı Ayşe’yle bakakaldıklarında aklından birçok şey geçiyordu: Gerçekleşmemiş hayalleri, maddi manevi sıkıntılar, yaşama telaşı… İnşaat işçisi kocasını bir … Read more

Fanzin: Demli çay | Betül Keskin

Bir durak önceden inip, birbirinden çirkin binaların önünden, iğde kokularına doğru yürüdüm yine. Alemdar sokak, Ankara’nın en eski sokaklarındandır. Çok değil, bundan on sene önce, buram buram samimiyet ve kurabiye kokan, bir iki katlı evlerden oluşan bu mahallenin sakinleri, uyanık müteahhitlerin vaatlerine dayanamayıp kıydılar masumiyetlerine. Çoğu kafası önüne eğik, aceleci adımlarla yürüyen ifadesiz insanlar geçiyor … Read more

Sahne ardı yaşanmışlıkları | Lale Şenkula

Heybetli bordo bir kapı. Aşınmış, rengi yer yer kiremite çalıyor. Üzerinde parlak altın sarısı plakadan büyük bir yıldız var. Bakır tokmağının ince işçiliği kapıyı daha heybetli yapıyor. Ardında bir aktristin iç dünyasından yansıyan hayat bağlarını saklıyor. Oymalı tokmağı saat yönünün tersine çevirip küçük “tik” sesini duyduktan sonra yaşlı kapı gıcırdayarak ardına dek açılıyor. Kapının tam … Read more

Diğer taraftan | Mehmet Bar

1844 Aralık. Günbatımına daha birkaç saat olmasına rağmen, gri koca bulutlar aşağıda sisle birleşmiş görüşü iyice daraltmıştı. Böyle havalarda hiç uçmak istemem zaten. Atlı arabanın arkasında  irili ufaklı, çok kez kullanılmış sandıklara beşer onar tıkılmıştık.  Altımızdaki kararmış küflü talaş, dışkı ve kurumuş kan kokusu ile birleşince  bünyemizde morfin etkisi yaratmıştı. Bayılmamak için daracık hava deliklerinin … Read more

Yansıma | Egemen Büyüktanır

Kapkaranlık bir oda. Hiçbir şey seçilmiyor. Rutubet kokusu baş ağrıtan cinsten. Neredeyim ben? Temkinli bir şekilde ayağa kalkıp birkaç adım atıyorum. Bir şeye çarptım. Bir masa olmalı. Üzerinde kitaplar var; bir tanesini alıp sayfalarını çeviriyorum. Rutubetten kaskatı kesilmiş yaprakları karıştırdıkça toz ve küf kokusu buram buram yayılıyor odanın dört bir yanına. Masayı elimle yoklamaya devam … Read more

Yılan yılı |Ömer Faruk Nan

Buraya nereden geldiğimi tam olarak bilmiyorum. Kendim mi geldim yoksa bir yırtıcı kuşun pençesinden kurtulup buraya mı düştüm emin değilim. Ya da annem beni burada doğurup gitmiş de olabilir. Ama takdir edersiniz ki ben ikinci hikâyeyi daha çok seviyorum. Kahraman bir yılan gibi yırtıcı kuşla savaşmış ve onun ölümcül kartal pençelerinden kurtularak havada uçup kendime … Read more