Umudu Beklerken | Necla Akdeniz

  (Oğuz Atay’ın Korkuyu Beklerken’deki öykülerine atıfta bulunarak yazılmıştır.) “İnsanın, sürekli yaşadığını hissetmesi için bazı değişmez ölçülere başvurması iyi oluyordu.” * Evet, iyi oluyordu diye haykırdım. Sen ki ey kaybeden nesillerin isimsiz kahramanı, sen ki üçüncü dereceden ‘portog’ nişanıyla ödüllendirilmiş yüksek düşünceli şahsiyet; elbette karmaşanın artması, virüslerin çoğalması, depremlerin hızlanması, savaşların patlaması, iyi oluyordu. Bu … Read more

Edebiyatın en ironik cadısı: Donna Haraway | Necla Akdeniz

Hep kanlı canlı, etten tırnaktan cadılardan bahsedecek değiliz ya! Pekâlâ yarı insan yarı makine, hem organik hem organik olmayan, hem hayvan hem bitki olmayı düşleyen ve bunları özgürce dile getiren cadılar da vardır. Ben onlara ‘siborg cadılar’ adını verdim. Edebiyat Cadıları serisinin on sekizincisinde, metinlerini böylesine sıra dışı bir  düş(ünce) ile yazan bir kadından, Donna Haraway’den … Read more

Öykü: Süper sorunlu erkekleri püskürtme rehberi | Necla Akdeniz

Onca yıllık deneyimli öykücüyüm, bu denli zorlandığımı hatırlamıyorum. Sakın yanlış anlaşılmasın, öyküyü yazarken değil başlığı atarken zorlandım. Edebî kariyerime yakışmadı doğrusu. Metnin tepesinde, çürük diş misali sırıtıyor. Peşpeşe yığılmış tamlamalar silsilesi! Her şeyden önce sentaksı bozuk, gözleri rahatsız ediyor. Şimdilerin modası, okuyucuyu kolay yoldan elde etmeye çalışan başlıklara benziyor. Ödüllü bir öykücü olarak böyle ucuz … Read more

Öykü: Süper sorunlu erkekleri püskürtme rehberi | Necla Akdeniz

Onca yıllık deneyimli öykücüyüm, bu denli zorlandığımı hatırlamıyorum.  Sakın yanlış anlaşılmasın, öyküyü yazarken değil başlığı atarken zorlandım. Edebî kariyerime yakışmadı doğrusu. Metnin tepesinde, çürük diş misali sırıtıyor. Peşpeşe yığılmış tamlamalar silsilesi! Her şeyden önce sentaksı bozuk, gözleri rahatsız ediyor. Şimdilerin modası, okuyucuyu kolay yoldan elde etmeye çalışan başlıklara benziyor. Ödüllü bir öykücü olarak böyle ucuz … Read more

Necla Akdeniz’e 6 soru | Can Öktemer

En son okuduğunuz kitabın adı nedir?  İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz? Son okuduklarım arasında beni en fazla etkilen kitap olarak yanıtlayayım sorunuzu. Jenny Erpenbeck’in yazdığı “Gidiyor, Gitti, Gitmiş” isimli mültecileri konu alan roman. “Ötekinin  ne’liği” üzerine yazılmış sahici, sarsan, ısıran romanlardan biriydi. İlginç bir tarzı var Erpenbeck’in. Mültecilik gibi bir olguyu, genellikle görmezden gelinen bu sorunu, görünür … Read more

Edebiyatın en direngen cadısı: Jenny Erpenbeck | Necla Akdeniz

Edebiyat Cadıları serisinin on altıncısında, yaşayan bir ahir zaman cadısından bahsetmenin mutluluğunu yaşıyorum. Doğrusu mutluluk denemez yaşadığım, daha çok acı, hüzün ve utanç denebilir. Çünkü yazarın, Gidiyor, Gitti, Gitmiş isimli mültecileri konu alan romanını okuduğumda tam olarak hissettiğim, bu duygulardı. Tıpkı Jeanette Winterson ve Olga Tokarczuk gibi kimselere aldırmadan, kendi bildiğini, istediği tarzda yazan, nevi … Read more

Edebiyatın en öncü cadısı: Fatma Aliye | Necla Akdeniz

“Edebiyat Cadıları” serisinin on beşincisinde, bu topraklarda yetişmiş çok özel ve çok yönlü bir yazardan, Fatma Aliye’den ve onun Hayattan Sahneler (Levâyih-i Hayat) adlı romanından bahsetmenin onurunu yaşıyorum. Tıpkı Suat Derviş gibi, Osmanlı’nın son dönemlerini görmüş ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına şahit olmuş bir yazar, Fatma Aliye. Ve her edebiyat cadısı gibi, yazdıkları ve yaşadıklarıyla dönemine … Read more

Edebiyatın en kaotik cadısı: Anna Kavan | Necla Akdeniz

“Edebiyat Cadıları” serisinin on dördüncü bölümünde, edebiyatın en kaotik cadısı, Anna Kavan hakkında yazmanın coşkusu içindeyim. Henüz tanıştığım ve okur okumaz diline, sözcüklerine ve düş gücüne hayran olduğum, Anna Kavan hakkında. On bin yıllık eril söylemin ötekileştirdiği, değersizleştirdiği giderek düşmanlaştırdığı kadınların en vahşi temsilcilerinden o. Yani ölümsüz cadı kavminden. Yüzyıllardır yakılarak, işkence edilerek, şeytanlaştırılarak, sürülerek, … Read more

Edebiyatın En Kırılgan Cadısı: Selçuk Baran | Necla Akdeniz

Size bu mektubu çok uzaklardan yazıyorum. Bir zamanlar -kısa süreliğine de olsa-üstünde yaşadığınız, fakat bir türlü alışıp ısınamadığınız dünya denen rengi atmış, mavisi solmuş gezegenden. Belki bir ara o derin bakışlarınızı yeryüzüne indirir ve yazdıklarımı okursunuz. Okumasanız da olur. Sizin için yazılanların bir önemi yok artık, ancak biz edebiyatseverler için sizi okumamış olmak öylesine büyük … Read more

Edebiyatın en queer cadısı: Jeanette Winterson ve “Bedende Yazılı” | Necla Akdeniz

“Okumak bize okumamaktan çok zaman kazandırır.” Jeanette Winterson Edebiyat Cadıları serisine başladığımdan bu yana hep söyledim: “Söz büyüdür.” Ve bütün yazarlar, kuşkusuz büyücüdür. Tabii sözü kullanma gücüne bağlı olarak, birtakım farklar vardır büyücüler arasında. Bazı yazarlar işlek aklıyla, kusursuz kurgusuyla, müthiş birikimiyle yazar; bazıları ise yabanıl düş gücüyle, ilksel yaratıcılığıyla, sezgisel duyarlılığıyla… İkinci tür yazarlar … Read more

Edebiyatın en imgesel cadısı: Latife Tekin ve “Muinar” | Necla Akdeniz

Edebiyatın Cadıları serisinin onuncusuna geldik. Bu yazıda, tıpkı Olga Tokarczuk gibi, yaşayan bir ahir zaman cadısından bahsetmenin mutluluğu içindeyim. (Bundan sonra da elimden geldiğince günümüz edebiyat cadılarını yazmaya çalışacağım.) Konuğumuz,  edebiyatının en imgesel romancısı, Latife Tekin ve onun bir cadı hakkında yazdığı eşsiz romanı, Muinar. Söyleşilerinde sürekli olarak ‘edebiyat dışı’ olduğunu beyan etse de, ölmeden … Read more

Edebiyatın en yaratıcı cadısı: Ursula K. Le Guin | Necla Akdeniz

Edebiyatın Cadıları serisinin dokuzuncusunda sıra geldi edebiyatın en yaratıcısı cadısı olan, Ursula K. Le Guin hakkında yazmaya. Onu özellikle sonlara bıraktım, çünkü  hakkında ne yazarsanız yazın daima bir şeylerin eksik ve yetersiz kalacağı büyük yazarlardan o. Edebiyat dünyasında alışılagelen kategorilere sığdırılamayacak kadar yaratıcı ve sıra dışı yazarlardan. Altı bölümlük ölümsüz eseri, Yerdeniz serisinin kahramanı Ged, … Read more