Yazarın Odası: Özlem Narin Yılmaz | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Özlem Narin Yılmaz’ı, eşi Aytekin Yılmaz ile konuştuk.  1) Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu? Özlem Narin yazılarını kendisine ait yazı masasında yazar. Yani ortamını bulduğu her yerde yazan biri … Read more

Colette: Edebiyatın dişi kedisi | Özlem Narin Yılmaz

Bir yazarla tanışmak Televizyonda Colette isimli biyografik sinema filmini izleyene kadar, Colette’i ve romanlarını duymuşluğum yoktu. Film beni çok etkiledi. Colette, Willy takma isimli Henri Gautheir-Villarr adındaki yazarla evlendikten sonra taşradan Paris’e taşınır. Kitaplarını başka yazarlara yazdıran Willy’nin, yazarlarına para ödeyemeyecek duruma gelmesiyle beraber, genç karısı yazı yazmaya başlar ve işte o zaman asıl yetenek … Read more

Romanın cinsiyeti | Özlem Narin Yılmaz

Edith Warton’ın Ethan Frome’unu okumaya başladığımda her zamanki gibi önsözü ve özgeçmişi okumayı sona bırakmıştım. Yazarın, okuduğum ilk eseri olduğu için ve eserin adı da bir erkek adından ve soyadından oluştuğu için, dikkat eksikliği sonucunda kitabı bir erkeğin yazdığı duygusuyla okumaya başladım. Hatta kitabın son bölümlerine kadar bu böyle devam etti. Ama bir sorun vardı … Read more

Özlem Narin Yılmaz’dan yeni roman: “Kapıyı içeriden Kilitledim”

Özlem Narin Yılmaz’ın yeni romanı “Kapıyı içeriden Kilitledim” Ayrıntı Yayınları etiketiyle yayımlandı. Tanıtım bülteninden Renan’a âşık olabilmeyi, onunla güzel, dolu dolu bir hayat yaşayabilmeyi hayal ettim. Uzanıp masada boş duran elini tutmak, ağlama ben varım, diyebilmek istedim ama elimi kolumu bağlayan güçlü, hayali başka bir el vardı. Bir esirdim. Kapıyı içeriden kilitleyip, kalbimin odasında tek başıma … Read more

Jean Rhys: Yurtsuz ve mutsuz kadınların yazarı | Özlem Narin Yılmaz

Jean Rhys’ın hayatı da en az romanları kadar incelemeye değer. Bir yazar düşünün. Dört roman yayımlamış, bazı eleştirmenler tarafından övgüler alsa da kitapları geniş kitlelere ulaşamamış, piyasa ölçülerine göre ‘başarısız’ olmuş. Bu  küskün yazar, İkinci Dünya Savaşı yıllarında  her şeyi arkasında bırakıp kayıplara karışır ve bu süreçte tamamen unutulur.  Yıllar sonra, 1958 de Günaydın Geceyarısı … Read more

Katherine Mansfield: Çiçeklerin ve Rüzgarın Kırılgan Anlatıcısı | Özlem Narin Yılmaz

Katherine Mansfield ismi bana hep çiçekleri ve rüzgarı hatırlatır. Belki Ah Bu Rüzgar  öyküsünden dolayıdır.  Krizantem toplamaya giden Marıe Sawainson’un rüzgarda uçuşan etekleri capcanlı bir görüntü olarak durur zihnimde. Sanki o rüzgar, metinden bana doğru esip saçlarımı havalandırır. Mansfıeld öykülerinde çiçekler hiç eksik olmaz. Zambaklar, çuhaçiçekleri, menekşeler, güller, krizantemler. Aslında bir bütün olarak öyküleri, okuyucunun … Read more

Edgar Allan Poe; delilik mi deha mı? | Özlem Narin Yılmaz

Korku edebiyatı oldum olası ilgimi çekmemişti, ta ki Poe öykülerini okuyana kadar. Okudukları insanın ensesine soğuk bir nefes gibi çarpıyorsa, cümleler dile gelip esrarengiz bir fısıltıya dönüşüyorsa, girdaba kapılmış gibi karşı konulmaz bir güçle çekiyorsa içine, edebiyat ‘korkunç’ cazibesini kullanıyor demektir. Öykülerini okurken, Poe’nin hayatını merak ettim. Böyle öyküler yazan birisi nasıl bir hayat yaşamıştı? … Read more

Kısa öykünün uzun soluğu: Jorge Luis Borges | Özlem Narin Yılmaz

Borges, büyükannesi Guillermo’nun hikâyeleriyle büyümüş. Büyükannesinin hikâye anlatırken başvurduğu kuru İngiliz nüktedanlığının, kendi özlü yazım tarzının temellerini oluşturduğunu söylüyor. Borges’in öyküleri, okuyucuyu ilk cümleden itibaren samimi bir anlatıcılıkla karşılıyor. Sanki yetmişli yaşlardaki sevimli bir ihtiyar hemen karşınızda oturuyor ve duyduğu ya da duyduğunu sandığı şeyleri anlatıyor. Bir kitabı okuduğunuz duygusuna kapıldığınızda sıkılırsınız, ama dinlediğinizi düşünmek … Read more

Bilincin zaman ötesine yolculuğu | Özlem Narin Yılmaz

Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda’da, kadınların yazabilmeleri için iki şeye ihtiyaçları olduğunu söyler; yaşamlarını sürdürebilecek kadar para ve kendilerine ait bir oda. Bu iki şey 17. yüzyıl İngiltere’si için bir düş gibi görünüyordu. Bırakın kendilerine ait para ve odayı, kadınlar tek başlarına seyahat etme ve üniversiteye gitme özgürlüğünden bile yoksundular. Üniversite kütüphanelerine, bir erkeğin … Read more

Öykü: Duvardaki kumrular | Özlem Oral Gürdal

Sokağa giren kamyonun tangır tungur sesiyle uyandım. Mahallenin bütün gürültüsü benim odamda, içimde…Bağrışmalar, sabahın kör vaktinde çalışan motorlar, traktörler, mevsimlik işçilerin bağa, bahçeye gitme telaşı…Şimdi kiraz zamanı bizim buralarda. Sabahın hayhuyu, gün içinde usluca derin bir sessizliğe bırakır yerini. Yazın ağustos böcekleri, kışın telefon direklerinin üstündeki kumrular şenlendirir mahalleyi. Çocuk sesi de duyulmaz pek; bayram … Read more

Öykü: Veda | Özlem Oral Gürdal

Çayı koydum ocağa. Suyu kaynar kaynamaz demleyeceğim. Bekliyorum başında. Şu beklemeler var ya…Açılıp kapanan bir gün çatıların üzerinde. Yağıp yağmamakta kararsız bulutlar. Kümeleşip sonra birbirlerinden ayrılıveriyorlar. Kentin üstüne çökmüş bir zebella. Boşaltsa kendini bir rahatlayacak da… Bazı sabahlar kalkmakta zorluk çekiyorum. Ama ne mümkün. Uyumayan bir ev burası. Hiç aralıksız uyumuş da değilim geldim geleli. … Read more

Özlem İçer’e 4 soru | Mehmet Özçataloğlu

1. Neden çocuklar için yazıyorsunuz?  Yaz aylarında okuyucu ile buluşacak olan Mektup Arkadaşım isimli kitabımda okullarına bir kütüphane açan köy öğretmeni öğrencilerine şöyle der. “Kitaplar büyülü bir dünyanın kapısını açacak size. Merak edeceksiniz, hayal kuracaksınız, düşüneceksiniz, umut dolacaksınız okudukça.” Hem okur hem de yazar olarak benim odak noktam bu. Çocuklar, gençler ya da yetişkinler için … Read more