İlk Kitabı Anlatmak: Mehmet Bahçeci | Adnan Gerger

İlk kitabı Anlatmak söyleşilerimizin konuğu Sapiens Yayınları’ndan çıkan “İçimdeki Yangın” adlı kitabıyla Mehmet Bahçeci. “İlk roman yazma sürecinin kendisi de başlı başına bir eser konusudur bana göre. Zordur, sancılıdır, bilinmezliklere gebedir ama yine de çok zevkli, eğlenceli ve özel bir süreçtir. Kimseye fark ettirmesem de içimde büyük duygu patlamaları yaşıyordum. Çoğunlukla neşe, kimi zaman da … Read more

İlk Kitabı Anlatmak: Mehmet Fazlı Gök | Adnan Gerger

İlk kitabı Anlatmak söyleşilerimizin konuğu Varlık Yayınları’ndan çıkan “Çirkin Sevgilim” adlı kitabıyla Mehmet Fazlı Gök.  “İyi dosya bir şekilde kaybolmaz diye umuyorum. Ama okurun edilgenliği nasıl kırılacak? Ödül peşinde olmanın bu yüzden anlaşılır bir tarafı var bence. Ödül yerine okur güvenini kazanmış bir yayınevinde de ısrarcı olunabilir.” Çirkin Sevgilim, ilk öykü kitabınız… Bu kitabınız 2022 … Read more

Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’ne başvurular 1 Haziran’a ertelendi

2023 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’ne son başvuru tarihi –deprem felaketi nedeniyle– 1 Haziran’a ertelendi. Otuz yaş ve altındaki adayların yayımlanmamış öykü veya şiir kitabı dosyalarını e-posta ekinde Word belgesi olarak [email protected] adresine göndermeleri gerekiyor. Varlık dergisi ve yayınlarının kurucusu Yaşar Nabi Nayır adına her yıl kuruluş yıldönümümüz olan Temmuz ayında şiir ve öykü dallarında … Read more

Öykü: Serap | Mehmet R. Ceylan

Tutunacak bir dal arıyordu sanki. Hepimiz gibi. Birine, bir şeye. Koluma girdi. Sahil yolunun denize uzak tarafında bir süre böyle yürüdük sessizce. Bak, dedi işaret parmağı ile bir apartmanın en üst katını göstererek, işte ben oraya gelin gittim. İlk evlilik yıllarını orada yaşamış. Ne güzel, balkonundan denize baktığın bir ev, dedim. Orada yaşanan mutlu kahvaltıları, … Read more

Öykü: Serap | Mehmet R. Ceylan

Tutunacak bir dal arıyordu sanki. Hepimiz gibi. Birine, bir şeye. Koluma girdi. Sahil yolunun denize uzak tarafında bir süre böyle yürüdük sessizce. Bak, dedi işaret parmağı ile bir apartmanın en üst katını göstererek, işte ben oraya gelin gittim. İlk evlilik yıllarını orada yaşamış. Ne güzel, balkonundan denize baktığın bir ev, dedim. Orada yaşanan mutlu kahvaltıları, … Read more

Öykü: Hüznü | Mehmet Akif Çeçen

Sayın Genel Yayın Yönetmeni, Bu mektubu gazetenizin 2 Eylül günkü sayısında çıkan bir haber üzerine yazıyorum. Konuya geçmeden önce sizinle bir hatıramı paylaşmak istiyorum. Daha doğrusu konuya bu şekilde giriş yapmış olacağım. Bundan yıllar önce yazdığım bir yazı dolayısıyla, yani siyasi bir nedenle tutuklanmıştım. Beni tek kişilik bir koğuşa koydular. Suçsuz olduğuma inandığım için birkaç … Read more

Keşke rüya olsaydı, ama değil | Mehmet Özçataloğlu

“Peki, sizce zenginlik nasıl bir şey, hayalini kurduğunuz zenginlik? Sahip olduğunuz en değerli şey ne?” diye soruyordu İclal Dikici “En Büyük Hazinem” adlı kitabının sonuna doğru. Aslında kendisi değil de karaktere sorduruyordu. Yaşamın içinde telaşla geçiriyorken günlerimizi, durup da düşünmüyoruz bu tür soruların yanıtlarını. Durup düşünsek de şu an, bir anda yanıt vermek pek olanaklı … Read more

“KE” 16. sayısını Mehmet Zaman Saçlıoğlu ve Enver Ercan’a ayırdı

Kartal Belediyesi tarafından 2 aylık periyotlar halinde okura sunulan edebiyat, kültür, sanat, dergisi “KE”, 16. sayısını edebiyatımızın yalın ve nitelikli kalemlerinden Mehmet Zaman Saçlıoğlu’na ayırdı. Cumhuriyet Gaze­tesi’ndeki bazı yazılarında Nahit Zaman adını da kullanmış olan Saçlıoğlu, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde düzenlediği sergi ile “Sanatta Yeterlilik” unvanını alarak 1996 yılında profesör oldu. Belçika’da ve Avustralya’da kısa … Read more

Unutmak/hatırlamak | Mehmet Özçataloğlu

Metin Celâl, “Sanatçılarımızı, şairlerimizi, yazarlarımızı pek sevmeyiz. Yaşarken kıymet vermeyiz, belki vefatlarında birkaç gün adlarını anarız, timsah gözyaşları dökeriz, demeçler veririz sonra da unutulmaya terk ederiz” diye yazmış geçenlerde burada. “Unutursak kalbimiz kurusun” dediğimiz nicesini unutmadık mı? Bunun adı tam olarak unutmak mı acaba, ona da emin değilim. Kayıplarımız var. En yakınlarımızdan hem de. Ama … Read more

Öykü: Tarla kuşunun kehaneti | Mehmet Taşdemir

Alma, içinin acılığıyla pencereden Nefer’in bir karış boy atan buğday tarlalarının içinden gidişine baktı uzunca. Uzak tarlalardan birinde bir bıldırcının havalandığını hissetti nedense. ‘Benim gibiler onlar da’ dedi içinden. ‘En fazla iki metre yükselirler.’ Yavaşça karnını yokladı iki eliyle. Nefer, yola yaklaşmak üzereydi. ‘Bari bu akşam iyi bir haberle dönse’ diye düşündü. Nefer, son bir … Read more

Öykü: Bir adam ve Kill Bill ıslığı | Mehmet Akgül

Sitemle, “Kaçtır yazı göndermiyorsun!” dedi. Doğrudur, kaçtır yazı göndermiyorum. Bunun öyle özel bir sebebi yok. Sitem edenin kendisiyle de ilgili değil. Bu aralar oturup da yazamıyorum. Yazılanlara bakıyorum. Kitapları karıştırıyorum ama sadece karıştırıyorum. Yazamadığım böyle zamanlar bende sıkça oluyor. Bu zamanlarda su içtiğime, uyandığıma, evi tertemiz etmiş olmama şükrediyorum. Bunlar da olmasa yazmadığım zamanlara kat’iyen … Read more

Alaaddin Beken’e 4 soru | Mehmet Özçataloğlu

1.Neden çocuklar için yazıyorsunuz?  Türkçe öğretmeniyim. Çok uzun yıllar çocuklarla yazıyorum, onların ruhundan besleniyorum. Çocukları heyecanlandıran macera tutkusunu, güldüren mizah açlıklarını öğretmenliğimin ilk yıllarında keşfetmiştim.  Onları sürekli bilgiyle donatmaya çalışıyoruz ama onların asıl istediğinin edebiyat olduğunu her öğretmen görür. Bir şiirle ruhlarındaki iklimi değiştirebiliyorsunuz. Bir hikâyeyle seçeneklerindeki iyiliği de… Fantastik ögelerle karşılaştıklarında yüzlerindeki şaşkınlık mimiği … Read more