Romana eleştirel yaklaşım biçimleri üstüne notlar

Aşağıdaki notlar, bir romana (kuşkusuz büyük tüketim romanına değil de yazınsal nitelikli romana) hangi açılardan, hangi yöntemlerle yaklaşıldığını, bu tür romanların hangi düzlemlerde yorumlandığını, romanın kurgulanması ve düzenlenmesiyle ilgili olarak ortaya atılmış kavramların ne tür işlevler üstlendiğini ve de romana yönelik eleştirel bakış ile romana ilişkin kuramsal aygıtın nasıl eklemlendiğini, yaptığımız araştırmalara, yayımladığımız eleştirilere dayanarak … Read more

Fantastik edebiyat bitti mi?

Fantastik edebiyat temelde tekinsiz bir olay karşısında okuyucuda uyanan kararsızlık duygusuna dayanır, baş kişisi ile özdeşleşen okuyucudur bu. Bu kararsızlık iki yoldan çözülebilir; ya olayın gerçekliğe ait olduğu kabul edilir ya da hayal ürünü olduğu sonucuna varılır. Öte yandan fantastik belli bir okuma türü gerektirir ve edebiyat yapıtının üç yönüne (sözel, dizimsel ve anlamsal ya … Read more

Yeme-İçme ve Edebiyat

Edebiyatı yaşamın en geniş anlamda bir temsili olarak gördüğümüzde, yaşamın en temel kurucu öğelerinden olan yeme-içme ediminin bu temsiliyet içinde yer alması bize son derece doğal ve neredeyse kaçınılmaz görünür. O kadar ki, yeme-içme ediminin zihinlerde uyandırdığı imge, sadece edebiyatta değil felsefi ya da dinsel hakikat kavramının ortaya konduğu kimi yapıtlarda da kendine bir yer … Read more

Roland Barthes anlatıyor: “Yazarlar ve Yazmanlar”

Konuşan kimdir? Yazan kim? Henüz bir söz toplumbiliminden yoksunuz. Bildiğimiz, sözün bir güç olduğu ve meslek derneğiyle toplumsal sınıf arasında bir insan topluluğunun, değişik derecelerde, ulusun dilini elinde tutmasıyla tanımlanması. Fransa’da, çok uzun bir süre, büyük bir olasılıkla bütün klasik kapitalizm çağı boyunca, yani XVI. yüzyıldan XIX. yüzyıla, dilin tartışılmaz sahipleri yazarlar ve yalnızca yazarlardı; … Read more

William Faulkner: “İyi romancı ahlâk dışı biridir”

  W. Faulkner, yazarlığı, romanları, eleştiri, edebiyat-sinema ilişkisi üstüne birbirinden ilginç saptamalar yapıyor. Bir yazarın kendine ve hayata hangi doruklardan bakması gerektiğini gösteriyor.  Yıl 1956, yer New York… Bay Faulkner, bir süre önce söyleşilerden hoşlanmadığınızı söylemiştiniz.Söyleşilerden hoşlanmama sebebim bazan kişisel sorulara karşı öfkeli tepkiler veriyor gibi görünmemdir. Sorular kitaplarım hakkındaysa, onları yanıtlamaya çalışırım. Ama sorular … Read more

Klasikleri neden okumalı?

Italo Calvino tam yirmi yıl önce kaleme aldığı yazıda ‘klasik nedir?’ sorusuna on dört ayrı tanım getiriyor. İşe, ortaya bazı tanımlar koyarak başlayalım.  1. Klasikler, insanların, hiçbir zaman “Okuyorum” demedikleri, genellikle “Yeniden okuyorum” dedikleri kitaplardır.  Bu durum, hiç değilse “mürekkep yalamış” denen insanlar için geçerliyse de, gençler için geçerli değildir; çünkü gençler, dünyayla ve dünyanın … Read more

Pelin Temur, David Harvey’in “Paris, Modernitenin Başkenti” adlı kitabı üzerine yazdı: Anlatılan senin hikayendir!

Yer: Paris Tarih: 1830-1871 arası Kahramanlar: Çamaşırcı kadınlar, pansiyon sahipleri, kiracılar, zanaatkarlar, işçiler, öğrenciler, fahişeler, öğretmenler, arsa sahipleri, spekülatörler, barikatlarda savaşanlar, flaneur, Balzac, Baudelaire, Flaubert, Zola, George Sand, Daumier, Thiers, Haussmann, Saint Simon, Varlin, Proudhon, Marks ve diğerleri… “Moderniteye dair mitlerden biri de onun geçmişle kökten bir kopuş oluşturduğudur.” David Harvey’in, “Paris, Modernitenin Başkenti” kitabında, … Read more

Hasan Saraç, Van Gogh üzerine yazdı: Karanlık bir hayattan güneşli ayçiçeklerine ve parlak yıldızlara…

 “Doğanın böylesine güzel olduğu anlarda ürkütücü bir berraklık yaşarım. Artık kendimden emin değilimdir ve resimler adeta bir rüyada gibi ortaya çıkar.” 30 Mart 1852 günü Hollanda’nın güneyinde, Belçika sınırına yakın Groot-Zundert adında küçük bir kasabada bir erkek çocuğu dünyaya gelir. Bir papaz olan babası Theodorus van Gogh ve annesi Anna Cornelia Carbentus oğullarına Vincent adını … Read more

“Yeraltından Notlar’a insanlığın el kitabı, sözlüğü gibi bir anlam yüklüyorum”

Bu yılın en çok merak edilen filmlerinden Yeraltı 13 Nisan’da vizyona giriyor. En son 2009’da Kıskanmak filmiyle karşımıza çıkan Zeki Demirkubuz; Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar’ının serbest bir uyarlaması olan filmde, Ankaralı bir memurun yalnızlığı üzerinden insanoğlunun çelişkilerine bakıyor. Demirkubuz’laYeraltı’ndan yola çıkarak Dostoyevski sevgisini, insanın çıkmazlarını ve “kötülük”e bakışını tartıştık. Not: Bu söyleşi filmle ilgili gelişmeler hakkında bilgi vermektedir. Sıkı bir Dostoyevskici … Read more

Söz Dinlemezler ve Öteki Dahilerin Anıları: Haylazlar Kitabı

Bazen çocuklardan çok şey bekliyormuşuz gibi geliyor bana. Okul-dersane-özel ders-kurs-müzik dersi-şu etkinlik-bu etkinlik-vs.vs.vs…  Çocukları sürekli bir etkinliğe dahil etme yarışı içine girmiş durumdayız. Daha doğru dürüst konuşamayan çocuklar İngilizce oyun gruplarına “yazdırılıyorlar”. Okulda niye 100 değil de 85 aldı diye dertleniyoruz. Yüzme yarışında niye ikinci oldu diye üzülüyoruz. Sonra üzülmeyi bir kenara bırakıp bir saat … Read more

Otkas! | Pelin Temur

Otkas! Meyerhold’un kullandığı bir terimdir bu. Bir hareket yasası. Ileri doğru bir hareket yapmak için önce onun tam tersi yönde, geriye doğru, bir hareket yapmanız gerekir. Mesela vurmak için elinizi önce ters yönde hareket ettirmek zorundasınızdır. Her ileri doğru hareket için önce geri doğru hareket etmeniz gerekir. Basit ve müthiş! Son dönemde Aydınlanma düşüncesini, alıştığımız eleştirel … Read more

Fyodor Dostoyevski: Sibirya steplerinde yoğrulmuş bir büyük usta

Kuzeyden gelen rüzgârların karları havaya savurduğu jilet gibi soğuk bir kış günü. Tarih, 22 Aralık 1849. St. Petersburg’un Semenov meydanında bellerine kadar soyulmuş, elleri bağlı yirmi kadar siyasi suçlu son nefeslerini solumaktadır. İçlerinden üçü, gözleri bağlı ön saflara getirilir. Askerler pozisyon alır. Takım komutanı tam “ateş” emrini vermek üzereyken dörtnala koşan bir atlı ufukta görünür. … Read more